14| Pislik çocuk

58 7 4
                                    

Evet hayatım'ın ilerleyiş şekli tartışılır. Her şey kötüye gidiyor. Hastalığım ilerliyor, Felix benimle garip bir iletişim içinde. Sadece susuyor her zaman yaptığı gibi. Kısa kısa cevaplar, kırgın, kızarık gözler ve daha fazlası...

Aramız nasıl düzelecek emin değilim ama artık fazla da üzerine düşmüyordum. Düşemiyordum.. çünkü gittikçe enerjim düşüyor ve çöküyordum. Bir nevi çürüyordum. Her yarım saatte gelen kusmalarım, burun kanamalarım, hiç dinmeyen gözyaşlarım hepsi çürümemin bir parçası. Nasıl tutunacağımı, neye dayanacağımı bilmiyorum. Kafamı kurcalayan bir ton düşünce var ve ben arasından bir tanesini çekip seçemiyorum. Bu beni daha da yaralıyor, canımı yakıyor. Ağlıyorum ama sebepsiz 'neden ağlıyorum?' diye çok düşünüyorum. Beynimin ağrımasına sebep olsa bile. Felix'e anlatmaya çalışıyorum kendimi ama nafile çünkü anlatmaya kalktığımda tıkanıyorum ve saçmalamaya başlıyorum. O da doğal olarak sıkılıyor ve artık kâle almıyor beni. Şuan yanımda değil. Sadece şuan da değil bir kaç gündür Han ile kalıyor. En son ağlayarak beni bu lanet hastalık ile bir başıma bırakmıştı. Bende üstelemedim çünkü biliyordum bundan da zararlı olan ben olacaktım. Her zaman olduğu gibi. Zaten anlatsam da çözüm bulunamayacaktı bu hâlime. Şu günlerde sadece Minho'm vardı yaslanabileceğim. Her zaman ki gibi...

Sürekli kontrol ederdi beni her dakika, her saat ve her yarım saatte bir.. Yanıma sadece bir kere geldi. Çünkü onunda kendi hayatı var ve her saniye yanımda olamazdı. Sürekli bunları düşünüyorum.

Kapı çaldı

Akşamın bu saati bu kapı çalar mıydı hatırlamıyorum bile. Ama çalmadığı aşinaydı. Kapıyı araladığım zaman boynuma birisi atladı.

"Heesung?" Bunun burada ne işi var?! Hemde bu saatte??? Ve neden boynuma sarılıyor. Pislik çocuk.

"A-ağlıyor musun?"

Ne yaşamıştı ki? Beni nasıl buldu? Ne yaşıyordum şuan? Hiç bir soruma cevap bulamadım. Boynumdan ayırdım onu ve gözlerine bakacaktım ki kafasını yerden kaldırsa..

"Heesung ne oluyor?" Kapı kapandı.

"B-babam" söylediği kelime sonrası hıçkırıklara boğulmuştu. Ne yapacağımı bilmiyordum ki zaten ne olduğunu da kestirebilmiş değildim.

"Anlat ne oluyor?"

"B-babam annem. Annemi.. öldürecekti."

"Ne!"

"Hyun-hyunjin yardım et bana beni bulmasını istemiyorum. O elleri bana dokunsun istemiyorum."

"T-tamam bir saniye sakinleş lütfen."

"Lütfen."

"Heesung?? İyi misin?? Kendine gel Heesung." Ayakta güçlükle duruyordu. Benim çağırışlarım işe yaramıyordu.

"Lütfen."

"Heesung!!"

***

Hâlen baygın bir şekilde koltukta yatıyordu. Ben ise kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Minho'ya yazmaktan başka çarem yoktu.


Minho lütfen en hızlı şekilde buraya gel

***

Minho geldiğinde en hızlı şekilde Heesung'un kendine gelmesine yardımcı olduk. Minho işleri yoluna koymak istercesine konuştu.

"Anlat her şeyi."

"O babam olacak kişi! Her şey onun yüzünden..!" demesini bitirmeden hıçkırıkları eşlik etti konuşmasına.

"Ha-hayır benim yüzümden. Hiçbir şeyi beceremiyorum! Sonucu ise anneme patlıyor. Bana yardım edin lütfen. Ne yapacağım ben??!" Hıçkırık, yüksek sesli haykırışları devam etti. En sonunda bitkin düştüğü için kendini, iyileşeceğini düşündüğü uykuya bıraktı. Minho ve ben ne yapacağımızı hâlen bilmiyorduk ve bulduğumuz çözümler ise hepsi boşa çıkıyordu. Minho'm kendini dinledi ve en sonunda bir çözüme vardı.

"Seoul'e taşınalım"

"Ne?"

"Zaten her şey Busan'da geldi başımıza."

"Ya Felix?-"

"Önemli olan o değil şuan. Önemli olan sizsiniz."

"Ama Minh-"

"Tartışmaya kapalı konuları çok uzatıyorsun Hyunjin."

Hiçbir şey demedim. Çünkü ne desem beni dinlemeyecek, kendi yolundan gidecekti. Bir türlü Felix ile iletişime geçmem gerekiyordu. Ama nedense her yerden ulaşıma kapalı. Han bile bilmiyor neler olduğunu.

Ah bu çocuk...

---

Birazcık fazla geciktim...

Agagagaggag aylar olmuş!!!???

Neyse şimdi kısa bölüm ama devamı aynı uzun olacak :)))

나의 모든것 ~Hyunlix (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin