1. Bölüm

122 7 1
                                    

Kan.

Kesikler.

Morluklar.

Yansımama baktığımda gördüğüm tek şey bu. Kendimi çirkin olarak tanımlayabilirim. Belki de tüm bu korkunç morluklar olmasaydı bu kadar kötü görünmezdim.

Kendimi bildim bileli, hep böyleydim. O günü hâlâ hatırlıyorum, her şeyin başladığı günü.

~GERİ DÖNÜŞ~

Eve döneli tam üç gün olmuştu. Birkaç haftadan beri içmeye bile başladı. İçmenin sağlıklı olmadığını neden anlamıyor? Hatta onu durdurmaya çalıştım ama o beni uzaklaştırdı, odasının kapısını kilitledi ve bütün gece içki içti. Yavaş yavaş iyi kalpli ağabeyim yok oluyormuş gibi görünüyordu. Kapı çarparak açılınca ve Taner içeri girip neredeyse kapının önündeki halının üzerine düşinceye kadar kendi düşüncelerimdeydim. Hızla yanına gidip kolunu tuttum.

"Taner, yine sarhoşsun. Sana bunun acınla baş etmenin iyi bir yolu olmadığını defalarca söyledim. Ben de buradayım, onları ben de kaybettim ama alkol içmeyi bir seçenek olarak seçtim mi hiç? Taner anla artık lütfen! bu bir seçenek digil. Annemle babam bu durumunu görselerdi hiç hoşlanmaz-" Kollarımı tutup beni yere ittiğinde sözüm kesildi.

"Kapa çeneni seni aptal sürtük*h! Annemle babamın ne isteyeceğini nereden bilmiyorsun! Her şeyin sebebi sensin. Onların lanet olası kazalarına sen sebep oldun. O yüzden çeneni kapat ve öl." Tükürdü.

Her sözü kalbime hançer gibi saplandı. Çevremde olup bitenlerin farkına bile varmıyordum çünkü artık bunun benim hatam olabileceğini düşünüyorum. Artık burada bizimle olamamaları benim hatamdı. Aniden sağ yanağımda keskin bir acı hissettim.

Bana vurdu. Beni koruması ve bana bakması gereken ağabeyim. benim acı çekmemi istiyordu. Yine vurdu. ben hiçbir şey hissetmeyene kadar bu devam etti.

Ama belki de tüm bunları hak ettim. Benim yüzümden onlar öldü.

~GERİ DÖNÜŞ SONU~

Ve o zamandan beri tüm bunlar günlük olarak gerçekleşti. Sabah akşamdan kalma bir halde uyanır, beni döver, sonra bana kahvaltısını ve sade kahvesini yapmamı emreder, bir dakika geç kalsam bile eline bıçak alıp yüzüm dışında vücudumun her yerini keserdi. asla yüzüme vurmazdı çünkü okula gittigim zaman kimse onun yaptıklarını bilmemeliydi. Yaptığım hiçbir şeyi beğenmezse tamamını üzerime atar ve çekip giderdi. Evet, yanan bir kahve olsa bile. Gecenin ilerleyen saatlerinde ağzına kadar sarhoş olarak geri gelir ve beni bir kez daha dövüp uyurdu. Ve yine aynı rutin.

Sanki bana acı vererek tüm acısını çıkarıyordu. Ve tek kelime etmedim çünkü bunu hak ettim.

Şu anda iş için KAYA ŞİRKETİ ne gidiyorum. Birkaç aydan beri iş arayışındayım. Faturaları ödemem gerekiyor ve ayrıca yarı zamanlı işimden kazandığım tüm para sevgili kardeşimin alkol ve kumar ihtiyaçları için alınmıştı. Üniversite harçlığımı bile ödeyemediğim için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım. Bu yüzden iyi maaşlı bir işe ihtiyacım var. Otobüs durmuştu, benim durağım olup olmadığını kontrol etim ve hemen otobüsten inip etrafa bir göz atım Yolun karşısında cam pencereli büyük bir bina var ve üstünde büyük, kalın harflerle KAYA yazılı.

Yolun karşısına geçip binaya girdim. Resepsiyona doğru yürüdüm ve yirmili yaşlarının sonlarında, dar ve kısa bir etek ve onu zar zor kapatan bir bluz giyen sarışın bir kız görüyorum... o.

Telefonuna bakmakla meşgul olduğunu görünce boğazımı temizledim. Başını kaldırıp beni baştan aşağı süzdü ve ardından iğrenç bir bakış attı.

Merak etme kızım! Bunu çok iyi anlıyorum.

"Ne? Vardı tatlım"

"Hımm... Kaya yöneticisinin CEO'suyla asistanlık iş-"

"Görüşmelerin tümü iptal edildi. Gidebilirsiniz." Sözümü keserek konuştu. Ona şok olmuş bir şekilde baktım. Bu iş için çok heyecanlıydım ve çaresizdim ve bunu işin olması gerekiyordu. Ona başvuruların neden iptal edildiğini soracaktım ama bir erkek sesi yorum yaptı.

"Merhaba tatlım." Kim olduğuna bakmak için döndüm.

~Alparslan'ın bakış açısı~

Gözlerimi güneş ışığının içeri sızdığını hissederek açtım. Diğer tarafa döndüğümde orada yatan bir kız gördüm. Gözlerimi devirdim ve kabaca söylemeliyim ki omzuna hafifçe vurarak onu uyandırdım. Ama bu orospular bunu anlamıyor, onlar sadece tek gecelik bir ilişki ve ben onlarla daha fazla zaman geçirmeye istekli değilim.

Sırıttı ve yavaşça gözlerini açtı. Bana baştan çıkarıcı bir şekilde gülümsedi ve ben de o anda kusmak istedim. Sarhoş halimin neden böyle kız tercihleri yaptığını bile bilmiyorum.

Ah.Yanıma yaklaşan ve bir kedi gibi "Bebeğim" diye mırıldandı ve hemen yataktan kalktım.

"Bak kızım. Bu gece gerçekten harikaydın. Ama seninle daha fazla bir şey yapmak istemiyorum, o yüzden lütfen odadan çık. Hoşçakal." Dedim ve hızla tuvalete koştum.

Bayanlar ve Baylar, tek gecelik ilişkilerinizden bu şekilde kurtulursunuz.

Öğleden sonra en yakın arkadaşımın şirketi olan Kaya şirketindeki toplantıya katılmak zorunda kaldım maalesef. çünkü işlerimizi genişletip işbirliği yapacağız.

Ama ondan önce katılmam gereken başka bir iş var. Bunu düşünürken gülümsedim. Kapısı gizli olan ve yalnızca benim ve en yakın arkadaşım kemal'in erişebildiği ofis binamın bodrum katına indim.

Burası, tüm düşmanlarımı oldukça acımasız bir şekilde yok ettiğim bir bodrum ve işkence evi.

Bugün yeni bir mahkumumuz var, bana, kralına hangi akıla ihanet etmeye kalkışmışsa! Sikicem onun aklını.

Zaten fena halde dövülmüş metal zincirlerle bağlı tutulduğu odaya giriyorum ama sadece bununla tatmin olmuyorum. Sadık sağ kolum Kemal birkaç kablo ve buz küpü hazırlamasını söylemiştim.

Bunların odada hazır tutulduğunu gördüm. Zaten elektrik panosuna bağlı olan kabloları elime aldım.

"Hayır! Hayır! Hayır Kral lütfen beni affet. Bütün bunları yaptığım için parının kölesi oldum. Yemin ederim bunu bir daha yapmayacağım. Lütfen Kral!" Gülümsedim ama cevap vermedim. Parmaklarımı Kemal'e işaret ederek şıklatım ve o da ağzına bir bez parçası koyuyor. Çalışanlarımın bunun sesini duymasını istemem!

Telleri kalçalarına taktım ve boğuk çığlıkları odanın her yerinde duyuluyor.

Yüzümü buruşturuyorum "Kapa çeneni! Henüz hiçbir şey yapmadım". Kabloları çıkardım ve bütün kova kuru buzu pantolonuna döktüm. Çığlıklarını duyduğumda tatmin olmuş bir şekilde sırıttım. en sevdiğim bıçağımı alıp göğsüne çarpı işareti yaptım.Çekmeceden silahımı çıkarıp haçın iki çizgisinin buluştuğu noktaya doğrulttum. Ona baktım ve "Huzur içinde ölsün" dedim ve kurşunu sıktım. arkamı dönüp onlara ortalığı temizlemelerini söyledim.

Daha sonra toplantıya gitmek üzere ayrıldım, resepsiyonist ceren'nin yanına gittim bir kızla konuştuğunu fark ettim.. Yüzünü göremedim. ama oldukça kısa boylu olduğunu ve çok çirkin kıyafet giydiğini söyleyebilirim.

"Merhaba tatlım!" Dedim ve bana doğru dönen kıza baktım.








~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Arkadaşlar Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin