" alo, merih"
" ne var Çisem?"
" Kalıcak yere ihtiyacım var"
" o harika (!) ailene ne oldu? Yoksa onlar da mı artık sana katlanamıyor?"
" aşağılamayı bırakta cevap ver merih, pişman etme aradığıma"
Birkaç saniye nefes sesi geldi sadece. Sonra oflayarak konuştu.
" Evde değilim, konum atıyorum oraya gel. Önce bir konuşalım bakalım"
" Tamam"
Attığı konum biraz uzaktı ama yürümeyi tercih ettim. Hem kafamı dinleyip vakit kazanmak hem de boşa para harcamamak için. Vardığımda basketbol sahasındaydı. Beni görünce diğerlerine mola işareti yapıp yanıma geldi. Olan biten her şeyi anlattığımda Giraya küfürler savurup deli dana gibi dolanmaya başladı.
" Ben sana demiştim bu herife güvenilmez diye!"
" Haklıydın"
" Tabii ki haklıydım!"
Gözümden bir damla yaş süzüldü. İyice sulu göz olmuştum, hayatım boyunca döktüğüm göz yaşını şu birkaç günde ikiye katlamıştım.
Merih yanıma oturup yüzüme eğildi ve göz yaşımı sildi.
" Bebeğim ben sana ağlamayı yasaklamamış mıydım? Hım?"
Sesi hem nazik hemde sertti. Yüzünde ise hüzün vardı. Sesli bir şekilde güldüm ve elimi salladım.
" Ohoo. Sen onu dedikten sonra kaç kere ağladığımı saymadım bile"
Kaşları çatıldı ve benden biraz uzaklaştı.
" Sadece iki aydır konuşmuyoruz Çisem, delirtme beni. Ne yaşadın şu iki ayda her şeyi anlatıyosun hemen."
Çok bi olay yoktu aslında, Girayla yemeğe çıktığımız günden başladım çünkü öncesi benim monoton hayatımdı. Ama dört günde çok şey olmuştu.
Benim anlattıklarım bitince ayağa kalktı.
" Noldu"
" Eve gidiyoruz, bundan sonra oraya dönmiyceksin. Madem seni istemiyolar reşit olamaman da sorun olmaz. Seni isteyen birisi var onlara ihtiyacın yok!"
Elimi tuttu ve yürümeye başladı. Kafasını çevirip sahaya doğru bağırdı.
" Acil işim çıktı bensiz devam edin!"
Motorunun yanına gelince sırt çantasını bana verdi, sırtıma geçirdim.
Motordan korkmazdım, aksine ilgim vardı az da olsa. Merih bazen ufak dersler verirdi bana, bu yüzden çok iyi olmasam da kullanabiliyordum. Tabii beyefendi her seferinde milyar kez tembihlerdi beni dikkatli olmam için. Yaşım yettiği gibi ehliyet almak istiyodum.
" Sıkı tutun bana, düşme sakın"
" Merih yeter artık, her seferinde şunu söylemeyi kes."
" Napıym ? Bebeğime bir şey olucak diye ödüm patlıyor"
Diyip yanğımdan öptü ve kaskını benim kafama geçirdi.
" Sen?"
" Yanımda yedek kask yok, itiraz istemiyorum sen takıyosun"
Keskin bakışlarını görünce sustum ve motora binip beline sarıldım. Evi uzak değildi çabuk gelmiştik.
" Önce bizim eve gitseydik, eşyalarımı alırdım."
" Ordan bir şey almıycaksın çisem, yarın alışverişe çıkar gereken her şeyi alırız. Çok önemli kişisel eşyaların varsa onları da birine toplatırsın gider alırız. "
Beline sarılıp kafamı göğsüne koydum.
" Sakinleş biraz, çok sinirlisin"
Saçımdan öpüp benden ayrıldı.
" Hadi içeri geçelim, üşüyüp hasta olma bide"
...
Sıcak bi duş alıp Merihin kıyafetlerinden geçirmiştim üstüme. Giray kadar iri değildi ama hayvan gibi kas yaptığı için yine de büyük geliyodu kıyafetleri . Eşofman ve kazağın içinde kaybolmuştum resmen. Pörsük adımlarla salona girdim. Merih beni gördüğü anda büyük bir kahkaha patlattı.
" Gerçekten bebeksin çisem, seni ısırmak istiyorum şuanda "
Ellerimi hemen yanaklarıma koydum.
" Hayır! Son ısırdığında günlerce geçmemişti izi , pis vampir seni"
Söylediğimle tekrar gülmeye başladı.
Sehpadaki beyaz tozu eliyle toplattırdığını görünce kanım dondu. Korkuyla ona döndüm.
" Merih yapmadım de"
Ağlamaklı çıkan sesimle bana döndü. Sonra önüne bakıp tekrar bana baktı. Elektrik çarpmış gibi ellerini çekip ayağa kalktı.
" Söz vermiştin..."
Kaşları çatıldı.
" Saçmalama çisem! Yemeklerin yanında gelen tuz pakedini dökmüşüm, yeni farkettim. Onu topluyodum."
Bardağın arkasında kalan minik pakedi aldı eline. Üstünde küçük küçük yazılarla 'tuz' yazıyodu.
Derin bir nefes verip koltuğa çöktüm.
" Çok korktum, aynı şeyleri hatta daha beterini yaşamaktan korktum."
Sesim çok yorgun çıkmıştı. Merih ellerimi tuttu ve öptü.
" İkinize de söz verdim ve bir daha asla yapmam. Ayrıca korkma Kuzey her gün gelip kontrol ediyor beni"
Bir süre öylece havadan sudan sohbet ettik, sonra sabahtan beri bi şey yemediğimi öğrenince bir tur azarlayıp yemek sipariş etti.
Tuvalete gittiği esnada kapı zili çalınca ' ben açarım' diyip girişe gittim. Ödemeyi peşin yapmıştı zaten. Kapıyı açtığımda Kuzeyi görünce şaşırdım, anlaşılan o da beni görmeyi beklemiyordu ki kaşları çatıldı.
" Lan!"
" Sana da merhaba kuzey"
" Siz ne ara barıştınız amk ben gündemden bu kadar geri kalmış olamam"
Diyip içeri geçti ve koltuğa yayıldı . Severdim keratayı ama sıkıntı şu ki bence Merihten hoşlanıyordu. Merihe bundan bahsetsemde kanka olduklarını vurgulayıp duruyordu. Ne vardı inadını kırıp bi öyle baksa konuya, ne olucak işte keçi.
O esnada Merih te geldi ve kapı zili tekrar çaldı. Hazır ayaktayken ben gittim ve lahmacunları alıp masaya bıraktım. Kuzeyin gözleri ışıldadı.
" Sana yok, mutfakta hıyar vardı bak az önce gördüm. Tuzlaya tuzlaya yersin artık "
Diyip sırtını patpatladım. Ama yüzü asılınca dayanamayıp yanaklarını sıktım.
" Üzülme ya, şaka yaptım. Fazladan söylemiştik"
" Kalbime iniyodu be çisemim"
Karnımızı doyurduktan sonra da uzun uzun sohbet ettik ve geç olunca kuzey evine gitti. Merihle beraber uyumayı özlemiştim ve şimdi sarılıp yatıyoduk. Ben uykuya dalmak üzereyken Merihin mayışmış sesini duydum.
" Yarın okula gitme işlerimizi hallederiz. "
Onaylar mırıltılar çıkarıp uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
Teen FictionBen çisem.. hayatımın 17 yılını tek başıma geçirdim, Topal soyadına layık olmak için yaşadım her zaman. Ne akraba, ne arkadaş, ne de aşk sahibi oldum şimdiye kadar. Ama şimdi hayatıma dahil olmak için çırpınan çok kişi var, üstelik ortada hiçbir seb...