Tᕼᖇᗴᗴ

123 16 33
                                    

Bay Park ve babam Bay Yang, benim fikrime danışmadan ailecek bir yemek planlamıştı. Bunu duyduğum zaman babama bayağı sinirlenmiştim. Çünkü bugünün sabahı Jay Hyung'u öpmüştüm ama yanağından. Yinede istemsizce kızarıyordum. Jay Hyung bunun hakkında benimle dalga geçer diye korkuyorum. Ama tabii ki bunu anneme ya da babama söyleyemezdim. Arabada en arka koltukta sessizce oturmuş kullaklıklarımdan müzik dinliyordum. Babam sürücü koltuğunda arabayı sürüyor, annemde hemen yanında oturmuş elindeki makyaj aynası ile sürekli makyajını tazeliyordu.

Sonunda Park'ların evine geldiğimizi anladığım dönüşe geldiğimizi fark ettiğimde yavaş yavaş kapanmakta olan gözlerimi aniden açtım.

"Geldik mi? Ne çabuk."

Annem sırıtarak bana döndü. "Ağlama sakın neden bu kadar erken geldik diye."

"Anne niye bunun için ağlayayım ki? Sonuçta Jay'i geç gelsekte erken gelsekte göreceğim."

Babam bizim bu saçma muhabbetimize dahil olmayıp arabayı park etmeyi tercih etti.

"Yine de.. Jay'i göreceğin için evi başımıza yıkman gerekirdi."

Sonunda babam dahil olmuştu hepimiz arabadan inerken. "Yarım saattir 'gelmeyeceğim' diyip kendini yerden yere vurdu ya?"

"Bu benim için çok az bir tepkiydi. Evi yıkmamasına çok şaşırdım."

Onlar kendi aralarında gülüşürken villa benzeri evin kapısının tam önünde durmuştuk. Annem zili bir kaç kez çaldıktan sonra kapıyı Bayan Park açmıştı. Beni görür görmez boynuma sarılınca geri adımlamıştım.

"Geleceğini hiç beklemiyorduk
Wonnie!"

Gülümseyerek geri çekildim. Çok beklemeyip içeri geçmiştik. Tek derdim bir an önce yemek yiyip gitmekti. Fakat olacakları düşününce sadece yemek yiyip bir an önce eve dönmek çok olanaksızdı. Bayan Park ve annem muhtemelen sabaha kadar sohbet eder babam ve Bay Park ise içerlerdi. Bu gece burda sabahlama olanağımız bile vardı!

Sofra çoktan kurulmştu. Bay Park annem ve babam ile selamlaştıktan sonra bana doğru döndü. Nezaket için eğildim ve gülümsedim. O da aynı şekilde bana gülümseyerek karşılık verdikten sonra yerine oturdu. Annem ve babam da masaya geçmişti, fakat ben ortalıkta Jay'i göremiyordum.

Jay'in annesinin bana doğru geldiğini görünce duraksadım. "Ah, Jungwon rica etsem Jay'i çağırır mısın? Odasında olmalı."

"Ama..."

"Ne aması canım? Hadi, hadi git de Hyungunu çağır. Seni yiyecek hali yok ya."

Bu kadının amacı beni çileden çıkartmak falan olmalıydı herhalde. Başka türlü sürekli bana gıcıklık yapardı, tıpkı şuan olduğu gibi. Hem oğluna hiç bir iyi özellik aşılamamış hem de kendine yakınıyordu.

Başka seçeneğim olmadığı için Jay'i Çağırmak zorunda kaldım.

Kapısının önünde nefessiz bir şekilde duruyordum. Umarım sabah yaşananları yüzüme vurmaz. Aslında umrumda olmadan içeriye dalardım ama bunun için tufan kopartırdı. Onunla uğraşmak istemediğim için kapıyı bir-iki kez tıklattım.

"Girme."

Kapıyı açarak içeri girdim.

"Girme demiştim!?"

Onu takmayarak yanına ilerledim. Bilgisayarda oyun oynuyordu. Kulaklık takmış ve cidden çok ter dökmüştü. Tüm pencereler kapalıydı ve bu oda çok havasızdı. Anında burnum sızlamaya başladı.

Önce perdeyi çektim ve pencereyi içerinin birazdan havalanması için açtım. Gecenin dondurucu rüzgarı tenime değdiği an istemsizce titredim.

"Babamlar bir yemek planı ayarlamışlar ailecek. Bu yüzden burdayım. Haberin vardır."

Berceste-ᴊᴀʏᴡᴏɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin