-On Üç- Siktir

46 6 2
                                    

Taksiyi tuttum, eşyalarım fazlaydı ama taksici samimi biriydi, bana yardım etti ve eşyaları koyup arabaya bindik. Havaalanının yerini söyledim ve sürmeye başladı.

Dışarıyı izliyordum. İçim çok garipti. Yıllardır hayalini kurduğum hayaller değişmişti ve ani kararlarla gidiyordum buradan. Hem de kimseye haber vermeden. Minho Hyung dışında. Minho Hyung oraya dün gitmişti, şuan İnnie ve bazı eşyalarım ondaydı. Çok heyecanlıydım. O aptal okul ve insanlar olmayacak, Hyunjin beni üzemeyecek ve yeni bir sayfa açacağım.

Ben düşüncelere dalmışken şoför seslendi, gelmiştik.

"Yardıma ihtiyacınız varsa yardım edebilirim bayım, zaten mesaim bitmek üzere."

Buna hayır diyemedim çünkü o kadar şeyi taşıyamazdım.

"Sizi yormayacaksam sadece girişe kadar yardım edebilir misiniz?"

Tebessüm etti.

"Tabii ki."

Arabadan indik ve eşyaları aldık. Havaalanının girişinde eşyaları görevliye verdik, uçak numaramı söyledim ve kısa bir kontrol oldu. Eşyalarımı götürürlerken taksiciye döndüm.

"Çok teşekkürler, sizi de yordum."

"Yok ne yorması, rica ederim. İyi yolculuklar."

Taksici gitti, ben ise uçağı beklerken havaalanının küçük, cafe gibi bir yerine oturdum ve içecek sipariş ettim. Bir yandan müzik dinliyordum. Kulaklığımdaki şarkının The Other Woman olmasıyla Hyunjin ve patronunu görmem bir olmuştu. Siktir.Hyunjin, patronu Felix'i uçağına yolluyordu. Patronu ona öyle gözlerle bakıyordu ki. Kendimi çok aptal hissettim. Hyunjin resmen utanıyordu. Burada sanırım uke oydu.

Saçma sapan düşünme Jeongin.

Ama, cidden öyle duruyorlardı. Ve beklemediğim bir şekilde buraya doğru gelmeye başladılar. Siktir. Önümdeki dergiyi yüzüme, sweatimin şapkasını kafama geçirdim ve güneş gözlüğümü taktım. Bu havada neden yanımda olduğuna dair bir fikrim yoktu. Ama işime yaramıştı.

İçeri girip oturdular, seslerini rahatça duyabiliyor, yaptıklarını rahatça görebiliyordum. Patronu ona sırıttı ve onu süzdü.

"Hyunjin, bu aralar niye böylesin?"

"Efendim, lütfen aklımı çelmeye çalışmayın, önceden farkında değildim yaptıklarımın. Ama ilişkim olduğunu size söyledim. Lütfen."

İlişkin artık yok Hyunjin.

"Hyunjin, bi genç çocuk için aptallık etme, ayrıca seme bile değilsin sen. Kendini kandırma."

Ve elini Hyunjinin bacağına koydu. O an uçak anonsumu beklemekten başka çarem yoktu.

"Efendim, lütfen."

"Bana karşı gelmeyi kes Hyunjin."

Ve Hyunjini yanağından tutup yüzüne yaklaştırdı. Onlardan iğreniyordum ama bir şeyler bakmama neden oluyordu, engel olamıyordum.

"Yarın ben geldiğimde mesaiye kalıyorsun, odama geliyorsun ve istediklerimi yapıyorsun. Anlaştık mı?"

"Şey ben.."

"Hyunjin seni kovarım. Sen gitsen de kaçsan da ya da ne yaparsan yapsan da seni bulurum. Seni seviyorum anladın mı beni?"

"Anladım.."

"Bu yüzden mesaiye kalacaksın. Sana bir hediye yollayacağım onları giyeceksin."

Siktir, fantezi elbisesi falan mı? Midem bulanıyor.

"T-tamam Efendim."

Ve sonunda anons çaldı. Oradan fırlarcasına çıktım. Dışarıdan çok sakin duruyordum ama içim çok kötüydü. İçimden ağlıyordum sanki.

Uçağa gidip bindim ve koltuğuma oturdum. Biraz kendimi toparlamak için su istedim ve içtim. Demek bu yüzden mesaiye kalıyordu. Bense salak gibi onu gecelere kadar bekliyordum.

Ölüyorum susuyorsun.. - Hyunin-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin