(Yaklaşık İki Saat Önce)
Moita, Kraliçe İlay ve Maleni odadan çıktıktan sonra kapının kilitlenmesini sessizce izledi.
“Kraliçe’nin kafasını iyice karıştırdık,” dedi Livan.
“Merak etme, akıllı kadındır,” diyen Moita dikkatle odayı inceliyordu. “Kraliçe, Konur’un ve Krallığın başına gelmiş ya da gelebilecek en güzel şeydir.”
“Kral kadar şanslı olmadığımızı mı ima ediyorsun?” Livan, konuşurken bir yandan da gözü kapıdaydı.
Moita, kısa bir an düşündü. “Az önce sen, Dina’ya haksızlık mı ettin?” Bıyık altından gülerken bir yandan da şöminenin üstündeki bibloları ve şamdanı kontrol ediyordu.
Livan kırlaşmaya başlamış kaşlarından birini kaldırdı. “Bu diyardaki en şanslı çingene olduğumu herkes bilir.”
Moita “Öylesin de,” dedi. Önündeki koltuğun yastıklarını kaldırdı. Herhangi bir şey bulamayınca kitaplığın karşısındaki koltuğa ilerledi.
“Ne arıyoruz?” diye sordu Livan.
“Bir not,” dedi Moita kitaplığın önünde dikilirken. O anda tekli koltuklardan birisinin üzerinde bırakılmış kitap aklına geldi. Hızla oraya yöneldi. Sayfaların arasında bulduğu küçük sarı kâğıtta yazılı kelimelere gülümsedi.
‘Doğu kanadı, sabahyıldızı odası.’
Moita “Buldum,” diyerek çingenelerin reisine haber verdi. “Ve sana da teşekkürler Maleni,” diye mırıldanırken kâğıdı şöminenin üstündeki şamdanda tutuşturdu. Alevlerin yutmaya başladığı notu yakılmak için hazır olarak bekleyen odunlarının arasına attı ve kül olmasını izledi.
Kapıyı gözleyen Livan’ın yanından geçen Moita’nın tekrar gelip önünde dikildiği kitaplık üç parça halindeydi. Ortadaki parçayı bir kapı gibi araladığında ortaya çıkan duvarın küçük kesme taşları, gizli geçidin girişini arayan adamı duraksattı. Önüne kitaplık çekilmiş duvar, sanki daha önce hiç kullanılmamış gibi Moita’yı kısa bir an için kendinden şüphe ettirmişti. Ancak omzuyla abandığı taşlar kımıldadı ve güç verdikçe odanın dışına doğru bir insan boyunda blok halinde açıldı.
Arkasına gelip Moita’nın açtığı karanlığa bakan Livan, “Bu geçitleri başka kim biliyor?” diye sordu.
“Barva ve Dadali, bir de Ladre,” diyen Moita, Livan’ın kaşlarının çatılması üzerine ekledi. “Bu evde birlikte büyüdük. Geçitlerin varlığını keşfettiğimizde en büyük eğlencemizi de bulmuştuk.” Moita omzunun üzerinden Livan’a baktı. “Ta ki Barva ile başkente gönderilene kadar.”
“Burada kaybolursak birilerinin bizi bulma ihtimali var öyleyse,” dedi Livan derin bir nefes alarak. “Günlerce orada kısılıp kaldığımı düşünmek bile istemiyorum.”
“Kapalı yerlerden korktuğunu bilmiyordum,” dedi Moita sırıtarak.
“Saçmalık,” diyen Livan adama ters ters baktı.
Moita, Reis’in endişesi karşısında eğlenirken “Hadi, gösteri bitmeden dönelim,” dedi.
Livan üst üste giydiği gömleklerden birisini çıkarıp Moita’ya uzattı. Göğsündeki boyaların birbirine karışmasına aldırmadan giysiyi üzerine geçiren adamın boynunda ve yüzünde kalan alacalı renklerle sanki bir çocuk bedenine resim çizmeyi denemiş gibi karmakarışık görünüyordu.
Bu arada Livan odaya dönerek mumlara yönelmişti.
Moita, “İçeride hava akımı çok fazla, mum değil de yanımıza yağ lambası alalım,” diye uyardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL (Berweuli II. Kitap)
FantasíaBerweuli serisinin 2. Kitabı "Kızıl" ı okumaktasınız.