Hemen ona doğru baktığımda oda kız kardeşi Dila ile konuşuyordu... Sanırım yakalanmıştık...
~
Eğlence bittiğinde, saat geç olmuştu. Babamla amcam burada yani Diyarbakır'da kalmak isteselerde annem ve halam kabul etmedi ve eve geri döndük. Eve geldiğimizde herkes yorgunluktan ölüyordu. Hemen yatağıma girip uyudum ve ertesi gün kötü bir kabusla Güne açtım gözlerimi...
'FARUK'LA EVLENİYORDUM' kabusu bile kötüydü acaba gerçek olacakmıydı... Olmamalıydı, Olamazdı... Alnımdan boncuk boncuk terler akıyordu şakağıma doğru yavaş yavaş iniyordu. Hemen yataktan çıkıp soğuk bir duş aldım kendime gelmek için, günlük bakımımı yaptıktan sonra kahvaltıya indim ardından bir kaç birşeyler atıştırdım. Fakat bugün moodum çok düşüktü.Salona geçip Hatice teyzeden kahve istedim iki dakika sonra kahvem gelmişti
"Sağol Haticem"
"Afiyet olsun kızım" diyerek ayrıldı yanımdan. Kahvemi yudumlayarak elimdeki telefonuma bakıyordum kısa bir süre önce çevredeki bazı okullara mail atmıştım çalışmak için.
Ben türk dili ve edebiyatı okumuştum yani hayalim olan ögretmenligi gerçekleştirmiştim
-Tabii Görkemde okumuştu sırf ben okuyorum diye ama orası ayrı bir konu- ve şuan iş arayışı içindeydim, babamlar bu işi halletmkte çok ısrar etmişlerdi sözleri her yerde geçiyordu çünki ama ben kabul etmemiştim kendım hallemek istiyordum.Attigim maillere geri dönüş olmayınca aklımdaki düşünceyle diğer memleketim olan 'Diyarbakır' çevre okulara mail attım. Orada genelde kontenjan boş oluyordu. Tam o sırada üstten bildirim geldi kabul maili diye heveslenmiştim fakat bilinmeyen bir numaradandı. bütün hevesim sönmüştü. kimdiki bu,mesaja tıklayarak girdim -girmez olaydım- mesajda;
'Süre doluyor prenses...'
Bu oydu. Faruk'tu nefes alış verişlerim hızlanmaya başlamıştı sinirlenmiştim. Hemen numarayı çevirip aradım, ikinci çalışa Nihayet açtı.
"Faruk sen Gerizekalımısın!"
"Sakin ol prenses"
"Başlatma prensesine filan!"
"İstediğin olmayınca hemen Peşime adam taktın değilmi, sana zaten bu yakışır adam değilsin cünk- " demeye kalmadan sözümü kesti
"Zümrüt yeter!" diye bağırdı
Bana ilk defa Zümrüt diyordu.. Görkem olsa 'Zümrütüm' derdi... Etrafı yavaş yavaş bulanık görüyordum. Faruk'un bana Zümrüt demesiyle işin ciddiyetini anlamış oldum.
"Bugun son günün, yoksa bu fotografları magazınde bil, duydunmu beni!"
Sessizlik.
Kısa bir süre ardından cevap verdim;
"T-tamam, duydum!" diye ekleyip telefonu suratına kapattım.
Allahım şimdi napacaktım gözümdeki yaşlar yavaş yavaş yanağıma doğru süzülüyordu... evdekiler ağladığımı farketmeden odama hızlıca çıktım ve arkamdan kapıyı kitledim olduğu gibi kapının arkasına çöktüm dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım. Sessizce çığlık ata ata ağlamak çok zordu kendime biraz süre verdim. Ağlamak istemiyordum ama yapamıyordum, olmuyordu, biraz yerde oturduktan sonra ayağa kalkıp balkona ilerledim ve masanın üstündeki tabakanın içinden bir dal sigara çıkarıp zipponun ucuyla yaktım ve derin bir nefes çektim. bütün acılarıma...
Akşam olduğunda ise, bizimkinlere yemeğe inmeyecegimi söyledim. Yemekten sonra Tuğçe moralimin bozuk olduğunu anladı ve yanıma geldi yine ve yine balkonda şehir manzaralarını izliyordum. Yanıma oturarak; "Noldu Zümo, anlat bakayım, senin moralin bozuk " Tuğçe'ye hayır desem bile o anlardı... daha fazla dayanamayarak
"Birşey yok demek isterdim ama" dedim ve devamını getiremedim içten içe ağlamaya başladım
"Kız nolduu?" diyerek sarıldı Tuğçe kendimi onun boynuna gömdüm ve boğuk bir sesle konuşmaya başladık
"Bugün bir tane bilinmeyen numaradan mesaj geldi"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜTÜANKA
Ficção GeralBir kez görmek yeter, Aşkta bir bakış, ömürlere bedel... Bu bir aşk hikayesimiydi, belkide daha fazlasıydı... Aşk neydi? Günümüz aşklarının ötesinde bir aşk Görkem ile Zümrütün aşkı. Bir yanda Zümrüte senelerdir aşık Görkem, diğer yanda aşkın kendi...