ՏI᙭

107 17 6
                                    

"Jungwon! Al!"

Aniden gelen sesle arkamı döndüm.

Elindeki tepside bir fincan kahve vardı, iş arkadaşım Mian'ın.

"Bu ne? Müşteriye götürmemiş miydin?"

Kıkırdamaya başlayarak konuşmaya çalıştı.

"Yok ondan değil, arkadaşın geldi. Müşteri de yok zaten. Sohbet edin."

"Ah... Kusura bakma, kısa keseceğim."

Yine gülümseyerek karşılık verdi.

"Sorun değil. Yoğunlaşınca seslenirim."

Kafede Jay ile karşılaştığımda, çalışma saatimin bitmesine az kalmıştı. Neden geldi acaba? Bir anda ne oldu?

Onun yanına gelip kahveyi bulunduğu masaya bıraktım. Bana bakıp oturana kadar süzmeye devam etti.

"Mesaj attın."

"Sende mesaj atsaydın. Buraya kadar gelmene gerek yoktu."

Masadaki kahveyi eline alıp ağzına götürdü.

"Sen benimle takılmayınca ben geldim. Bensiz okul nasıl gidiyor merak ettim."

Sertçe elimi masaya vurdum şov yaparcasına.

"Bebek miyim ben!?"

"Benim gözümde evet." diyip gıcık bir gülümseme yerleştirdi sıfatına.

"Baban benimde gelmemi istedi sanırım."

"Nasıl anladın?"

"Eğer benden bahsetmeseydi, sen kendin gelip bana gidelim demezdin."

Öyle mi? Düşününce, onu eve çağırmam sadece babam sorduğundaydı.

Bana bakıp yine gülümsedi.

Biliyor demek.

"Ne zaman gidiyorsun?"

"Ah... diğer ay."

Garip hissettiren birşey vardı çözemediğim. Onu da çözsem sanki herşey çok iyi olacakmışta rahatlayacakmışım gibi bir his..

"...Tamam. Vizeler bitince gidelim mi?"

Kararlaştırınca rahatladım. İçten içe gerilmiştim. Aniden bir hışımla masadan kalktım.

"Ben işe döneyim."

Tam gidecekken beni kolumdan yakalayıp durdurdu.

"İyice soğuk davranır oldun. Konuşacak şeyin bitince beni bırakıp hemen gidiyorsun."

Kızarmıştım. Yerin dibine gidicektim birazdan ama haberim yoktu.

"Ama tek başıma çalışmıyorum ki... "

"Mian." diye Mian'a seslendim.

Bizi gördüğü gibi irkilmişti ve Jay hâlâ kolumu bırakmamıştı.

"Sorun değil. Yoğunlaşınca almaya gelirim seni."

Jay yine o gıcık sırıtışını yapıp bana baktı.

"Bak öyle diyor."

"... Çok kısa."

Az önce Hoobaelerke oturduğu koltuk bana çok sıcak geliyordu. Şuan yan yana oturuyorduk ve nedense dar ve nefesim titriyordu.

"Neden tuttun?" dedim.

O ise daha da delirmeme yol açacak birşey yapıp belimden tutarak beni kendine daha çok çekti.

"Ödev hakkında konuşalım. Yaklaş." dedi masadaki laptopu açarken.

Yan tarafımdan vücuduma yükselen gıdıklanma yüzünden vücudum titredi.

"Burdan itibaren bak." dedi hâlâ bilgisayara bakarken.

Önceden olsaydı bunlar normal gelirdi. Biraz aramıza mesafe koymak iyi olacak.

...

Z

aman şu gibi akıp geçti. Uzun zamandır okula alışmaya çalıştığımdan ödevler birikmeye başladı. Kafe de kendince yoğundu.

Yorulmuş bir şekilde eve döndüğümde annemle anlaşmam bir haftanın hemencecik geçtiğini hissetiriyordu.

Jay ile kısa süreli karşılaşmalatımız oluyordu. Haftada üç kez aynı dersi alıyoruz. Bir de ayıp olmasın diye arada öğle yemeğini beraber yiyiyorduk.

Ya da annemin yine beni zorla onların evine götürmesiyle karşılaşıyorduk.

İçten içe kendimi yiyip bitirmek anlamsızdı. Gayet iyiyken hissettiğim bu üzüntü de ne?

Kafenin kapısını kilitlerken aniden birkaç ay önceki o gün geldi aklıma.

Beni o gün o silahla koruyup sarıldığı gün.

Berceste-ᴊᴀʏᴡᴏɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin