Hwang İn Yeop. Ne kadar inatçı bir hyung! Yaklaşık yarım saattir bu ifadeyi almamak için uğraşıyorum ama adam kararından vazgeçmiyor.
"Ya hyung n'olur ben almıyım,n'olur!" O önümden giderek merdivenlerden iniyordu. Ben ise adeta peşinden koşarak hızlı adımlarla onu ikna etmeye çalışıyordum. "Lütfen!" En sonunda bıkkınlıkla bana döndü.
"Minho,eğer bu ifadeyi almazsan seni babana şikayet ederim. Baban savcı ve tüm güç onun elinde. Bir daha düşün." Benim bir şey dememi beklemeden merdivenlerden inmişti. Ofladım ve arkamı döndüm. Döner dönmez Soyeon önümde belirmişti. "Ananı sikeyim!"
"Ne bağırıyorsun be adam!" Derin bir nefes verdim ve sarı saçlarını çektim.
"Ah!"
"Neden Azrail gibi beliyorsun cadı!"
"Sus ve abimin yerini söyle Lee!"
"Oradan bakılınca Jungkook'un bekçisi gibi mi duruyorum?"
"Arkadaş değil misiniz oğlum siz."
"Nereden bileyim ben ya!" Zaten gergindim ve gerginliğim daha da artmıştı. Ifade sırasında bayılabilirdim. Eğer bayılırsam da ayıldığımda kendime söverdim.
Asansöre binecektim ki çalışanlardan biri beni durdurdu. " Minho bey!" Sesin geldiği yere döndüm.
"Efendim?"
"Tanık geldi de aşağıda sorgu odasında sizi bekliyor."
"Off. Tamam,tamam iniyorum." Çalışan tam arkasını dönüp gidecekti ki durdurdum. "Kayıt odasında ki tüm polisleri çıkartın. Odada sadece ikimiz olacağız. "
"Tamam." Demiş ve gitmişti çalışan. Polislerk çıkartma sebebim eğer Jisung o gece ile ilgili bir şey söylerse onlara rezil olmamamdı. Zaten yeterince rezillik çekmiştim.
Alt kata indim ve derin bir nefes alarak sorgu odasının kapı kulunu tuttum. Kendimi hiç hazır hissetmiyordum. Kendimi asla cesaretlediremesem de bunu yapmam gerekiyordu. Babamın yine bana laf söylememesi için.
Kapı kulunu aşağıya indirdim ve kapıyı açtım. Kimsenin yüzüne bakmadan içeri girdim ve kapıyı kilitledim. Tam onun karşısına geçtim. Han Jisung bütün benliğiyle karşımda duruyordu. Yüzüme bakıyordu. Gözlerimin içine. Bana bakarken başka birinde ihtiyaç duyduğu ama o kişide bulamazken bende bulmuş duygusu vardı. Bu duygu çok tanıdıkdı benim için. O birisinden sevgi görmek istiyordu. Ama kim olduğunu bilmiyordum. Bunu bulacaktım.
Karşına oturmadım. Ayakta durdum ve dosyaları önüme bıraktım. İlk sayfayı açtım. "Hoş geldin Han Jisung."
"Merhaba Lee Minho."
"Yoksa Peter mi demeliyim?"
"İkimiz arasında. Değil mi?" Cevap vermedim. Soruyu okudum içimden. Sonra gözlerimi gözlerine kilitledim.
"Burada ki sorulara doğru cevabı vereceğine karşı,şerefin ve namusun üzerine yemin eder misin?"
"Yemin ederim."
"Güzel. İlk soru. Chaeryoung'u canlı bir şekilde gördüğünde onda bir gariplik ya da hastalık sezdin mi?"
"Hayır."
"Diğer soru. Chaeryoung seninle en son ne zaman konuştu?"
"Konser günü sabahı ondan kıyafetleri almak için gittiğimde konuştuk."
"Ne konuştunuz?"
"Onu bunu bırakta. Sen neden alıyorsun benim ifademi? Dansçı değil misin sen Lee?"
"Hukuk okuyorum. Soraların cevabını ver. İkimizde siktir olup gidelim buradan."
"Hemen gitmek istiyorsun öyle mi?" Kafamı salladım ve başımı dosyaya çevirdim. Onun ise sandalyesinden kalktığını hissettim. Yavaş adımlarla yürüdü ve dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. "Sende biraz eğlenmek istemez misin,Lee?" Hissediyordum. Bu adama karşı cinsel çekimim vardı. Belki bir kere yatsak aramızda mi tüm elektrik kaybolacaktı.
Ona cevao vermedim ama beklemeyeceği bir şey yaptım. Arkamı hızla döndüm ve iki elinide tek elimle tutup onun arkasında birleştirdim. Sonra ona doğru yürümeye başladım. O da her adımımda arkaya yürüyordu. Ta ki gidecek bir alanı kalmayacak kadar. Arka bedeni cam odaya yaslandı. Diğer tarafta iyi ki polisler yoktu. Onun bedenini cam duvara yasladım ve bir elimi kafasının tam yanına yerleştirdim. Kulağına eğildim.
"Bu teklifini burada değerlendirmek istemiyorum Peter." Ona biraz daha yürüyordum ki o kendinj cama fazla yaslamıştı. Camdan önce çatlama sonra kırılma sesi geldi ve Jisung sendeledi. O arkaya düşecekken onu belinden tuttum. O ise heyecanlı bir şekilde bağırdı.
"Oha duvarı kırdık! Çok seksiydi!"
-
1 gunde 2 bolum kiymet bilin oropular
Sarki sozuu
Gece yine canlı mı canlı...