Pusu 2

36 7 14
                                    

Dadali bugüne kadar birçok yer gezmiş, birçok mekân görmüş; kimin de bir kadın olduğunu gizlerken kiminde de erkekler arasındaki bir kuzen olarak bulunmuştu. Yine de dakikalardır oturduğu köşeden izlediği lüks salonun bir taverna mı yoksa han mı olduğuna karar veremiyordu. Üstelik oturduğu yarı aydınlık köşede tam olarak göz önünde olmadığı halde birkaç adamın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Eğer bunda övünebilecek bir durum bulabilseydi halinden oldukça da memnun kalabilirdi fakat o anda kesinlikle görünmez olmayı tercih ederdi.

Takip ettiği adamın esmer yüzü, yanındaki güzel kadının başının üzerinden belli bir noktaya kilitlenmişti. Dadali yaydan çıkan bir okun güzergâhını izlediği gibi Evro'nun bakışlarını vardığı noktaya kadar takip etti ve hedefe ulaştı.

Görüş hapsindeki adamın seyrek kır saçları bir buğday tarlasındaki boynu eğik başaklar gibi kafa derisini yer yer göstererek ensesinde toplanmış ve cılız bir kuyruk oluşturmuştu. Terden parlayan alnında gezdirdiği ipek mendil artık kendi beyaz rengini kaybetmiş, pejmürde bir hal almıştı. Dadali hamile bir kadın gibi ince bedeninde öne doğru bir tepe oluşturan o meşhur göbeğiyle orta yaşın üstündeki adamı nerde görse tanıyacağını düşündü. Mekotoni’nin hatırı sayılır zenginlerinden Nogure endişeli miydi yoksa heyecanlı mı? Ve Ladre’nin adamı neden onu gözlüyordu? Cevapların orada olmadığını bilmesine rağmen Dadali bakışlarını tekrar Evro'ya çevirdi.

Adamı ilk defa o zaman alıcı gözle inceledi: Mgeri gibi orta boyluydu. Bedeninin inceliğine tezat her gün üzerinde özenle çalışılmış gibi kaslı bir güç seziliyordu. Mgeri de öyle değil miydi ki? Fakat ondan farklı olarak adamın yüzünde daima, aynı ifade mevcuttu: sinek yutmuş ve hala sindirememiş birinin çatık kaşları ve sıkılı dudakları. Dadali yavaşça başını salladı. Neden şimdi durduk yere adamı Mgeri’yle kıyaslıyordu ki? Düşüncelerini ve merakını büyük bir özenle yeniden Evro'ya döndürdü. Adam belki sadece yanındaki kadının ilgisinden sıkılmıştı belki de ortamdan rahatsızdı. En kötü ihtimalle annesinin karnından dünyaya suratında bu ifadeyle teşrif etmişti. Düşünceler peşi sıra birbirini kovalarken Dadali gülümsediğini fark etmedi. 

Fakat Evro genç kadının ısrarlı bakışlarını göz ucuyla da olsa yakalamıştı. Kadının doğal olmayan kızıl saçları bir hanımefendi gibi özenle toplanmış, kıyafetleri iki arada bir derede kalmış, masumiyetle pervasızlık arasında sıkışmış gibiydi. Köşesinde oturduğu sürece yanına gelen tüm erkekleri kısa ve hızlı bir şekilde yanından uzaklaştırmıştı. Takip etmek ya da bir ortama uyum sağlamak konusundaki tecrübesizliği o kadar belliydi ki Evro ciddiye almamayı tercih etmişti. Yine de bütün akşam boyunca koluna yapışan fahişeye, kadının kim olduğunu sormuş fakat dikkat çekici bir başka dişinin varlığına tahammülü olmayan her kadın gibi ilgisiz bir omuz silkmeyle cevaplanmıştı.

Dadali kendisi gibi dikkatle izlendiğinin farkında olmaksızın Mekotoni’den kaçmadan önce tanıdığı Bay Nogure hakkında bildiklerini hatırlamaya çalışıyordu. Adam şehrin zengin tüccarlarından birisiydi. Güneydeki Quri Kanadı’na gönderdiği büyük kervanları vardı. Düşüncelerinin arasında tüccarın bir adamla konuşmaya başladığını fark etti. Yeni gelenin Nogure’nin omzuna koyduğu eline ve tavırlarına bakılırsa adamı rahatlatmaya çalışıyor gibiydi.

Bu buluşma Evro'nun da ilgisini arttırmıştı. Dadali adamın yanındaki kadını tek el hareketiyle susturduğunu son anda yakaladı. İlgisizlik karşısında şımarıkça yüzü asılan kadının cömertçe sergilediği göğüslerini daha da göz önüne çıkararak koltuğa sertçe yaslanması bile bir işe yaramamıştı. Evro kıpırdanınca Dadali, merakla Nogure’ye döndü. Arkadaşıyla birlikte salonun ondan uzak tarafına doğru hareketlenmişlerdi. 

Barva’dan, bu tarz yerlerde muhakkak her müşterinin, özellikle de parası az olanların giremeyeceği hatta zengin olsa bile mekân sahipleriyle arası iyi değilse varlığından dahi haberdar olamayacağı bir arka odaları olduğunu duymuştu. Nogure'nin hem o paraya sahip hem de bu mekânda tanınan birisi olduğu arka odalara uzanan kapıların kolayca açılmasından belliydi. 

KIZIL (Berweuli II. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin