2- "sürpriz, tablo ve ilk çarpıntı"
🤍
Bir çiçeği ya çok sulamak ya da susuzluk kuruturdu. Fazlası zarardı, azı insana yaraydı. Bense bir türlü beceremedim orta yolu bulmayı. Ya çok üzüldüm, ya çok sevindim. Ya çok çalıştım ya da bıraktım hemen. Ben, kendimi bulmaya çalışırken kaybettim. Yollarıma taş koydum, bazen güller ektim ama göremedim hiç. O yolu bitirmeye de güç yetiremedim zaten.
Çocuklar kendi hâlinde deneme sınavı olurken elimdeki çay dolu kupaya bakıyordum. Dersim bu sınıfla olduğu için başlarında bekleme işi de bana düşmüştü. Böyle sessiz, hiçbir şey yapmadığım zamanlarda hayatı sorgulamayı seviyordum. İnsan öyle hızlı yaşıyordu ki dönüp bir adım gerisine bakmaya vakti kalmıyordu.
Tabi ben bir adım gerime değil de her seferinde beş altı yıl geriye dönünce, tadım kaçıyordu. Her ne kadar artık o günlerin hüznü üstümden kalksa da kırgınlık yakamı bir türlü bırakamıyordu. Yine de onlarla yaşamaya alışmıştım. Bazı şeyleri atlatmış bazılarını ise göğsümde bir madalya gibi taşımaya devam ederek; yaşıyordum.
"Son 15 dakika çocuklar, optiklerinizi kontrol etmeyi unutmayın."
Söylediğim şeyle bütün gözler bana dönmüştü. Sınavını bitirip kağıdın üzerinde bir saattir uyuyan yavrularımın bile uyanıp kağıtlarını kontrol ettiğini görmemle içten içe gülmüştüm. Sınavın biteceğini duyunca yarısı derin bir nefes alırken diğer yarısı stresten bacaklarını sallamaya başlamıştı bile.
Ben çocukken deneme sınavında uyurdum ya, hiç parlak bir çocuk değildim. Sonradan ne olduysa olmuştu herhalde. Allah bir şekilde yardım etmişti. Bana en büyük yardımı şüphesiz İlahiyat eğitimindeydi. Kpss'den bahsetmek bile istemiyordum. Rabbim herkese güç versindi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açık Yara Sineması
Teen FictionSinirle duvara vurduğu eline bakarken benim bile canım acımıştı. Onu çok kez görmüştüm ama bugün, bambaşkaydı. İlk kez ondan, yapacaklarından korkuyordum. "Sen bu kıza ne yaşattın lan? Bu kız gözlerime bakarken korkuyor. Kaçıyor benden, gelemiyor b...