Play With Fire (m)

1K 65 51
                                    

Kahvaltımızı yapıyorduk. Olabildiğince konuyu açmayarak sohbet etmeye çalışıyorduk. Jisung zaten muhtemelen olayları tam hatırlamadığından çok katılmıyordu konuşmaya.

Çok geçmeden kahvaltımızı bitirince Hyunjin Felix'i bırakmak için o da çıktı. Biz Jisung ile evde yalnız kalmıştık.

Ona oturup dinlenmesini söyledim ve masayı kendim topladım. Biraz da yerleri süpürdüm ve işleri bitirdim. Güne başka iş bırakmamayı seviyordum. Günün kalanını kendime ayırmak çok dinlendiriciydi.

Amerikan mutfak olduğu için karşı koltukta oturan Jisung'un yanına oturdum. Telefona bakıyordu. "Jisung..." dedim boğazımı temizleyerek.

"Hm?" Dedi başını telefondan kaldırmadan. Bu biraz sinirlerimi bozmuştu. Jisung'a özel değil herkese sinir oluyordum göz teması kurmadan konuşunca.

"Sen... bir şeyler hatırlıyor musun? Kaza ile ilgili falan?"

"Ihıh" dedi yine başını telefondan kaldırmadan. Artık sinirleniyordum. Elinden telefonu hızla çektim ve arkama aldım. Kafasını hemen kaldırıp bana baktı. Gözlerini bir kaç kere kırpıştırarak dudağını büzdü. O güzel dudaklarını...

"Ya hyung! Verir misin~?"

"Gel ve al Han Jisung." Ben fazlasıyla eğlenirken o ofladı. Derin bir iç çekti ve hızla elini arkama götürdü. Benim telefonu diğer elime alıp yukarı kaldırdığımda ağlar gibi bir ses çıkardı. Tekrar almaya kalkıştığında oturduğum yerden biraz kenara kaydım. Ama bu yaptığım hareketle Jisung üstüme düşmüştü.

Kalkmadı üstümden. Telefon arkamda elimden yavaşça düşerken Jisung gözlerini dudağıma indirdi. Bende aynısını yaptım. O güzel kiraz dudaklarına indirdim gözlerimi. Nemlendiricisi zaten güzen olan dudaklarına mükemmellik katmıştı.

Dudaklarımı dudaklarıyla buluşturdum. Yumuşak bir şekilde öpüyordum. O da karşılık veriyordu. Bacaklarını biraz daha hareket ettirerek kucağıma çıktı. Ellerimi ince beline götürdüm. O da elini enseme götürmüştü ve eliyle başımı ona doğru bastırıyordu. Biliyordum daha fazlasını istiyordu.

Ellerimi yanağına götürerek daha sert öpmeye başladım. O da aynı şekilde sertle karşılık veriyordu. Ellerim tişörtümün yakasına gitti. Yakamdan tutup kendine çekti daha fazla. Ellerimi onun gömleğinin düğmelerine götürdüm. En üst düğmesinden başlayarak çözmeye başladım hepsini. İzin verdi bana. Rahat bıraktı kendini. Düğmelerini çözdükten sonra  ayrıldı dudaklarımdan. Nefes alıyordu düzensizce. Onun üst vücudunu izliyordum. Kası yoktu belki ama beli mükemmeldi. Kemikli ve damarlı ellerim beline çok yakışıyordu.

Ellerini tişortümün eteklerine götürdü ve çıkardı hızlıca. Arkamda ki telefonu elime alarak ileri doğru fırlattım. Muhtemelen kırılmıştı.
Onu belinden tutarak altıma aldım. "Yenisini alırım." Gülmüştü sadece.

Onun üstüne doğru eğildim biraz daha. İsteğimi anlayarak kafasını geriye doğru attı. Bende ellerimi saçına götürerek biraz daha gerdim boynunu. Dudaklarımı boynuna götürdüm. Sert öpücükler ve sadece bana ait olan izler bırakıyordum boynuna. O ise sadece zevk ile inliyordu.

Dudaklarımı boynundan biraz daha aşağıya indirdim. Göğüslerinin ortasını öpmeye başladım. Sonra da sağ göğsüne götürdüm dudaklarını. Öpüyor,emiyor ve acıtmayacak şekilde ısırıyordum. Bundan cidden zevk alıyordu.

Üst vücudu ile işim bitince ayrıldı dudaklarım bedeninden. Üstünde doğruldum. "Hazır mısın?"

"Bastır Lee." Sırıttım dediği ile. Sabırsızlanıyordu. "Yapsana şunu!" Kıkırdadım ve ellerimi eşkfmanının iplerine götürdüm. Hızlıca açtiktan sonra çıkardım yavaşça. O da yardım etti. Altında sadece gereksiz bir boxer vardı. Onu da çıkardım elimle hızlıca.

Han Jisung bütün benliği ile karşımda duruyordu.

-

Buralar alev🔥

I've always liked to play with fire mannnn

Leave///MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin