Günümüz
"Ee ne demişler, kime niyet kim-" Jisoo'nun konuşmasını bölen şey Minho'nun gür sesiyle bağırmasından başka bir şey değildi.
"Seni gebertirim!" Jisoo alayla gülmüştü aşağılayıcı bakışlarla bakıyordu Minho'ya.
"Denesene, Chan her zaman hazırda," ekran karşısında duran Chan'a bakmıştı. "öyle değil mi Chan?" alaycı ses tonuyla konuşuyordu. Minho hayal kırıklığının belli olduğu gözleriyle döndü ekrana.
"Sen onun abisiydin!" dedi. Alnında belirginleşen damarla kızgınlığı kolayca okunabilirdi. "Ona bunu nasıl yaparsın?" sesi kısık ve kırgınlıkla çıkmıştı. Chan ise ona öylece bakıyordu. Boş gözlerle. Bu Minho'yu daha da öfkelendirmişti. "onun hastalığından faydalandın!" Chan sanki çok şey söylemek istiyormuş gibi duruyordu. Bunu anlayan kişi Seungmin olmuştu.
"Kamerayı sola ilerletin." dedi tok sesiyle. Jisoo gülümsedi.
"Komiserimiz akıllı çıktı." sonra kafasını olumluca salladı. hay hay komiserim." kamera sola çevrilmişti. Chan'ın sol tarafında biri daha vardı. Ona da silah tutan birisi. Yaşlılıktan kırışmış yüzünden tehditkâr gülümseme vardı.
"Bu..." diyebildi sadece Minho. Sonrasını zorlukla devam ettirdi. "Jisung'un babası..."
"Ne?" herkes şaşkındı Jisoo hariç. o hâlâ alaylı tavırından ödün vermiyordu.
"Burada neler dönüyor bilmiyorum ama işim bitince hepinizin belasını sikeceğim."
"Ah,çok dramatik bir sahne. Ağlayasım geldi." acınaklı gibi söylemişti Jisoo bunu. Sonra yüzü ciddileşti. "Ama kimin umurunda?"
"Sen neden onunla iş birliği yapıyorsun! O senin babanı öldürdü! Kendine gel artık, kimse senin acılarını önemsemiyor Jisoo!"
"Onunla iş birliği yaptığımı kim söyledi Lee? Beyninde ki çipden haberim yok sanırım." güldü ve devam etti. "Verdiğim emirlere uymazsa," eliyle patlama harekti yaptı" puff! Beyni patlar." Minjo duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Aklı almıyordu şuana kadar olanları.
"Chaeryoung'u neden öldürdün?" Yeji arkadan öne geçerek söylemişti bunu. Gözleri dolmuştu.
"Ah,o sadece bir yoldu. Jisung'a ulaşmanın haritası." hâlâ gülüyordu. Ama tek gülen artık o değildi. Yeji de sinirden gülmeye başlamıştı. aniden yüzü ciddileşmişti.
"Ben bunu gebertirim!" olduğu yerden hızla ilerleyip onun saçını tutmuştu. Ama hava da bir silah sesi yükseldi. Kurşun Yeji'nin kafasından içeri girmiş ve her yeri kan etmişti.
Herkes gelen silah sesiyle arkasına döndü. Silahı tutan kişi Jennie Kim'den başkası değildi.
"Jennie?" Bunu söyleyen Seungmindi. En çok güvendiği yaveri demek Jisoo ile işbirliği yapıyordu. "Sen mi haner verdin?" Jennie derin nefesini verip yavaş adımlarla Jisoo'nun yanına geçti.
"Ablamı öldürmesine izin veremezdim." Olaylar üst üste geliyordu. Minho sinirden titreyen elleriyle yüzünü avuşturdu.
"Seungmin bir şey yapmasan amına koyayım!"
"Jisung'u bırakmak için ne istiyorsunuz?" dedi Seungmin sakin kalmaya çalışarak. Jisoo düşünür gibi yaptı ve konuştu.
"Belki bir gece başkomiser. Sadece sen ve ben olabiliriz." Seungmin çatık kaşlarıyla tam konuşacaktı ki Jisoo onu susturdu. "şaka yapıyorum." Seungmin göz devirmişti. Herkes Jisoo'nun ağzından çıkacak teklifi bekliyordu. Ve tehditkâr ama zevk alan gülümsemesiyle konuştu "İçinizden birinin tüm organları." Herkes ne diyeceğini bilemezken Minho konuştu.
"Benim bedenimi al."
☆☆☆☆☆
kaos ihtiuacımi burdan cikariyorum her sey dogaclama gelisti
Yejiyi neden oldurdum amk😭
ozur dilerim ama kaos lazim
ayrica 11k okuma almisizzzz
hadi bakalim aylar sonra sarki sozuuu
İ am englishman in new york!!!