0.9

310 27 28
                                    

Ben kendi kendime buradaki anılarımıza dalarken, içeriye Tuğba girdi.

Beni görmesi için ayağa kalkıp el salladım. Beni gördüğünde, masaya doğru gelip elimi sıktı

"Hoşgeldin Tuğba."

"Hoşbuldum Anıl. Ne oldu, ne bu suratının hali?"

"Cenk çoktan anlatmıştır?"

"Anlattı, anlattı da ben senin açından duymak istiyorum."

"Hemen gireyim mi konuya, önce bi çay kahve içer miyiz?"

"Dökül, Anıl."

"Tamam tamam. Biliyorsun, ben bara gittiğimiz gün Cenk'e aşkımı itiraf etmişim. Ona etmişim etmesine de, kendime edemiyorum. Bir türlü kabullenemiyorum. Aklım almıyor. Evet her zaman onu farklı bir şekilde sevdim, biliyorum ama, ben aileme ne derim? Evlenme yaşım geldi geçiyor. Bu zamana kadar başlarını bir kere olsun öne eğdirmedim. Hep istedikleri gibi bir çocuk oldum."

"Onlar torun isterken onlara nasıl derim? Ben Cenk'e aşığım, ben onu çok seviyorum diye. Onları geçtim. Ya ben? Cenk de bana aynı şeyleri hissetmiyorsa? Boşuna can dostumdan oldum. Yüzüme bakmak istemezse? Ki istemiyor zaten. Bar yüzünden değil, doğum gününde yaptığım şeyler yüzünden istemiyor. Evimden kovdum onu ben Tuğba. Siktir git dedim. Yık arkadaşlığımızı dedim. Benden yararlanmakla suçladım onu Tuğba."

"Anıl anlattığına göre, kafan allak bullak olmuş durumda. Evet yaptığın şeyler çok yanlış, onu kovman, dinlemeden yargılaman, bir nevi ona iftira atman. Bunları Cenk'in kolay kolay affedeceğini sanmıyorum. Ama Cenk sensiz yapamaz Anıl. Aynı senin onsuz yapamayacağın gibi. O yüzden böyle salak saçma, düşüncelerinde boğulmana gerek yok. Size lazım olan tek şey zaman ve anlayış. Senin Cenk'i, Cenk'in de seni anlaması gerek."

"Barda neler olduğunu biliyorum. Sarhoş kafayla olan olmuş. Ona bir şey diyemem. Ama senin evinde olanlar pek ağır şeylerdi. O yüzden senden de, Cenk'e saygı ve anlayış göstermeni istiyorum."

"Ben o an bilemedim Tuğba. Çok pişmanım, yemin ederim köpek gibi pişmanım. Keşke beni dinlese, ona ayık kafayla aşkımı anlatsam. Lanet olsun ki o da aynısını söylemişti. Beni bir kere dinle demişti. Kim bilir ne diyecekti bana. En çok da bu rahatsız ediyor beni. Bana söyleyecek şeyleri vardı ama ben dinlemek bile istemedim onu."

"Dediğim gibi Anıl, eğer sen normal biri olsaydın, Cenk çoktan tekmeyi vurmuştu sana. Eğer hala onu görebiliyorsan Cenk için yerinin farklı olduğunu bilmen gerek. Cenk'le konuştuklarımızı sana söyleyemem, ondan duyman daha doğru olur. Ama emin ol, sen onun için Ata ya da Emir gibi değilsin Anıl."

"Tuğba ben ne yapacağım. Lanet olsun benim gibi adama."

"Lanet okuma Anıl. He bu arada, ailen konusunda; şu an içinde bulunduğun durum seni ve Cenk dışında kimseyi ilgilendirmez. Senin kimi sevdiğin, kimden hoşlandığın, kimle çocuk yaptığın kimseyi alakadar etmez. Edemez daha doğrusu. Senin hayatın, istediğin kişiyle paylaşırsın ömrünü. Ailen okumuş, bilinçli insanlar. Eminim ki senin üstüne gelmezler. Her ne kadar torun isteseler bile, Cenk'le evlatlık edinirsiniz, bir tane çocuk. Çok mu zor?"

"Tuğba çok güzel konuştun ama, Cenk'le ne yaparsınız dedin sen?"

"Ne demişim canım? Yok, demedim ben bir şey. Sen öyle duymuşsundur, benim alakam yok hiç bir şeyle. Ben gideyim en iyisi. Hadi görüşürüz canım, kaçtım ben."

arguement | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin