8- "yürekteki kelebekler ve sevilmeler"

273 22 54
                                    

8- "Yürekteki kelebekler ve sevilmeler"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8- "Yürekteki kelebekler ve sevilmeler"

Bölüm şarkısı: ikilem- kaybolurum gülüşünde

🤍

Yeni adımlamaya başlamış bir bebekti benim sevgim. Her şeyi ilk baştan öğreniyor gibi heyecanlı, yerine sığmaz ve korkusuzdu. Kendimden hiç bekleyemediğim şekilde dik başlıydı da. Daha birkaç ay oldu diyordum kendime, birkaç aydır tanıyorsun onu. Bu telaş, bu acele nereden geliyordu? İlk başta anlayamasam da şimdi anlamıştım.

İnsan, gerçekten hissediyordu. Onu hissetmiştim ben de. O merdivende ilk gözlerime baktığında, o masadan alelacele kalkıp beni evime bırakmak isteyişinde, karın altında yürüyüşümüzde hissetmiştim. Kaçmıştım da, alelade biri olmadığını fark etmiştim çünkü. Gördüğüm o gözlerle kocaman bir yangını başlatmış, sonra da ateşlerden korkup kenara sinmiştim. Şimdi ise o koskoca alevlerin içine dalmak bile ürkütmüyordu beni. Çünkü değerdi, ona her şey değerdi. 

Yarım yollarımı tamamlardı o, kırık kalbime sürerdi merhemini yine. Sormazdı, anlardı. Kırgınlığımı kendi acısı bilip de tedavi ederdi. Kimsenin yapamadığını yapıyordu, benim bile. İyileştiriyordu beni. Her geçen gün aramızdaki bağ güçleniyor, bir mıknatıs gibi ona çekiliyordum. İşin garibi ise her ne kadar görüşmeye fırsatımız olamasa da boş bulduğu her an mesaj atıyor, halimi hatırımı sormadan uyumuyordu. 

Abimler yeniden evlerine gitmiş, biz de kendi halinde olan hayatımıza geri dönmüştük. O gün beni her ne kadar odaya sokmamak için diretseler de herkes gittikten sonra neler olduğunu anlatmaları için başlarını şişirmiş, en sonunda birkaç cümle alabilmiştim. Abim Yiğit'in özgüvenine oldukça atıfta bulunsa da beğendiğini anlamamak için aptal falan olmamız gerekirdi. Açıkçası onun bu özgüveni olmasa işlerin bu kadar hızlı ilerleyemeyeceğinin ben de farkındaydım. Benim korkularımla onun bu başına buyruk halleri ölesiye kapışırdı.

Lisede arkadaşlarımla geçtiğim dalgalar, üniversitedeyken sırf sevgilisiyle kavga etti diye yurda ambulans çağırılacak kadar hastanelik olan kızlar aklıma geldikçe kendime hakim olmaya çalışıyordum. Çok fazla insanın ahını almış olabilirdim, sırf bu yüzden liseli ergenlere dönmüştüm! Adama saçma sapan bir şey söylememek için canım çıkıyordu be! Nereden bilecektik ki, yaşadığımız bildiğimiz bir şey değildi, mazur görülsündü artık.

 Neyse ki ben ne kadar profesyonel gitmeye çalışsam da aynı durum Yiğit için geçerli değildi. Yavaş gitmeliyiz, zaten yeterince hızlı ilerledik dedikçe daha da hızlanması her saniye beni şoke ediyordu. Beni de böyle kabul et dediğinde tamam demekle mi hata yapmıştık bilmiyordum ama o günden beri freni patlamış kamyon misaliydi kendisi. Tutabilene aşk olsundu. 

Açık Yara SinemasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin