Dadali daha birkaç saat önce arkadaşlarının önünde büyük bir yemin ettiğinin farkındaydı. Şehre giden geniş yolu işgal eden sirk konvoyunun kamptan ayrılışını izlerken yaslanıp ağlayabileceği bir omuza aslında kendisinin ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Hayır, aslında ağlamak istemiyordu, bu düşünceyi hızla bilincinin gerisine iterken birilerini ya da bir şeyleri kırma isteğiyle dikildi. Ellerini arkasında saklarken dışarıdan nispeten sakin göründüğünü umuyordu.
"Seni de mi geride bıraktılar?" diye sordu Minta, suratını asarak.
Yanına ne zaman geldiğini fark etmediği küçük kızın da onunla aynı hisler içerisinde olması karşısında afalladı. Yine de kızı onaylamak içinden gelmedi. Susmayı tercih ederek kampta bırakılan az sayıdaki arabalardan, yanındakine omzunu yasladı. Onu tepeden süzerken asık suratındaki berelerle birlikte ürkütücü görüntüsünün kızı korkutup yanından kaçırmasını diledi. Ne yazık ki Minta'nın o kadar kolay vaz geçmeyeceğini hesaba katmamıştı.
"Hiç Kraliçe gördün mü?"
Küçük kızı, "Evet," diye cevaplayan Dadali aşağıya kuşkuyla baktı.
Aldığı yanıtla yüzü aydınlanan Minta hevesle atıldı. "Kaç yaşındasın?" Genç kadın Opampe'den oldukça genç göründüğüne göre, kendince basit bir hesap yaptı.
Dadali küçük kızın aklından neler geçtiğini kestirmekte zorlanırken tereddütle cevap verdi. "Yirmi beş."
"Biliyordum!" Minta neşeli bir şekilde gülümsedi.
Dadali "Neyi?" diye sormaktan kendisini alamadı.
"Bir kraliçe görmek için altmış yaşıma kadar beklemem gerekmeyecek."
Dadali gülmemek için kendisini tutarken kendisine oldukça tuhaf gelen bu histen kurtulmak için silkindi. Çocuklarla arası hiçbir zaman iyi olmamıştı hele ki sürekli konuşan ve çokbilmiş olanlara tahammülü daha sınırlıydı. Tanur'un bu konudaki yaklaşımını hatırladı; kendi çocuğun olduğunda farklı hissedeceksin, derdi her seferinde. Kocası onu yalnızlığa terk ettiğine göre bunu test etme şansı hiçbir zaman olmayacaktı. İçini çekip suratını tekrar astı.
"Bu gece seninle kalabilir miyim?"
"Hayır," diye adeta inleyen Dadali, yaslandığı yerden doğruldu. Kampın içine doğru yürürken kızın kendisini takip ettiğini görmese de biliyordu.
"İnora ile kalmak istemiyorum. Çok sıkıcı." Minta minik adımlarını kadınınkine uydurmak için adeta koşarak yetişti.
Dina'nın en büyük kızının kendisinden bile ketum olduğunu düşününce Dadali, Minta'nın isteksizliğini anlayabiliyordu. Fakat kendisinin İnora'dan daha iyi bir seçenek olmadığından kesinlikle emindi.
Dadali buna artık bir son vermek için "Çocukları sevmem ufaklık," dedi sert bir şekilde. "Hele çok konuşanlardan hiç haz etmem."
Minta anında olduğu yerde durarak uzaklaşan kadının arkasından somurttu. "Neden Mgeri tam tersini söyledi o zaman?"
"Ne dedin?" diyerek Dadali döndü.
Minta "Mgeri çocuklarla çok iyi anlaştığını söyledi," dedi kırgın bir sesle.
Kadın içinden adama söylenerek küçük kıza ne diyeceğini bilemeden baktı. "Bazen büyükler de yanılır."
"Biliyordum," dedi Minta heyecanla. "Çocuklarla aranın iyi olduğundan emindim."
"Ben değil," dedi Dadali yılgınlıkla. "Mgeri."
"O bence hep haklıdır," dedi Minta kadına küçük çapta bir meydan okumayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL (Berweuli II. Kitap)
FantasiaBerweuli serisinin 2. Kitabı "Kızıl" ı okumaktasınız.