Busan'a taşınalı 3 ay oluyordu ve bazı şeyler değişmişti. Felix az da olsa benim ile konuşuyor az da olsa iyi davranıyordu. Ama sadece telefonda. Sanırım buraya taşındığımızdan haberi yoktu. Telefona bakıp duruyordum bildirim var mı yok mu diye sürekli kontrol ediyordum ki en sonunda ekranı açmam ile Minho elimden kapıp yanıma oturmuştu.
"Ne o?"
"O neymiş?"
"Telefon diyorum bakıp durma artık."
"Ne yapayım başka? Çok özledim onu Minho."
"Ağlama hemen git de hazırlan."
"Ne? Nereye?"
"Geldiğimizden bu zamana kadar hiçbir şey yapmadık dışarı çıkalım gezdireceğim seni."
"Nereye 2."
"Geldiğimizden bu zamana kadar hiçbir şey yapmadık dışarı çıkalım gezdireceğim seni iki. Sürpriz."
"Tamam..?"
"Gitsene artık.!?"
"Tamam gideceğim ne kızıyorsun?!?!"
"Kızmadım git artık zaman geçiyor Hyunjin."
"Telefonumu ver hadi gideyim."
"Ne?"
"Telefon-"
"Ne?!"
"Minh-"
"NEe?!!"
"Tel- uff... Tamam."
"Git şimdi. Ton farklı giyin."
"Neden?"
"Her şeyi neden merak ediyorsun?"
"Tamam."
Kıyafetlerimi seçerken ne giyeceğimi şaşırmış uflamıştım. Sesine Minho gelmişti. Kapıya yaşlandığı zaman konuştu.
"Bir şeyi bensiz yapamıyorsun biliyorsun değil mi?"
"Evet hayatımın aşkısın."
"Gevşeme."
"Tamam neden kızdın ki?"
"Kızmadım. Kıyafet seçiminde yardıma ihtiyacın var mı?"
"Öyle görünmüyor mu?"
"..."
"Evet var."
"Bakalım o zaman."
Minho'nun zevkine çok güveniyordum. Asla güvenimi boşa çıkarmıyordu. Şimdi de olduğu gibi..
Kot bir pantolonu ten rengi bir hırka ile tamamlamıştı. O kadar güzeldi ki bu çocuğa nasıl hakettiği sevgiyi vereceğimi düşündüm yeniden.
"Çok güzel."
"Çok güzel oldu Minho.. nasıl karşılamalıyım bu yaptığını?"
"Teşekkür et yeter."
"Teşekkür ederimmm." Kolumu boynuna atmış kafasını eğmiştim. Sevgiyle saçlarını karıştırdım.
"Rahat bırak beni."
"Bakalım bakalım uyuyuyuyuyuyuyyyy."
"Sen istedin." Bir anda kalktı ve ben ne olduğunu anlamadan yer değişmiştik. İşaret parmağının eklem yeri ile kafamı deliyordu resmen.
"Ağğahğ"
"Nasıl oluyormuş?!"
"Saçım saçım! Kafam acıyor agagag."
Bırakmıştı en sonunda. Kafamı okşadı sonradan.
"Bu acı sana yeter."
"Sen... Aishhh."
"Hadi çıkalım."
Evden çıktığımız sırada telefonumu unuttuğumu farketmiş, eve girmiştim. Ama boşa arıyordum arkamdan Minho'nun sesi ile geri dönmüştüm.
"Hyunjin.. Felix- Felix arıyor."
"Ne?!?!"
"Tekrar mı söyleyeceğim al aç şunu."
"A-alo"
"Hyunjin?"
"Benim Felix."
"Neredesin? Eve geliyorum."
"Ne?! Hayır."
"Ne hayır?"
"Felix biz Minh-"
Minho elimden telefonu almış ve devam etmişti.
"Felix biz artık orada değiliz zorlama."
"Ne diyorsun Minho ver telefonu."
"Telefonu Hyunjin'e ver Minho."
"Benimle konuşuyorsun şuan."
"Hem ne demek 'orada değiliz'?"
"Busandayız artık. Bilmiyorum nasıl bulursun Hyunjin'i ama bulma bence."
"Ne demek Busandayız benim neden haberim yok Minho telefonu Hyunjin'e ver."
"Çekmiyor efendim? Ç-çekmiyor."
"A-alo?"
Telefonu yüzüne kapatmıştı.
"Neden yaptın ki şimdi bunu?"
"Öyle gerekiyordu."
Telefonuma mesaj gelmişti. Minho mesajı gördüğünde gözlerini devirmiş, oflamıştı.
"Ne? Ne oldu?"
Ekranı bana çevirmiş konuşmuştu.
"Al işte."
"Ne..."
Felix:
Oraya geliyorum...
Ben geldim nasılsınız? Umarım fic'i unutmamışsınızdır...
Vote verin lütfen yoksa yazasım gelmiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
나의 모든것 ~Hyunlix (+18)
FanfictionHer zaman hayatımın sıkıcı ve iğrenç olduğunu düşünürdüm ta ki onunla karşılaşana kadar.