Ateş sönmüş, küller ise öylece duruyordu. Dostoyevski ilk defa böyle hissediyordu veya hissetmiyordu. Daha doğrusu ne yapacağını bilmiyordu. Açıklayacağı bir şey yoktu birkaç yıldır yanında olduğu arkadaşı atsushinin ölümüne bir şey yapamamıştı.
Gözlerinin önünde birini daha kaybetmişti.
Sarı saçlı kadın gülümseyerek yerdeki küllere bakarak bu şeytani yapısını ne kadar gizlemeye çalışsa da belli oluyordu.
Tekrar çevresine baktığında yumenoyu göremedi. Neden... Neden atsushiye bunu yapmıştı? Belkide tehdit edilmişti hayır yumeno böyle birisi değildi.
"Yumeno-kun bugün bizim için büyük bir cesaret ödülü alacak! Hanımlar lütfen onu yanınıza alın."
Beyni durmuş sanki atsushiyle beraber oda ölmüş gibi hissetti neden bu kadar etkilenmişti? İçinde bir his vardı bu neydi?
Arkasını dönüp kapıya baktığında beyni her şeyi hatırladı.
Yapması gereken her şeyi.
"Akutagawa.."
____________________________________
(3 gün önce)
"Ne yapacağımı bilmiyorum fyodor-san"
Dışarı çıkmaları biraz daha esnetildiği için birlikte küçük park gibi olan alana oturmuş öylece duruyorlardı. Yeni gelen çocuklar vardı ama hiçbirini tanımıyorlardı. Onların çıkmalarına izin yoktu demek düzen burada böyleydi.
"Size bir sır vermeliyim."
Mor gözler akutagawaya kaydığında o ise sadece elindeki dalla kuma bir şeyler çiziyordu.
"Ben sanırım atsushiden hoşlanıyorum."
Fyodor bunu duyduğunda birkaç saniye duraksasa da gülümseyip kolunu akutagawanın omzuna attı. Şu an ki yüz ifadesi oldukça saf ve tatlı duruyordu.
"Hatta atsushinin en büyük hayali tokyodaki büyük yıl başı ağacını görmek."
Fyodor, akutagawanın her anlattığını özenle dinliyor ve yardımcı olabileceği bir şey var mı diye kontrol ediyordu. Akutagawa yurtta da arkadaşı olan birisi değildi ve şu an onun için oldukça mutluydu.
"Ölmeden önce atsushiyi o ağacın altına götürmek istiyorum."
Fyodor son cümleden sonra iç çekti ve önüne dönüp kendisine bir dal parçası aldı.
"Buradan hepimiz çıkacağız sadece o şeytanların dediği şeyleri yapmamız gerekiyor değil mi?"
"Hayallerim var."
Akutagawa hayatı boyunca kurduğu ilk hayal cümlesiydi. Bir hayali veya amacı yoktu yetimhanede kimseyle konuşmuyor, hatta insanlardan tiksiniyor bile denebilirdi ancak atsushi onun için her zaman başka olmuştu. Ona sonsuz bir minnet duygusu ve sevgi besliyordu.
"Ne hayali?"
Elini yavaşça saçlarına götürdü ve biraz düşündü. Açıkçası fyodor onun bu halini küçük masum bir çocuğa benzetiyordu. Utanmış hatta hafiften yanakları kızarmıştı. Teni o kadar beyaza yakındı ki fyodor bunu hemen görebiliyordu.
"Kendi çapımda küçük hayaller işte... Mutlu bir aile kurmak istiyorum."
Ortalığa bir sessizlik çöktü.
Mutlu aile de neydi? İkiside bunun anlamını tam olarak bilmiyordu.
"Bu hafta içinde ona bunu itiraf etmek istiyorum."
Fyodor elini çenesine götürerek biraz düşündü ve ne yapacaklarını kestirmeye çalıştı.
"Nasıl yapacağın aklında var mı?"
"Hayır, daha önce hiç yapmadım."
Karanlık yavaş yavaş kendini göstermeye başladığında çalan zil sesiyle ikiside birden kalktı ve odalarına doğru ilermeye başladılar. Fyodorun aklını kurcalayan birkaç soru vardı ama bu atsushi ile akutagawa arasında değil, kolya ve kendi arasındaydı.
Odanın önüne geldiklerinde akutagawa ani bir hareketle fyodorun kolunu tuttu ve kendine çekip sarıldı.
"Bugün için teşekkür ederim"
Fyodor ise gülümsemişti. Akutagawa gerçekten onun arkadaşıydı ve bu değişmeyecekti.
"Her zaman akutagawa."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Christmas Kids| Fyolai
FanfictionÇocukların şeytana hizmet eden varlıklar olduğuna inanan bir tarikat, cinayetin bile suç sayılmadığı bölgede olan bir yapı.