-On- Tamam.

63 8 10
                                    

Artık eve gitmem gerekiyordu. İnternet kafeden çıktım ve eve doğru yol aldım. Sabahtan beri hiç bişey yememiştim ama aç değildim. Kendim için endişeleniyordum. Ama canım bişey çekmiyordu. Böyle zamanlarda kendime tatlı alıyordum ve yemeye başlayınca canım çekiyordu. Bu yüzden birkaç tatlı kurabiye almak için pastaneye girdim. Hangi kurabiyeden alacağımı seçtim ve adama söyledim. Çok geçmeden paketi bana verdiklerinde parayı ödeyip oradan çıktım. Kurabiyeler çok güzel kokuyordu. Bir banka oturup yedim. Gerçekten güzellerdi. Sanırım yeme düzenimi oturtmam gerek. Buna uğraşacaktım. Geri ayağa kalktım ve yoluma devam ettim.

Eve yaklaştığımda saate bakmak için telefonumu elime aldım ve Hyunjinin defalarca arayıp mesaj attığını gördüm.

Sevgilimm
- Bebeğim
- Neredesin?
- Endişeleniyorum
- Telefonlarımı da açmıyorsun
- Jeongin
- Lütfen cevap ver
- Özür dilerim ama nolur cevap ver
- Korkuyorum
- İyisin değil mi?
- Lütfen iyi ol.
- Cidden meraklanıyorum, biraz daha gelmezsen aramaya çıkacağım
- İşe gitmeyeceğim bugün, lütfen gel
- Özlüyorum ve endişeleniyorum.
- Yang lütfen

"Sevgilimm " kişisi "Hyun." olarak değiştirildi.

Eve girmiştim, kapıyı kapattım. Hyunjin kapının sesini duymuş olacak ki koşarak kapıya, yani yanıma geldi. Boş gözlerle ona baktım.

"Ah, Tanrım..  Şükürler olsun ki buradasın. Aklım çıktı"

"Hoşbuldum Hyunjin"

Tam içeri gidecekken Hyunjin bana sarıldı. Beklemiyordum. Donup kalacak kadar şaşırmamıştım ama sarılmasına karşılık vermemiştim. O bana sarılıyordu ve sanırım 'gerçekten' endişelenmişti. Onunla kalmasam onu özleyeceğim, ama kalırsam gururum ve kendim için kötü bir seçenek olur.

Geri çekildi ve ellerini yanaklarıma koydu. Yüzüme endişeli bir şekilde bakıyordu.

"Neredeydin? İyisin değil mi?"

"Öyle dışarı çıkmıştım. İyiyim."

"Çok korktum"

"Tamam."

Odaya doğru yönelip ilk adımlarımı attığımda Hyunjin kolumdan tuttu ve beni kendine çekti. Ona hâlâ boş gözlerle bakıyordum.

"Yang, yapma böyle."

"Tamam."

"Yang."

"Tamam, ne dememi bekliyorsun? Tamam işte."

"Pekala."

Odaya gittim ve çantayı kenara koydum. Kulaklığımı çıkarıp masaya koydum ve yatağa oturdum. Hyunjin de çok geçmeden yanıma geldi ve yanıma oturdu. Ona yakın davranmak istemiyordum. Gerçekten istemiyordum.

"Yang."

"Efendim?"

Kafasını omzuma koydu ve konuşmaya devam etti.

"Seni seviyorum"

"Tamam"

"Yapma işte şunu ya yapma."

"Tamam."

"Pekala, inatçılığa devam ediyorsun."

Kendimi geriye doğru bıraktım ve yatar pozisyona geldim. Çok yorulmuştum. Hyunjinin de yanıma yattığını hatırlıyorum, ama çok geçmeden uyuya kalmışım.

Uyandığımda Hyunjin yanımda beni izliyordu. Ona bakmadan ayağa kalktım ve lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp odaya gittim ve bilgisayarımın başına, yani masaya geçtim. Hyunjin arkamdan gelip yanağımı öptü ve odadan çıkıp kapıyı kapattı. Ders çalıştığımı sanıyodur aptal.

Bir sürü notlar aldım, biraz daha araştırma yaptım. Ben yaparken bi ara Hyunjin bana kahve yapmış. Tadı gerçekten güzeldi ve işlerin arasında iyi geldi. Ama içine bisey mi kattı diye düşünmedim değil. Her neyse, araştırma, notları falan halletmiştim. Bunu, hatta bunları yapmak uzun sürmüştü. Ama iyi bi şeyler çıkacağını bilmek güzeldi. Çünkü planlarımda kötüye her yok.

Ölüyorum susuyorsun.. - Hyunin-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin