Acar, Kraliçe ve Mekotoni'nin Hanımı'nın sirkten ayrılmasından hemen sonra ortadan kaybolan Uli’yi Okro’nun kafesinde bulduğunda vakit gece yarısına erişmiş, nöbetçiler haricinde tüm sirk ertesi gün erkenden kalkabilmek için uyumaya çekilmişti.
Genç adam davet edilmediğine aldırmadan kafese girdiğinde Okro sadece başını dayadığı pençelerinden kaldırıp tanıdık kokusunu çok önceden aldığı ziyaretçisine ilgisiz bir bakış attı ve sessizce tekrar eski pozisyonuna geri döndü.
Sırtı kaplanın göğsüne yaslı, ayaklarını parmaklıklara doğru uzatarak oturan Uli ise Okro gibi genç adama kısa bir bakış atmakla yetindi.
“Hava çok soğuk, Okro’nun sıcaklığını paylaşmamda bir sakınca var mı?” Acar aslında Uli’ye soruyor olsa da kaplanın onayını almak için hayvanın başını okşadı.
“Üşüyorsan yatağında olmalıydın,” diyen Uli yine de yana kayarak adama yer açtı.
Acar otururken “İtiraf ediyorum, sevgili ortağımı merak ettim, dedi.
Uli “Neden?” diye sordu.
Acar, bir daha kendisine dönüp bakmayan kızı şaşkınlıkla izledi. “İnsanlar seni seviyorlarsa, aynı zamanda senin için endişelenirler Pulera.” Genç adam dönüp bakması için Uli’nin omzuna yavaşça dokundu. “Daha önce hiç seninle ilgilenen birisi olmadı mı?”
Uli hapishaneden önceki hayatını yok sayarak “Durwa vardı ama artık yok,” dedi özlemle.
“Ha, şu yaşlı kaçık.” Acar, Moita’nın rakibinin büyüklüğü karşısında keyifle sırıttı. “Peki Moita?”
Uli ilk defa canlılık belirtisi göstererek adama döndü. “Ne olmuş ona?”
“Bugünlerde seninle fazlasıyla ilgilendiğini görüyorum.” Acar aceleyle ekledi. “Sadece ben değil herkes bunu farkında.” Genç adam, bu gerçeği uzun süre kendisine itiraf etmekte zorlanmış olsa da kaçarak elde edebileceği bir şey yoktu. Uli’nin tekrar kendi içine kapandığını görünce “Sanırım meseleyi anladım,” dedi ilgi çekeceğini umarak. Kızın suskunluğunu kırabilmek umuduyla “Koca Kızıl ile ilgili bir şey canını sıkmış belli ki,” diye ekledi.
“Acar yarın gösteri de Boz’a yem olmak istemiyorsan…” Uli devamını getirmeyerek sırtını genç adama biraz daha döndü.
“Susayım,” dedi Acar kızın havada bıraktığı cümleyi tamamlayarak. Yine de aralarında çöreklenen sessizliğe fazla dayanamadı. Kaplanın güçlü omzunu okşarken “Okro, benim yanımda, değil mi kızım? Kadınlar bana karşı koyamaz,” dedi kendinden memnun bir şekilde.
Okro başını kaldırıp kısaca hırladıktan sonra tekrar pençelerine yasladı.
“O sadece gösteri esnasında geçerli. Bu kafeste değil.” Uli huysuzca mırıldandı.
“Kadın ittifakı.” Acar abartıyla içini çekti. Çaresizce teslim olurken başını kaplanın sırtına yaslayıp, uzun bacaklarını ileriye doğru uzattı ve gözlerini kapattı. Okro’nun yavaşça inip kalkan göğsü ve diğer kafeslerdeki hayvanların kıpırtıları arasında bir süre geceyi dinledi.
“Eskiden nişanlı olduğuna inanabiliyor musun?” Uli tatsızca uzayan sessizliği öfkeyle bölerek genç adama döndü.
Acar gülümsemesini zorlukla bastırırken tek gözünü açarak genç kıza baktı ve “Boz’un öğle yemeği olmak istemiyorum,” diye mırıldandı.
“Artık konuşabilirsin,” dedi Uli az önceki sözlerini yutmakta zorlanarak.
“Emin misin?” Acar’ın iki gözü birden açılmış ve kaşları sorarcasına yukarı kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL (Berweuli II. Kitap)
FantasiBerweuli serisinin 2. Kitabı "Kızıl" ı okumaktasınız.