ᖴOᑌᖇ

126 14 13
                                    

Ertesi gün okula gelmemişti. Onu aramıştım ama bulamamıştım. Onu neden aradığımı bile bilmiyorum aslında. Yemekhanede ortalarda bir masaya oturdum. Jay'in arkadaşlarından bir kaçı çaprazımdaki masaya oturmuştu. Beni sevmediler. Neden bilmiyorum.

Şuan bile çok tuhaf bakıyorlardı bana.

Elimde olmadan aklıma Jay gelip duruyordu. Bugün neden okula gelmediğini merak ediyordum ama ona neden gelmediğini soramazdım. Çünkü o hala benden nefret ediyor. Benim için birşeyler çok azda değişmiş olsa bile.

Günün geri kalanı neredeyse çöptü. Jay'in yüzünü görmemek beni garip hissettirmişti. Sanki depresyona girmişim gibi ama değil, gün içinde espiriler yapıp arkadaşlarımla güldüm ama o günün akşamı istemsizce ağlama isteğimi getiriyordu. Ama yinede mutluydum.

Sabah olmuştu. Koşar adım aşağı
indim. Onu görmeyi umuyordum. Bugün okulda onun yüzünü göreceğim için heyecanlıydım. Nedenini bile bilmiyorum. Üstümde tuhaf hissettiren bir heyecan vardı.

Ama yine gelmemişti... Okul koridorunda dudağımı büzerek geziyordum. Tam karşıda gördüğüm Wooyoung Hyung ile duraksadım. Okulun bir numaralı zorba adlarından biri. Jay ile çok yakındılar. Sürekli bibirlerinin evlerinde olurlardı.

Bütün bunlar bir yana, onun bana doğru geldiğini anlayınca anlam vermeye çalışırcasına yüzüne baktım. Tam karşımda duraksayıp Jay'in arkadaşlarının da onun gibi soğuk olduğunu anlamamı sağlayan bakışlarla baktı.

"Wooyoung Hyung?"

"Jungwonie sana bir soru sorabilir miyim?"

Ne diyecekti ki? Asla benimle irtibata geçmezdi.

Gülümseyerek başımı salladım.

"Bizim bir proje ödevimiz var. O dersimiz de ortak! Acaba bize katılır mısın?"

Başımı çevirerek arkasında Gülen 2-3 kişiye bakıp gülümsedim.

"Neden olmasın ki! Tabii katılırım."

Hemen arkasındaki kız sevinçle el çırptı.

"Yaşa be Jungwon oppa!!!"

Bir şey demeyip gülümsemeyi tercih ettim.

O sırada Wooyoung Hyung'dan bir ses çıkmıştı.

"Tamam o zaman. Daha sonra buluşalım okuldan sonra."

Tamam başımı sallayıp onaylayacakken duraksadım.

"Ahh... Aslında benim işe gitmem gerekiyor."

"Bir kafede mi çalılıyorsun oppa?"

Başımı sallayarak onayladım. Hepsi anlarcasına başını salladı.

"Öyleyse senin çalıştığın kafeye geliriz.
Hem böylesi daha iyi olur."

"Ah evet. Aslında böylesi daha da iyi olur."

"Peki hangi kafe?"

"Hyung ben biliyorum Jungwon Hyung'un çalıştığı kafeyi!"

"Ahhh.. Tamam o zaman. Daha sonra görüşürüz." diyip gidecekken araya girdim.

"Şey Hyung. Bende bir soru sorabilir miyim?"

Bana dönüp gülümsedi. Diğerleri de onun rehberinde duraksamıştı.

"Jay Hyung neden üç gündür okula gelmiyor? Bir bilgin var mı acaba?"

Hepsi kahkahaya tutulmuştu.

"Aigooo nasıl akrabasınız siz öyle?"

"Değiliz ki!!"

"Tamam! Tamam! Kızma. Aslına bakarsan hasta olduğunu duymuştum."

"Ya öyle mi. Anladım, teşekkürler."

Tekrar gülümseyip gitmişlerdi. Bende arkalarında kalmıştım. Demek ki hastaymış. Jay çok nadir hastalanırdı. Hastalansa bile iyileşmesi epey zaman alırdı ve çok kötü duruma düşerdi. Küçükken havale geçirdiğini sanıyorum.




Berceste-ᴊᴀʏᴡᴏɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin