ᑎIᑎᗴ

82 14 12
                                    

Kaç saat geçti bilmiyorum ama Jay bir an olsum yanımdan ayrılmamıştı. Hatta sınavım için ders çalışıyoruz. Jay sürekli bana sorular sorup konuyu ne kadar anladığımı ölçmeye çalışıyordu.

O elindeki test kitabıyla uğraşırken tam yanındaki ben sessizce onu izliyordum.

"Hyung..." dedim oldukça sessiz bir şekilde.

Başını bana çevirip mırıldandı. "Hmm?"

"Wonyoung seni bekliyor, biliyorsun değil mi?"

Jay kuşkulu gözlerle beni süzdükten sonra derin bir nefes aldı.

"Gerçekten beni mi bekliyor diyorsun yani Won?"

Anlamamış gibi yüzüne bakmaya devam ederken içimi bir kuşku kaplamıştı. Wonyoung ile konuştuğumuz çoğu zaman olmuştu. Yani iyi bir insandı.. Düşündüğüm şeyden bahsettiğini sorgulayıp dururken cevap vermem gerektiğini hatırladım.

"Ne demek istiyorsun? Anlamadım."

"Birşey ima etmiyorum Jungwon. Sadece zaten arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştır. Bu kadar. Yani gitmem gerekmiyor."

Başımı tekrar kitaba çevirip 'anladım' dercesine başımı salladım. Dudaklarımı ileriye doğru bükmüştüm.

Tam o sırada telefonumdan gelen bildirim sesi ile telefonu elime aldım.

"Won!"

"Ama Hyung! Mesaj Sunoo'dan gelmiş. Ya önemli birşey ise?"

Sinirle göz devirdi.

"Dersten kaytarmak için herşeyi yapıyorsun değil mi?"

Gülüp ekrana baktım.

Sunn

Jungwon

Amk

SIÇTIĞIM TUVALET

SIÇTIĞIM TUVALET RÜYAYMIŞ AMK

Z

Sunoo'dan gelen mesajlar ile ekranla bakışırken başımı kaldırıp benim gibi mesajları okuyan Jay'e baktım..

"Çok önemliymiş." dedi yüz ifadesini hiç bozmadan. Gülmeden edememiştim.

"Tamam tamam, hadi! Kaytarmak yok Won!"

Hemen geri kitapların başına dönmüştük. Konuyu gerçekten o kadar iyi anlatıyordu ki... Yalnızca ben onu dinlememek için direniyordum.

O bana konuyu gelişi güzel anlatırken ben yerdeki parkeleri sayıyordum. Jay az daha onu bir türlü dinlemediğim için ağlayacaktı.

Böyle saatler geçti. Konuyu anlatıp bana soru çözdürmüş ve iyice kafama sokmayı başarmıştı. Gururlu görünüyordu.

Ama bilmediği birşey var ki ben sabah uyandığımda hepsi hafızamdan kuş olup uçmuş olacak.

Eline telefonunu alıp Wonyoung'u aradığını gördüm ve merakla başımı masaya yatırarak onu izledim.

"Bugün iyi vakit geçirdin mi? Özür dilerim, Jungwon'u sınavı için çalıştırıyordum. Yarın buluşalı-"

"Alo? Sen kimsin?"

"Haa.. Alo? Asıl sen kimsin? Wonyoung nerde? Ben onun sevgilisiyim."

Telaşla başımı kaldırıp endişeyle ona baktım.

"Sen ne saçmalıyorsun. Wonyoung benim sevgilim."

Jay dona kalmıştı. Şok dolu bir ifadeyle bende ona bakakalmıştım.

"Heyyy! Telefonumun sende ne işi var!? Jay! Alo! Jay! Beni bir dinle yanlış anladın! Neden telefonumu alıyorsun ha!?"

Jay hiçbir şey söylemeden telefonu kapatmıştı. Ve tabii ardından üst üste aramaya başlamıştı. Yerimden fırlayıp Jay'in baş ucuna geçtim.

"Hyung..." dedim, dolu dolu gözlerle.

Onun da gözleri dolmakla dolmamak arasında kalmıştı. Elimi yanağına götürüp bir süre yanağını okşadım. Saat çok geç olmuştu. Saçlarını okşayıp yanaklarını severken aniden kolları belime dolandı.

"Özür dilerim Hyung..."

Jay yüzünü karnıma gömmüş ayağa kalkmadan öylece bekliyordu. Ağlayıp ağlamadığından emin değildim.

"Jay Hyung İyi misin?"

Cevap vermeden öylece beklemeye devam ederken kollarını gevşetip beni serbest bıraktı, böylelikle geri çekilmiştim.

Elini kot pantolonunun cebine götürdü, kısa bir arayıştan sonra çıkarttığı yüzük kutusunu duvarın bir kenarına fırlattı. Çıkan ses ile irkilmiştim.

Hemen ardından duvarın dibine çöküp başını bacaklarının arasına gömmüştü.

Ağlıyordu.

"Olmasaydı sonumuz böyle..."

Ondan gelen hırıltılı sesi duyduğumda kafamdan aşağıya soğuk sular dökülmüş gibi oldum.

"Hyung... Yapma böyle ne olursun!"

Başını kaldırıp bana baktı. Gözleri kızarmıştı. Ama benim aklıma bir tek şey takılmıştı, Jay çok nadiren ağlardı hatta ağlamazdı. Wonyoung'dan ayrılmış olsa bile.

Kaşlarımı çatarak ona garip bir şekilde baktım.

"Niçin ağlıyorsun Hyung?"

Burnunu çekip konuştu:

"Sence Won?"

"Hayır, Hyung hayır." diyerek kafamı iki yana doğru salladım.

"Sen başka birşey için ağlıyorsun. Wonyoung için değil. Çok belli. İçinde biriktirdiklerin için ağlıyorsun daha çok. Değil mi?"

Beni dinlerken bir yandan da ıslanmış gözleriyle göz temasını ayırmıyordu.

"Mükemmel."

Ne demek istediğini anlamamıştım. Kaşlarımı çatıp ona bakakalmıştım.
O ise daha çok bir psikopat gibi gülerek ağlamaya başlamıştı.


Kiss varmış sonraki bölüm kuşlar söyledi

Berceste-ᴊᴀʏᴡᴏɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin