ᗴIᘜᕼT

96 12 17
                                    

Yemin ederim bıktım. Ailevi sorunlardan, kendi hatalarımdan, her seferinde suçlu çıkmaktan, hakaret duymaktan, okuldan. Huzurlu olmak istiyorum sadece huzurlu.

Şuan hayattan bıkmamın birçok sebebi vardı; babam, okul ve belki de Jay. Dışarıya pek göstermesem de ben artık sıkıldım. Derslerim hep yüksekti belki ama... Bunun ne kadar zor olduğunu bilir misiniz? Babamdan Allah'ın her günü ders çalışmadığım için azarlanmaktan sıkıldım. Şuan bile tüm ailem dışarıda ve sevgililer gününü kutluyorlardı. Annem ve babam asla vıcık vıcık bir ilişkiye sahip olmadı. Sadece mutluymuş gibi davranıyorlardı ve babam annemi belki binlerce kez aldattı.

Annemin de pek umrunda değildi gerçi, parayı annemin eline tutuşturdu ve böylelikle herşey ödenmiş oldu. Okul sınavlarıda çok yormuştu beni. Herkes orda mutlu bir şekilde kutlama yapıp eğlenirken benim evde ders çalışmam çok ağrıma gidiyordu işte.

Her neyse kendi başıma vakit geçirmeyi seviyorum çünkü başka seçeneğim yok.

Z

Jay'den

Evimde ve mutluyum. Annem ve babam, Bayan Yang ve Bay Yang ile masada oturmuş gülüşüp eğlenirken ben Wonyoung ile başbaşa onların yanı köşesinde oturmuştum.

"Bu arada Jungwon nerde? Onu neden getirmediniz, sevgilisi yok mu yoksa?" diyip gülmeye başladı annem dalgaya vururcasına. Ama benim bildiğim kadarıyla yarın sınavı vardı, bunun için evde çalıştığını düşünüyordum.

Ama yinede içimde küçük bir rahatsızlık hissi vardı. Onu karşımda görmemek beni endişelendiriyordu sebepsiz ve nedensizce. Her an karşımda olmasını dilerdim ki ne yaptığını görebileyim ama şuan içimde bir kuşku vardı. En sonunda dayanamamıştım çünkü saat ilerledikçe aklıma geliyordu, evde bir başına ne yapar bilemiyordum.

"Bay Yang! Jungwon'u evde mi bıraktınız?"

Tüm gözler bana çevrilmişti. Eminim bunu beklemiyorlardı. Hatta sevgilim bile bana garip bir şekilde bakmaya başlamıştı.

"Evet Jay ama neden?"

"Sadece onu görmek istiyorum. Onu bugün hiç görmedim, hiç gözümede çarpmadı."

Wonyoung kolumu çimdikleyince hafif bir iniltiyle ona baktım. Sanki hüsrana uğramıştı ve biraz kızgındı.

"Bebeğim, özür dilerim. Biliyorsun ki Jungwon yakınım. Gidip kontrol edip geleceğim sadece. Tamam mı?"

Asık suratıyla kafasını salladı. Ben ceketimi giyerken konuşmaya başladı.

"Ama o zaman telafisi için ikimiz için bir çift Pandora yüzük istiyorum." diyip gülümseyerek göz kırptı. Aynı şekilde bende gülümsedim çünkü zaten yüzükleri çoktan almıştım ve ona hediye edecektim.

Jungwon'u kontrol ettikten sonra verme kararı aldım.

Z

Canımı sıkmaktan yorulduğum için ders çalışmayı şimdilik bırakmıştım. Tabii, bunun babam tarafından bana iyi bir geri dönüşü olacaktı. Sadece masaya kafamı gömmüş öylece bekliyordum.

Acaba bugün paragraf mı çözsem yoksa kafamı fırına mı soksam?

Ve herkes 'okuldan beklentin ne?' diye soru soruyor, ne beklicem kapanmasını bekliyorum.

Kafamdaki derin düşüncelerle masamın köşesindeki çöp kovasını izlerken zilin çaldığını fark ettim biraz geç bile olsa.
Daha sonra koşarak kapıyı açtım.

"Jay Hyung?"

"Açmasaydın Won?"

3.ağızdan

Jungwon gözlerini devirdi ve eğilerek Jay'in arkasını görmeye çalıştı, diğerlerini arar gibi. Ama kimsenin olmadığını görünce kaşlarını çatarak karşısındaki çocuğa baktı.

"Neden buradasın? Wonyoung ile olman gerekmiyor muydu?"

Jay hiçbir kelime etmeden won'u nazikce kenara iterek içeri geçti. Jungwon ise kafasındaki soru işaretleri ile kapıyı kapatıp hyungunu takip etti.

Jay salonun tam ortasında durup Jungwon'a döndü.

"Sana birşey soracağım ama dürüst olacaksın, tamam mı Jungwon?"

Biraz gerilmişti Jungwon. Jay'in onunla bu denli ciddi konuşmalarından hoşlanmıyordu. Herşeyi dalgaya vurmayı severdi fakat bu kadar gerici ortamlardan nefret ederdi.

"Ne soracaksın?.."

"O olay hala aklını kurcalıyor mu?"

Duraksadı.

Bir süre sessiz kalıp cevap vermedi. Sanki bu onun için büyük bir travmaymış gibiydi.

"Jungwon, beni üzme. Yapma. Bana herşeyi tüm hissettiklerini anlat. İçine atarak hiçbir şeyi yenemezsin. Üstünde büyük bir iz bırakır. Anlatmalısın." dedi Jay hüzünlü gözlerle küçüğünü izlerken.

Jungwon bir süre daha sustu ve en son konuşmaya karar verdi.

"Çok şey var anlatacak. Bir sen anlarsın ama bir sana anlatamam."

Jay bu sözden sonra sarsılmıştı. Jungwon'un şuanki hali onun suçuymuş gibi hissediyordu. Ve sürekli rahatsız oluyordu.

"Won.. Won.."

Jungwon ağlamaya başlamıştı bile.

"Hyung, inan o adamlar umrumda değil. Onlarda var, ama tek değil." dedi hıçkırığı arasından zar zor.

Jay onu anlamıştı. Onu anlardı ama zaten çoğu zaman onu anlamazdan gelirdi.

"Baban da mı var? Sürekli notlarının bu kadar yüksekte tutmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum Jungwon. Seni anlıyorum tamam mı?"

Jungwon sessizce ağlamaya devam etti. Jay onu çok safe hissettiriyordu. Jungwon'un konuşmadığınu fark edince konuşmasını devam ettirdi Jay.

"Ailen senin geleceğini düşünüyor. Bu yüzden. Mimar, model gibi güzel mesleklere sahip olmanı istiyorlar."

Diyip Jungwon'u kendine çekerek sıkı sıkı sarıldı ve saçlarını okşamaya başladı.
Dudaklarını kulaklarının hizasına getirdi.

"İstemiyorum Hyung. Onların istediği gibi yaşamak istemiyorum."

"Ayrıca lanet olsun böyle ezberci eğitim sistemine. 512 MB hafızam falan kaldı. Bir sayfa daha ezberlersem, annem veya ninemi silmek kalacağım hafızamdan."

Jay bir anda gülmeye başlayınca Jungwon da duramamış ve gülmeye başlamışlardı.

Jay hafifçe Jungwon'un kafasının arkasına vurdu ve elini tutarak ona daha sıkı sarıldı. Jungwon da ona sıkı bir şekilde tutunmuştu.


Berceste-ᴊᴀʏᴡᴏɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin