Ölüyorum susuyorsun.. - Hyunin-

-Altı- Güven Bana

Bugün Minho Hyung'ın yanına gidecektim. O bir Pet Shop'un sahibiydi. Sabah biraz geç uyanmıştım. Hyunjin çoktan gitmişti tabii. Canım hiçbir şey yemek istemediği için direkt duşa girdim.

Duştan çıkınca giyecek bir şeyler seçtim. Giyindim ve şapka takıp bel çantamın içine anahtar, cüzdan, telefonumu koyup bel çantamı ve kulaklığımı takıp evden çıktım. Biraz yürüdükten sonra otobüs durağına vardım. Yaklaşık 6-7 dakika bekledikten sonra gelen otobüse bindim. Akbilimi bastıktan sonra ilerledim. Şükürler olsun ki boş yer çoktu. Cam kenarı olan bir yere geçtim ve kafamı cama yaslayıp, şarkının sesiyle dışarıyı izlerken düşüncelere daldım.

Yarım saat falan geçmişti, durakların gözüktüğü ekrana baktığımda ineceğim yere 1 durak kalmıştı. Ayağa kalktım ve kapının oraya geçip düğmeye bastım. Çok geçmeden durağa vardık ve indim. Yaklaşık 1 haftadır kapının önü dışında dışarı çıkmamıştım. Dışarı çıkmak şimdiden iyi gelmişti. Yakınlarda dükkan var mı diye bakınırken bir corn dog tezgahı gördüm. Minho Hyung corn dog'u çok severdi. Hemen tezgahın oraya gidip birkaç tane corn dog'u paketlemelerini istedim. Gereken parayı verdikten sonra paketi alıp Pet Shopa doğru yürümeye başladım. Pet Shopun kapısına yaklaşırken bir anda duraksadım. Ya Minho Hyung bugün burada değilse? Ne yapacaktım? Dünyanın sonu değildi ama keşke sorsaydım. İçimdeki tedirginlikle birkaç adım attım. Pet Shopa girmiştim. Etrafıma bakındıktan sonra Minho Hyung'u göremeyip paniklesemde içeriden Minho Hyung'un sesi geldiğinde rahatlamıştım.

Buraya gelip beni gördüğünde şaşırdı ama çok uzun sürmeden gelip bana sarıldı, bende ona sarıldım.

"Seni burada görmeyi beklemiyordum İ.n-ah"

"Seni özledim de geldim, Hyung. Uzun süredir görüşmüyoruz ve ben.. çok doldum. Kafa dağıtmaya ihtiyacım var."

Geri çekilip omuzlarımdan tuttu ve yüzüme baktı.

"Ne oldu? Anlat bana hemen."

Yere baktım ve elimi enseme attım.

"Uzun biraz."

"Ah, pekala. Hem zaten sen Buraya kafa dağıtmak için geldin öyle değil mi? Can sıkıcı şeyler konuşmaya gerek yok. Bunları bana sonra da anlatabilirsin. Yanındayım. Güven bana."

Gülümsedim ve elimdeki paketi gösterip hafifçe salladım.

"Bak sana ne aldımm."

"Corn dog mu o?"

"Ta kendisi."

"Bu aralar hiç alamıyorum. Hep buradayım, eve giderken falan da sokakta hiç olmuyor."

Gülerek saçlarımı karıştırdı. Oturduk ve paketi açıp bir tane kendim aldım, bir tane de Minho Hyung'a uzattım. Elimdekini alıp bir ısırık aldı. Gerçekten de uzun süredir yiyemiyordu sanırım. İyi ki bunu almışım.

"Sağol, İ.n-ah. İki özlediğim şeyi bana getirdiğin için."

Hyung'umun bu sözü üzerine ikimizde güldük.

Sohbet etmeye başladık, Minhos Hyung anlattı, ben dinledim. Ben anlattım, Minho Hyung dinledi. Ama tahmin edeceğiniz gibi değil. Kötü olanlarla alakalı tek bir kelime etmedik. Başka şeylerden konuştuk hep. Ona dökülmek istiyordum ama şimdi olmazdı.

"Çok zayıflamışsın, İ.n-ah. Zaten zayıftın, iyice zayıflamışsın. Umarım diyet falan yapmıyorsundur, yemek yemeyi seviyorsun ve sevdiğin şeyleri yap."

"Bende sana bunun için teşekkür edecektim Hyung, 1 haftadır neredeyse hiç bir şey yemiyordum, senin sayende bende bir şeyler yemiş oldum ve son zamanlara kıyasla mutluyum. Ve seninle konuşmak sevdiğim bir şey. Yani seninle sevdiğim bir şeyi de yapmış oldum."

"İ.n, bu akşam bende kalsana. Hem konuşuruz, bana olanları da anlatırsın."

"Bilmem ki.."

"Hadi ama İ.n-ah. Kıracak mısın beni?"

"Ah, pekala. Hyunjine haber vermeliyim sanırım."

"Evet, evet. Merak eder."

Telefonumu elime aldım, tam Hyunjinin mesaj kutusuna tıklayacaktım, ama sanki bir şey tuttu parmağımı izin vermiyordu yazmama. Bu hislerim miydi, ya da kırgınlığım. Bilmiyorum. Telefonu kapatıp cebime koydum.

"Boşver, önemi yok."

"Pekala, hayvanlara bakmak ister misin?"

"Ah evet, çok isterim."

Minho Hyung önce içi boş olan corn dog paketini çöpe attı, sonra içeri doğru ilerledi. Ben de peşinden gittim. Sırayla hayvanları gösterdi. Hepsi çok tatlıydı, içimi açtılar. Biraz daha ilerledikten sonra tilkiye benzeyen bir köpek gördüm, aşırı tatlıydı. Tilkileri çok seviyordum. Eğildim ve elimi camın üzerine koydum. O da patisini camın üstünden benim elimin yansımasına koydu. Minho Hyung'a seslendiğimde gülümsedi.

"Seni sevdi, İ.n. Onun daha mamasını vermedim, sen vermek ister misin? İstersen sevebilirsin de."

"Aaa evet Hyung çok isterim. Getirebilir misin? Ya da nerede söyle ben getireyim."

"Yok, yok. Sen dur. Ben getireyim."

Dedi ve gitti. Ben köpekle oynarken çok geçmeden Minho hyung elinde mama ve anahtarla geldi. Mamayı elime tutuşturduktan sonra anahtarla cam kapının kilidini açtı. Mamalar normal mama değildi, 2 günde bir verilen başka bir yiyecekti sanırım. Hamur işine benziyordu. Yavaşça ağzına uzattığımda bir ısırık aldı, az sonra ikinci ısırığı aldığında bitmişti. İkincisini de aynı şekilde yedi. Üçüncüyü de yedirdim. Minho Hyung 2 günde bir 3 tane verildiğini söyledi. Minho Hyung biraz girişte durması gerektiğini söylerek gitti. Ben de köpekle oynamaya başladım. Ne kadar bu küçük yerin içinde bile olsa eğleniyordu. Bu köpeğe bir ism vermeliydim. En azından  gelince seslenmek için. Düşünmeye başladım. Foxie mi olsaydı, ya da hayır. Bu saçmaydı.

Biraz daha düşündükten sonra İnnie koymaya karar verdim. Ablam bana küçükken hep İnnie derdi. Şuan küs olsakta benim için küçüklüğümüz önemliydi.

Biraz daha oynadıktan sonra Minho Hyung geldi.

"Kapatayım mı?"

"Olur, Hyung."

Ayağa kalktım. Minho Hyung eğilmiş kapıyı kitliyordu.

"Hyung, köpeğe bir isim verdim."

"Ne güzel, ne koydun?"

"Düşündüm, taşındım ve İnnie koydum."

"İ.n junior desene."

"Sayılır, ablam bana hep İnnie derdi. O yüzden bunu koydum. Hem bana da benziyor, sence güzel mi İnnie ismi?"

"Bence güzel, birbirinizi tamamlıyorsunuz hatta. İ.n ve İnnie."

"Gerçekten uyumlu oldu, değil mi?"

"Evet."

☆☆☆☆☆☆☆☆♧☆☆☆☆☆

Evett ben uzun bir bölümle geldimm. Nasıl buldunuz? Minjeong  bölümü yapayım dedim. Bu arada sıralamada 120lerden mi ne 300lere düşmüşüz keşfette.. Düzeltmek için bu bölümü yazdım. Umarım daha fazla okunacak bir gün inşallah 🤲🤲🤲