22

2.4K 154 43
                                    


İyi okumalar 💜

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Hatırlatma:

Babamın ısrarları lüzumsuzdu. Hiçbir genç kızın telefonuna istediğimiz gibi bakamazdık. Onun bu kadar sinirleneceğini bile bile neden yaptırdı?

Artık beni hiç sevmeyecekti. Zaten sevmiyordu bir daha da sevmezdi, sevemezdi. Ben olsam beni bende sevmezdim...

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

   Saçımda gezinen eller ve yanaklarımdaki yumuşak doku ile gözlerimi açtım. Aren abimin saçlarımla oynadığını görmem ile istifimi hiç bozmadan gözlerimi geri kapattım.

"Uyandığını gördüm bebeğim. Hadi kalk artık öğlen oldu."

Burnumun ucunu öpmesi ile gözlerimi tekrar açıp babama bakmaya başladım. Sakalları hafif uzamıştı. Sevmiyorum sakal, kessindi.

Yeni uyanmışlığın verdiği kısık ve pürüzlü sesimle,

"Baba" diye seslendim.

"Efendim güzelim."

"Sakallarını kes."

Hafifçe güldü ve, "benim kızım, niye sevmiyo bakayım sakal?" Diyerek yanaklarını ve çenesini yüzüme sürttü.

"Yaaa."

Daha çok gülmeye başlaması ile,
"Batıyor, sevmiyorum. Hatta ben keseyim mi?" diye sordum. Heyecanlı çıkan sesim ve istekli gözlerimle 'hayır' diyemeyeceğini biliyordum.

"Hım, kessen mi ki?" Diye oyuncu bir tavırla sormasıyla, kafamı aşağı yukarı evet anlamında salladım.

Sonra birden içli bir nefes bıraktı, "Anlatman gerekenler de var sanki."

Offf niye hatırlattı ki? Modum geri düştü işte.

"Önce kahvaltı yapalım, sonra seni dinleyelim, sonra daaa belki kızım sakallarımı kesebilir hım, ne dersin?"

"Tamam." Başka diyebilecek bir şeyim yoktu.

Kahvaltı masasına oturmamla çatalı elime aldım ve oynamaya başladım. Bizim her zamanki kahvaltı rutinleri işte, sevmiyorum.

"Hadi kızım, başla yemeye."

Bardaktaki meyve suyunu elime aldım ve içmeye başladım. Yarısına gelmiştim ki bardak elimden alındı.

"Biraz da yemek, hadi Asel."

Oflaya puflaya tabağımdakileri yemeye başladım.

-
-
-

Yemek faslı bitmiş şuan salonda oturuyorduk ve babam benim anlatmamı bekliyordu.

"Asel, hadi artık kızım."

"Baba, ama çok sinirlenme tamam mı?"

Dememle bakışları daha da şüpheli bir hal aldı. Gerçi her hangi bir yaralanma ve benzeri olay olmadığı sürece çabuk parlamazdı, her şeyi dinler düşünür, sonra kızardı. Her türlü kızardı işte. Ehehe.

Anlatmaya başladım. Dün hastaneye gittiğimi, çocuğun adının Uraz olduğunu, beni Baran'ın bıraktığını, Cemil'in bana yazdığını, ağladığımı, evde olan tartışmayı, özellikle de telefonumu kurcaladıklarını, herşeyi ama herşeyi. Baran'a abi demiş olduğuma kadar eksiksiz bir şekilde anlatmıştım.

Kaşlarını ben konuşmaya başladıktan kısa bir süre sonra çatmıştı, ve hala çatık durmaya devam ediyordu. Bir parmağım ile alnına dokunup yukarı doğru ittirdiğimde geri eski halini almışlardı. Bu yaptığım harekete hafifçe gülümsedi.

GERÇEK Mİ AİLEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin