Hissizlik

26 7 10
                                    

Ben onu, o beni
son nefesimize kadar sevecektik...

~

Lavaboda Tuğçeye biraz Furkanla konuşmasını söyledim. Saçımıza başımıza düzen verip çıktık. Masaya geri döndüğümüzde, herşey gene normaldi. Furkan biraz Tuğçeyle konuşmaya başladı. Fakat Tuğçe pek pas vermiyordu ben akıl verdim çünki. Erkeklere hemen yüz verince bir yerleri kalkıyordu bilmem anlatabildimmi. Ama biz Görkemle gülmekten kırılıyorduk. Biraz daha oturduk ve daha sonra kalktık, tam o sırada, Tuğçe dayanamayıp; "Furkan ben daha fazla dayanamayacağım, ben seni seviyoum..." dedi birazcık şaşırmış olabilirim ama birazcık.

Bazı ilişkilerde kadınlar daha cesaretli oluyordu Tuğçede onlardan biriydi. Furkanda kırmızı görmüş boğa gibi gözleri açılmış bir şekilde;

"Aslında bende... bende seni seviyorum Tuğçe ama uzun zamandır sana söyleyemiyordum" dedi mahçup bir şekilde ve Tuğçeye sarıldı. Öyle bir sarılıyorlardıki ikiside... Artık hasret sona ermişti, artık tek vücüt olmuşlardı. Benle Görkemde büyük bir iş başarmıştık, o Furkanı, bende Tuğçeyi doldurmuştum ve sonuç olumluydu. Sonunda mutlu mutlu, mutsuz bir ayrılık yaşamıştık en sonunda vedalaşmaya gelmiştik. Görkeme sıkı sıkı sarıldım, kokusunu çeke çeke öptüm onu, yanağıma öpücük kondururken kulağıma eğikerek; "Artık dayanamıyorum, ne yapacağız?..." dedi. Mest olmuş bir şekilde yüzüne bakarken sırıttım. Hoşuma gittiğini görünce oda sırrıttı, ellerimi boynuna sardım ve bi o kadar mutlu ve umutlu, bi o kadarda umutsuz ve hüzünlü bir şekilde; "bir gün...elbet bir gün" dedim sadece. Şuan tek yapabileceğimiz şey buydu. Beklemek...

Ortalık bu kadar karışık iken çıkıpta 'biz Görkemle birbirimizi seviyoruz' diyemezdik...

Kaçamazdıkta...

malesef hem anne tarafım hemde baba tarafı adeti buydu. Eğer sevdiginle kaçarken yakalanırsan sonu ölümdü. Adet, kanun böyle idi. Sevenleri canlarından ediyorlardı. Ben tabikide bu duruma kesinlikle karşıydım fakat herkes benimle aynı fikirde değildi...

Furkanla Tuğçenin vedalaşması biraz uzun sürmüştü sonunda Görkem dayanamayıp;

"Hadi oğlum yeter da!" Diye çıkışınca biraz kötü bakışlara maruz kalmıştık ama neyseki en sonunda öpüşüp vedalaştılar ve arabalarda bindik ve yola koyulduk.

Eve geldiğimizde Tuğçeyle biraz havuz başında oturup ilişki tavsiyesi verdim;
"Vay vay havalara bak!" dedi gülerek;

Omzumdaki saç tutamımı tutup elimle arkaya doğru ittim ve kendimi boydan boya gösterdim;

"Ne sandın kızım!"

"Evet anlat bakalım hocam" dedi;

"Bak şimdi sabahları sana günaydın yazmalı, ama 8 'n' ile duydunmu! sende ona aynı şekilde yazacaksın evrene güzel enerjiyi verip güne çok güzel başlıyorsunuz, duydunmu?!"

"hhh tamam be!" Tuğçe biraz şeydi...

Akşama kadar Tuğçeye ilişki tavsiywkeri hakkinda konuşmustuk böyle. Umuyorumki aynı şeyi Görkemde Furkana yapıyordur... diye tahmin ettim

Akşam olduğunda yemek yedikten sonra Tuğçeyle odamda otururken birden telefonuma bir mesaj geldi. Hemen baktım Görkemdir diye ama, bilinmeyen bir numaraydı. Hafif bi tırsmadım değil, Kim benim numaramı bulacaktı acaba diye düşünürken mesaja tıklayarak girdim...

Geçen haftalarda Görkemle Çınar ağacının altında buluştuğumuz zaman Biri fotoğraflarımızı çekmişti, üstüne üstlük bugünde!
Ben, Görkem, Tuğçe ve Furkanla cafede oturduğumuz zamanda çekilmiş fotoğraflar vardı...

Altındada; "Süre doluyor prenses, eğer bu iş olmassa bu fotoğraf saniyeler içinde magazinde! Sen bilirsin... karar senin:)"

Yazıyordu;

"Lanet olsun amına koyayım!"

"Noluyo kızım?" Diye sordu Tuğçe,
Şuan hiç bir şey cevaplayacak halde değildim Bunu yapmaya kim cürret etmişti, kimse de bilmiyorduki nasıl olabilirdi böyle bir şey... Aklıma gelen kişiyle iyice sinirlenmiştim..

Faruk Kuzgun'du bunu yapan,

Nefes alışverişlerim hızlanmıştı, sinirliydim hemde çok sinirliydim hemen Faruk'u aradım ikinci çalışta açtı...

"Nasıl yaparsın böyle bir şeyi ya sen Gerizekalımısın!"

"Sakin prenses, sakin..."

"Bana bak başlatma lan prensesine mirensesine!"

"Peşime adam taktın değilmi, sana anca bu yakışır, adam değilsin sen çünk-"

"Zümrüt!" Diye bağırarak sözümü kesti. Furkan hayatımda ilk kez bana 'Zümrüt' diye seslemişti, oysaki Görkem hep 'Zümrütüm' derdi...

Telefonda olmasına rağmen içim titredi ciddi sesiyle Faruk'un
Ve böylelikle olayın ciddiyetini anlamış oldum. Tuğçe bana hala meraklı ve korku dolu gözlerle bakıyordu. Anlamıştı bir şey olduğunu. Elimi saçlarıma geçirdim, derin derin nefes aldım sakin olmalıydım...

"Zümrüt bak bu iş ciddi diyorum sen anlamıyorsun herhalde, sana bir süre verdim ama sen o süreyi umursamadın sana 2 gün daha veriyorum o iki günün sonunda bu iş olmassa bu fotoğrafları magazinde bil duydunmu ve o Görkem-"

Hızla sözünü keserek "Tamam!" dedim ama, kalbim yanıyordu hemde cayır cayır bir kez daha "Tamam!" dedim hiddetle ve telefonu suratına kapattım. Kendimi hemen koltuğa attım hızlıca yanıma Tuğçe geldi;

"Noldu Zümrüt!"
Ağlıyordum.
Hemde çok, ağlıyordum...

Hıçkırıklarımın arasından anlatmaya başladım;

"F-Faruk aradı" diyebildim sadece

"Ne! Ne diyor pislik!"
Daha çok ağladım

"B-bizim fotoğraflarımızı çekmiş, yayarım diye tehdit ediyor"

"Aptal şey, aptal şey" diye söylendi Tuğçe

"Bana bak Zümrüt, ağlamak yok! Değmez kızım. Duydunmu beni,hani hep sen beni teselli ediyordun. Kendine gel. Dik dur. Sen Zümrüt Demirsin! şimdi gözlerimin içine bak halledicez kızım, halledicez" diye teselli etti beni

"İki gün daha mühlet verdi, Görkeme ne diyeceğim Tuğçe?!" Diye daha çok ağladım, ağladım ve ağladım, üzülüyordum, utanıyordum ama elimden hiç bir şey gelmiyordu hemde hiç bir şey!

"Görkem duyarsa Faruk'u sağ bırakmaz" dedim Tuğçeye

"Biliyorum, biliyorum şimdi sen bunları düşünme, şöyle uzan bakayım yatağa" diyerek beni yatağıma yatırdı Kapat gözlerini bakayım düşünmek yok halledicez, tamam mı?"

"T-tamam" diyebildim

"Heh tamam bak şimdi gidiyorum, yarın Zümrüt Demir olarak görmek istiyorum seni anlaştık mı?"

Kafamla onaylayan bir işaret yaptığımda Tuğçe hızlıca çıktı odadan.

Yalnızdım. Kendimleydim. Zümrüttüm. Zümrüt Demirdim.
Ağladım. Daha çok ağladım. Hıçkıra hıçkıra ağladım. Ve artık gözyaşlarım akmıyordu, başım ağrıyordu, midem bulanıyordu bile, ne oluyordu bana, ne hissediyordum şuan, Acı...Hüzün... Lanet olsun! Ne hissettiğimi hissedemiyordum...

Yıldıza basmayı unutmayın!☆

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi lütfen yorumlarda belirtiniz.

Takıp etmeyide unutmayinn<3

ZÜMRÜTÜANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin