Minho Felix'in geleceğini fazla ciddiye almadığı belli ederek beni kolumdan tutup kapıdan dışarı çıkmamı sağladı ve kapıyı kapatıp kilitlemişti.
"Hadi gidelim."
"Ama-"
Minho bana düşmana yetecek bir bakış atmıştı. Neden böyle yaptığını anlamasam da ona ayak uyduracaktım.
Arabaya bindiğimiz zaman konuştum.
"Nereye gidiyoruz söyle artık."
"Paris." Arabanın torpidosundan fotoğraf makinamı çıkarmış, bana uzatmıştı.
"Ne!??"
Saçmalıyor sanmıştım başta ama Minho gayet ciddi duruyordu.
"Evet."
"Şaka yapıyorsun değil mi?"
"Neden beğenmedin mi?"
"Beğenmemek az kalır Minho. Keşke baştan söyleseydin."
"Ne değişecekti?"
"Hiçbir şey."
"E o zaman?"
"Tamam gidelim hadii."
"Gidelim Hyunjin.. Gidelim..."
Bir sorun var gibiydi. Ortamın gerginliğinden anlamıştım. Garip davranıyordu...
...
Paris'e indiğimiz zaman Minho lafa girmişti.
"Fotoğraf çekelim."
Hemen boynuma asılı olan kameram ile fotoğraf çekmiştim. Her hoşuma giden sokağı, yerleri çekiyordum. Kısacası her şeyi.
"Çok güzell!"
"Evet Hyunjin. Mutlu musun bakalım?"
"Sence?!! Hayatımda aldığım en güzel karar."
"Teşekkür ederim."
"Ne için? Asıl ben teşekkür ederim."
"Bilmem her şey için."
"Bende her şey için.."
Minho ile aramızdaki duygusal bağ hiç sarsılmıyordu. Bana çocuğuymuşum gibi davranıyordu. Çünkü ikimizde birbirimize baktığımız zaman o günü hatırlıyorduk. Onunda hatırladığına emindim.
Eskisi gibi canım yanmasa bile yine de içimde bir şeyler parçalanıyordu. Onu bu yüzden çok seviyordum.
Etrafımızdaki her şey çok güzeldi. Baktığım her şey bana çok güzel geliyordu. Ta ki gördüğüm kişi ile donup kalana kadar. O sırada her şey donmuş, hiçbir şey duyamaz olmuştum. Yanımda olan Minho'yu bile...
"Sorun ne?"
Minho kolumu tutmuş tekrar seslenmişti.
"Hyunjin ne oluyor??"
Kendime geldiğim süre içerisinde konuştum.
"O-o o benim kardeşim."
Minho işaret ettiğim yere doğru kaldırmıştı kafasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
나의 모든것 ~Hyunlix (+18)
FanfictionHer zaman hayatımın sıkıcı ve iğrenç olduğunu düşünürdüm ta ki onunla karşılaşana kadar.