17

3K 189 24
                                    

Öhüm öhüm sevgili okurları-

Yok yok olmadı ÇOK SEVGİLİ okurlarım, görüntülenme sayımız güzel bir şekilde yükseldi. Bunun için mutluyum ve sizlere olan teşekkürlerimizi tüm karakterler adına topluca bildirmek istedim. Eheh

Ama görüntülenme sayısı ile beğeni sayısı arasında dağlar kadar fark var malûm.

Uzun lafın kısası yıldıza basmayı unutmayın. Niye bu kadar uzattıysam.

Neyse iyi okumalar canlarrr. 💜💜💜


* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Hatırlatma:

Adam telefonla konuşurken arkaya doğru döndüğü an, Onur önde ben arkasında olmak üzere merdivenlere yöneldik. Hızlı bir şekilde kapıdan çıktık ve motorun olduğu yoldan taraftaki yere değil, tam tersi orman tarafına koşmaya başladık. Çünkü motor tarafındaki yere gitseydik adam yukardan bizi görürdü.

Hemen cebimdeki telefonu çıkardım. Bugün kaçıncı ettiğim lanet bilmiyorum ama bu seferki, telefonun bu alanda çekmiyor oluşuna idi...

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

  Aradan yarım saat civarı birşey geçmişti.

"Onur nereden gideceğiz ya."

"Aşkım Asel bilsem neden söylemeyeyim."

"Offf."

"Çalıştır şu saksıyı. Sen bulursun bir yolunu, sözüm olsun sağ salim bizim oraya varalım sana 10 tane çilekli süt alacağım."

Çilekli süt lafını duymamla daha da yoğunlaşmaya çalıştım geriye istikamete doğru yürümeye başlamamla Onur da arkamdan geldi.

Sağıma soluma dikkatlice bakarken gördüğüm, yerde yatan bir gölgeyle resmen nevrim döndü.

Onur'un kolundan destek alarak kendime gelmeye çalıştım. Neyimin olduğunu anlamaya çalışan Onur, baktığım tarafa döndüğünde, o da görüş alanına giren cisim ile şaşkın bir bakış atıp ağaçların arasındaki o cisme doğru adım attı. Gitmemesi için kolunu sıkıca tutmamla bana dönüp,

"Sakin ol, sadece ne olduğuna bakacağım." demişti.

Ne yani bu lafları Onur mu söylüyordu? Benim deminki korkan çocuğum yürek yemişti adeta.

Ben de onun peşinden ağaçların oraya doğru gittim. Gördüğüm şey ile koca bir çığlık attım. Evet, daha önce silah yarası almış birçok insan görmüştüm, -bunlardan biri de bendim zaten- ama daha önce ormanda, aniden karşıma çıkan, ve kanlar içinde yatan bir cesetle karşılaşmamıştım.

Bu beden bir erkeğe aitti. Ceset mi değil mi henüz bilmiyordum. Yüzü gözü yara bere içinde, kolundan çok fazla kan akmıştı ve hala daha akmaya devam ediyordu. İçimden, 'umarım ölmemiştir' diye dua ederken Onur ne yapacağını bilemez halde hemen yerdeki bedenin boynuna elini koyup nabzına baktı.

Evet deminki tek dileğim burdan kurtulup geri dönebilmekken, şuan ki dileğim ise bu genç bedenin ölmemiş olmasıydı.

Onur'un bana dönüp ışıldayan gözlerle bakmasıyla henüz ölmediğini anladım ama bu gidişle daha çok kan kaybederse ölebilirdi. Nabzının attığına emin olduktan sonra üzerindeki bluzu yırtıp hızlıca vurulmuş olduğu koluna sıkıca sardı.

Bunu yaparken Ben de biraz inceleme fırsatı bulmuştum. Daha çok 18-19 yaşlarında bir genç gibi duruyordu. Saçları kumraldı, yüzü sanki bir sokak kavgasından çıkmış gibi yaralıydı. Onur tişörtten kopardığı parçayı koluna bağlayıp sıkınca hafif bir inleme sesi duyduk. Hemen kafamı çevirip yerdeki bedene baktım. Gözlerini çok kısık bir şekilde açmıştı, büyük ihtimalle şu an görüşü net değildi

GERÇEK Mİ AİLEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin