Taehyungun attığı konuma gittim. Burasını ilk defa görüyordum. Yazlıkları vardı ama bu ev kimin evi gerçekten bilmiyordum. Ellerim titreye titreye kapıyı çaldım. Kapıyı bir kadın açtı. Aniden kaşlarımı çattım.
"Buyurun Bay Jeon."
Hitap cümlesi ile ne kadar yanlış anladığımda utanmıştım azıcık. İçeri geçtiğimde gözlerim hep etrafa bakınıyordu. Çok ferah ve düzenliydi. Beyaz ve siyah tonlarla döşenmişti ve Taehyungun siyah renge bayıldığını biliyordum.
"Bay Kim'e haber verip geliyorum beklerken ikram yapmamı ister misiniz?"
Kafamı iki yana sallayıp teşekkür ettim. O sırada kadın giderken bende salonda tek kalmamın verdiği yalnızlıkla ayağa kalkıp gezindim. Gözüme televizyon ünitesinde ki çerçeveler dikkatimi çekti. Boştu. Sadece gümüş parlak renkli çerçeveyi öylesine koymuşlardı. Çerçeveyi yerine bıraktım. Arkamı döndüğümde Taehyungu görmemle korktum.
"Ay!"
Yutkundum. Ellerimi pantolonuma sürtüp öyle kaldım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Günler sonra ilk kez görüyordum. Sarılmak istiyordum ama. O istemeyecekti.
"Otursana."
Düşünceli bakıyordu. Değişikti ilk defa Taehyungu böyle görüyordum. Kendisi oturup eliyle beni yanına çağırdı. Yanına oturdum. Kokusu burnuma geldiğinde içimi çektim. Daha fazla koklamak istedim.
"Bay Kim. Eğer bir isteğiniz yoksa ben gidiyorum efendim. Emekleriniz için teşekkürler."
Kadın montunu alıp üstünü değiştirmişti. Taehyung gülümseyip kafasını salladı.
"Ben teşekkür ederim."
Kadın gittikten sonra uzun bir sessizlik oldu. Ağzımı açarsam kavga edicekmişiz gibi geliyordu. Ve ben kavga etmek istemiyordum.
"Sana kızmam gereken çok konu var ama önce şunu konuşalım."
Bana doğru dönüp kolunu koltuğun üstünden boynuma doğru uzattı. Bacak bacak üstüne atmıştı. Gerçekten acayip karizma bir adam. Bir kaç gün görmeyince daha da özlemişim.
"Bir öğününü bile atlasan hasta olan insansın sen. Nasıl bu kadar zayıfladın ?"
Gerçekten ilk sorduğu soru bu muydu?
Onca konu varken."Taehyung bunu mu konuşucaz direk ko-"
Perçemimi kulağımın arkasına ittirdiğinde susmak zorunda kaldım çünkü yakınlaşmasını nefesimi kesmişti.
"Çok sabırsızsın Jungkook seni affetmeye çalışıyorum."
Affedicekmiydi beni gerçekten.
"Beni gerçekten affeticekmisin ? Ben gerçekten özür dilerim amacım sana acı çektirmek yada kötülük yapmak değildi. Sadece küçüklüğümden beri abi gibi yaklaştın şimdi de onca yıl sonra bize denk geldiğinde korktum."
Beni dinlemeye başladı. Söylediklerime hiçbirşey demedi. Sadece dinliyordu. Elini saçımdan çekip yanağına yasladı.
"Ben söyleyecektim ama senin bir sürü arkadaşın var ve biliyorsun işte okul dedikodularından dolayı söyleyemedim. Beni istemezsin diye. Arkadaşların dalga geçicekti. Ve belkide hoşlandığın biri vardır diye söyleyemedim işte."
Parmaklarımla oynamaya başladığımda tamamıyla gerginliğim gitsin diye uğraşıyordum. Suratına baktım. Sakin görünüyordu.
"Kanatma parmaklarını. "
Uyarısıyla ellerimi büktüğüm bacaklarımın arasına soktum.
"Niye gittin?"
Kısık sesle sorduğum soruya cevap vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret vita
Fanfiction"Beni arkadaşlıktan fazla görmeyen bir deltanın vitası olacaktım. Hayır kesinlikle bilmemeliydi." "Umarım benim vitam o olur çünkü ben başka bir kokuyu başka bir gözleri istemiyorum."