Pera, Sensiz Ben
***
Nida yoğun bakıma gireli 3 saat oluyordu. Bu sırada ise Nil, Akın, Alex üçlüsü kaldığı odanın camından bir saniye bile ayrılmamışlardı. Nolan arada bir uğruyor, kalbi tekrar durmaması için gerekli şeyleri kontrol ediyor biraz teselli vermeye çalışıp Alex'in yakıcı bakışlarına masur kalınca diğer hastalara bakmaya gidiyordu.
Nil ile Akın ise sürekli kavga ediyorlardı. Alex ise nasıl her yarım saatte bir kavga konusu bulduklarına şaşırıyordu. Şimdi ki kavga konuları ise hastanenin kafesindeki malum olaydı.
"Bana bak cingöz, her lafımda şu olaya ima yapıyorsun. Olayı bilmeden anlamadan atlayıp durma sazan gibi."
"Ne anlayacağım ya? Gördüm işte! Ama işte insan baba parası yiyince para kazanmanın önemini bilmiyor." Akın'ın artık kafası atmıştı.
"İki saattir savunup durduğun kadın sokak hayvanlarını zehirliyordu. Kasadan para çalıp müdüre atmış suçu. Müdürü nezaretten çıkaracağım diye ne kadar uğraştım haberin var mı senin? Olayın ortasında gelip haddin olmayan konularda atarlanamazsın."
Nil olayın böyle bir tarafı olmadığını düşünmediğinden olsa gerek bir süre şaşkın şaşkın bakakaldı yüzüne. Geçen gün hastanenin etrafındaki hayvanların azlaması hakkında Nida'ya soru sormuştu. Nida da üzgün üzgün bakmıştı sokağa, demek bu yüzdendi.
Alex'den gelen soru üstüne ikisinin de dikkati dağıldı. "Odaya girebilir miyim?"
"Nolan Bey'den ziyarete uygundur lafını duyduysan girebilirsin." Alex o adamın dediği çoğu şeyi dinlememişti ki.
"Dedi mi?"
"Demedi galiba. Ben bi araştırıp geleyim." Araştırmasına gerek yoktu aslında kapıdaki hastanın genel bilgilerinin olduğu kağıtta yazıyor olması gerekiyordu ancak Akın'dan utandığı için biraz o ortamdan uzaklaşması lazımdı.
Nil gittikten sonra Alex ile Akın yalnız kalmıştı. Bu durum Akın'ı belli etmese de geriyordu. Onu ilk görüşü birine yumruk atması olduğu için biraz da korkuyordu.
Alex bu sessizlikten memnundu. Çünkü içerden Nida'nın makineden çıkan kalp sesleri geliyordu. Onun göğsünde uyuyor hissi veriyordu bu sesler.
Ama tabi ki bu huzuru kısa sürmüştü. "Nida'yı seviyor musun?"
"Onun kardeşi misin?" Nida demek istemiyordu, Opia adını da ondan başkasına söylemek istemiyordu.
Akın bir anda sorulması üstünde şaşırmıştı açıkçası. Ama bozuntuya vermedi. "Annemiz ortak."
"O bunu biliyor mu?"
"Hayır, sende söyleme lütfen. Zaten yeterince sıkıntısı var." Kaslarını çatmıştı Alex bu dediğine.
"Ne sıkıntısı?"
"Evin kontratı bitiyormuş sanırım, ev sahibinin de Almanya'dan oğlu mu ne gelecekmiş. Ev arıyor her yerde."
Alex dikleşti yerinde. "Bana öyle bir şey söylemedi?"
"Yardım etmeni istememiştir, bende önerdim de tehdit etti beni 'Elim kolum tutuyor çok şükür kendi kazancımla bir evim olsun işte' demişti." Alex kendini onun yerine koyuyordu da aynı durumda o da kimseden yardım almazdı ama neden ona bahsetmediğini anlamamıştı. Çünkü geçen gün iki saat boyunca renklerin cinsiyetini tartışmışlardı. Bu arada ona diyebilirdi.
Aklına gelen şeyle duraksadı. "O ev onundu ama? Kendi dairesiydi. Kiracı değildi?"
"Teyzesinin borcu varmış sanırım evi de onun üstüne düşünce borç ona düşmüş, bana kalırsan o kuzeni de bu yüzden çekilmiş evden, o da borç için satmış evi. Bunu bende araştırmalarımla öğrendim 2-3 yıl önce yaşanmış bir olay. Bilmeyebilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPİA (texting)
Genç Kız EdebiyatıHayranı olduğunuz bir ünlünün nasılsa cevap vermeyeceğini düşünüp ona acılarınızdan bahsederseniz ama o mesajlarınızı görürse?