10 yıl ardından
~
İki kişi ormanın içindeki mezarlığın içinde oturmuş kısık bir sesle sohbet ediyorlardı.
Bu mezarlık, japonyada hem lanetli hemde kutsal bir yer kabul ediliyordu.Geçmişte bilinen kadarıyla 350 çocuğun ölümüne sebep olan bu yapı, sonralardan cesetlerin hepsini yetkililer çıkaramadıkları için tamamıyla mezarlık haline getirilmişti.
Ne kadar ironik öyle değil mi?
Buradan kurulan sadece 25 çocuk var.
Çoğu ise akıl hastanesinde tedavi görüyorBinaya baskın yapan dedektifin eline geçirdiği dosyaların yarısı yansa bile bildikleri bir şey vardı ki o da daha neredeyse hiçbir şey bilmedikleriydi.
Kurtarılan dosyalardaki çocukların analizi yapılmaya çalışıldığında, sadece binaya girişi sağlanan çocukların bile 400ü geçtiği biliniyor.
Peki bu çocuklar nerde?
"Fyodor." Usulca eşine seslenen beyaz saçlı, kafasını ona doğru çevirdi.
"Efendim."
"Sence atsushi ve akutagawa mutlu olmuşlar mıdır?"
Menekşe gözler yavaşça mezarın başında öylece oturan eşine kaydı ve gülümseyip onun yanına oturdu.
"Öyledirler."
İkisinin mezarları yan yanaydı.
Buraya hiç gelmek istemezlerdi oysaki. Neden gelmek istesinler ki değil mi? Ölümden döndükleri, insanların işkence seslerini duydukları, her günü cehennem olan bu binanın bahçesindeydiler şu an.
Ama farklı bir şey vardı.
Orman tamamen bu binayı ele geçirmiş, sarmaşıklar ve dallar tamamen binanin içini ele geçirmişti.
Beyaz saçlı kalkıp birkaç adım attıktan sonra büyük kiraz ağacının yanında olan tahtaya baktı.
Bunun için hazırlıklıydı.
Birkaç adım atın mezarın yanına oturdu ve elindeki papatyaları üzerine koydu.
Fyodor bunu asla ona söylemedi.
Nasıl yapabilirdi ki?"Rahatsın değil mi yumeno?"
Buraya ilk gelişleri olmamasına rağmen gözlerinden yaşlar yavaş süzülüyordu nikolainin.
Rüzgar esmeye devam ederken ağacın çiçekleri etrafını sarmalıyordu ikisinin. Daha bilmedikleri kaç kişinin hikayesi vardı belkide bu binada.
Hepsi onlarla birlikte burada kalacaktı.
"Eve gidelim mi artık?"
"Biraz daha."
Ağaca yaslanıp ormanın havasını içine çekti ikisi de.
"Atsushi, umarım yine ağlamıyorsundur."
Fyodor bunu dedikten sonra ağaçtaki çiçekler tekrar rüzgar eşliğinde etrafına dolandı.Nikolai, cebinden 16 yaşında kullandığı ponpon tokasını çıkardı ve Dalın üzerine yavaşça bıraktı.
"Böylesi daha iyi."
Fyodor, yanaşıp eşinin elini kavradı ve onu kendine çekerek yürümeye başladı.
Aradan 10 yıl geçse bile ikisinde de hala izleri vardı buranın.
Ormanın çıkışına geldiklerinde arabanın kapısını açtı ve içeriye önce nikolainin girmesini sağladı, ardından ise kendi koltuğa geçti.
"Yeniden geliriz olur mu?" Nikolai, fyodorun sözüne kafasını salladı.
"Tamam.."
Araba ilerlerken ortalık fazla sessizdi. Fyodor, radyoyu açtı ve devam etti.
Saçma sapan yine bir sürü haber vardı. Nikolainin ise uykusu gelmişti belkide ormanın havası yormuştu onu.
Gözlerini kapatıp cama yaslandığında fyodor küçük bir tebessüm bıraktı, ardından rahatça uyusun diye radyonun sesini kısmak için elini uzattı.
Tam o sırada ise duyduğu haber karşısında arabayı yavaşlatmış, kenarda birkaç dakika haberi sunan kadını dinlemişti.
"Bir son dakika haberiyle karşınızdayız. On yıl önce kilise katliamı adı verilen Japonya'nın en büyük katliamının başı agatha Christienin bir sığınağı daha olduğu tespit edildi. Kendi ortağının boynuna hançer saplayıp olay yerinden kaçan christie, yıllar önce ortadan kaybolmuş, şimdi ise yeniden yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Christie'nin akıl hastası olduğu doğrulandı, ancak yakalanınca etkisiz hale getirilmeyecek.
Bildiği çok şey var.
Yıllar önce kurtulan 25 çocuk ise susma hakkını kullanmışlardı.
Gelişmeler için beklemede kalın."Finalimiz böyle şimdiye kadar okuduğunuz için teşekkür ederim beğenip takip ederseniz çok mutlu olurum😞 buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim devamı gelmeyecek sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Christmas Kids| Fyolai
FanfictionÇocukların şeytana hizmet eden varlıklar olduğuna inanan bir tarikat, cinayetin bile suç sayılmadığı bölgede olan bir yapı.