0.7

269 20 4
                                    

[Bar gecesinin ilerleyen saatleri]
Cenk'in ağzından:

Anıl ile öpüşmüştük. Daha demin Anıl ile öpüşmüştük. Kardeş gözüyle baktığım adamı ilk ben öpmüştüm.

Hay kafama sıçayım. Aptal Cenk, salak Cenk. Sen ne diye adamı vakumluyorsun ki? Hangi akla hizmet?

O an gözüme o kadar saf gözüktü ki, kelimelerim anlatacağım şeyi ifade edemezdi. O büyük kahve gözleriyle bana bakıp kurduğu cümleler, bulunduğumuz yakın temas, bunların hepsini aklımdan geçirdikçe çıldıracak gibi oluyordum.

Eşcinsellere herhangi bir nefret beslediğim yoktu. Sadece beni öpen kişi kardeşim olarak, hatta kardeşten de öte olarak gördüğüm kişi olunca birden çıkışmıştım.

Böyle diyorum ama ilk adımı da ben atmıştım. Hay sıçayım aklıma. Aptal adam sen onu öpersen, o tabii öper seni.

O anı hatırladıkça en ufak hücrem bile titremeye başlıyordu. Ya sinirden ya da... Devamını getirmek istemiyordum. Öyle bir olasılık bile yoktu.

Ulan kardeşim gibi olan adamdan nasıl etkilenebilirdim lan? Ama yok, bu böyle olmaz.
Aklımdan çıkmıyordu resmen. En iyisi uyumaktı, tabi becerebilirsem.

Barın kaldırımından kalkıp bir taksi çevirdim. Kendimi eve atıp düzgün kafayla düşünmem lazımdı. Ama konu Anıl'ım olunca bu imkansızdı.

On sekiz yıl önce gelip resmen hayatımın merkezine yerleşterdi kendini. Doğmadan ölen kardeşimin yerine koymuştum onu. Nasıl böyle bir şey yapardım lan?

Kendime olan saygım git gide azalıyordu. Acilen eve gitmeliydim.

Taksiciye parasını verip taksiden indim. Anıl'ın evinin olduğu caddeye bir bakış attım. Acaba eve gelebilecek miydi? Ya da nasıl gelecekti? Acaba orada bırakmasa mıydım? Başına bir şey gelir miydi?

Tüm düşünceleri kafamdan atıp eve girdim. Bu gidişle uyuyamazdım. Hemen Tuğba'yı arayıp gelmesini söyledim. Saat gecenin bilmem kaçıydı ama çoktan aramıştım artık.

Daha 15 dakika geçmeden Tuğba kapıyı çaldı. Kapı çalmaktan veya kapımın çalınmasından hiç hoşlanmazdım. Anıl da bunu bilir, benim yaptığım gibi, evime geldiğinde arar ya da mesaj atardı.

Her şeyde aklıma Anıl geldiği için kafamı sallayıp düşüncelerden kurtulmaya çalıştım. Gidip kapıyı açtım ve Tuğba benim halimi görünce, beni içeriye iteklemeye başladı.

"Cenk bu halin ne? Ne oldu sana?"

"Hiç sorma Tuğba, ben de bilmiyorum neler olduğunu."

"Anlatacak mısın artık Cenk?"

"Ben Anıl'ı öptüm. Anıl'la öpüştük."

"Ne!? Ne demek öptüm?!"

"Of üstüme gelmesene Tuğba, ne bileyim, bana salak saçma şeyler dedi. Ondan etkilendim herhalde."

"Salak saçma mı? Ya şunu düzgünce bi anlatsana!"

Olan biten her şeyi Tuğba'ya anlattım. Üstümden o kadar büyük bir yük kalktı ki.

"Cenk bana doğruyu söyleyeceksin! Lafı dolandırmadan aklından ve kalbinden geçen şeyi söyleyeceksin! Anıl'la öpüştüğünüzde ne hissettin?"

"Deme şunu öyle pat diye."

"Lan çıldırtmasana beni! Cevap ver, seni dövdürtürüm adam!"

Tuğba tiyatrodan arkadaşımızdı, onunla en yakın olan bendim ve hep birbirimizi desteklerdik. Oldum olası, Anıl Tuğba'dan pek haz etmezdi. Sebebini hiç bilmiyorduk. Ama sanki bir şeyler yerine oturmaya başlamıştı.

"Hoşuma gitti, amına koyduğum! Anıl'ın bana o gözlerle bakıp, o sözleri söylemesi hoşuma gitti! Gözlerime bakıp beni kışkırtması hoşuma gitti..."

"Cenk, ne zamandır Anıl'a karşı farklı hissediyorsun?"

"Nasıl yani, farklı derken?"

"Ne zaman ona hissettiğin şeylerin Emir'e, Oğuz'a, Ata'ya hissettiğin şeyle aynı olmadığını anladın?"

"Anlamadım ki, beni öptüğünde herhalde?"

"Cenk yeme beni! Akıllı çocuksun, sen de farkındaydın, onu kardeşin gibi sevmediğinin! Bakışlarını gördük lan tüm ekip!"

"Tepeye ilk gittiğimiz gün farkına vardım. Orada Anıl yerine Emir'in olduğunu düşününce bir şeyler yanlış hissettirdi. Sanki Anıl ve ben birbirimizle olmak için yaratılmışız gibi, sanki hayatım o yokken boşmuş gibi hissettim. O an kendime bir söz verdim. Anıl'la ömrümün sonuna kadar arkadaş olarak kalacaktım. Eğer hislerimi anlarsa uzaklaşır diye korktum. Ama bugün söylediği şeylerden sonra, sözümü tutamadım ben Tuğba. Bu yüzden bu kadar kırıcı davrandım. Yediremedim kendime Tuğba."

"Vay ebesinin nikahına sıçtığımın. Lan sen abayı yakmışsın, çocuğu ne diye bok gibi ortada bırakıyorsun?"

"O an en doğru gelen buydu, ne yapsaydım? Çocuğu odaya götürüp, bir tur mu atsaydık?!"

"Cenk ne yapıp edip çocukla doğru düzgün konuşuyorsun. Hatırlamasa bile kendin söylüyorsun. Madem ikiniz de aşıksınız, boş yere uzamasın bu muhabbet."

Tuğba bunları söylerken koluna çantasını takıp ayaklanmıştı.

"Yine çok haklısın Tuğba. Çok teşekkür ederim geldiğin için. İyi ki varsın."

Tuğba'yı uğurladıktan sonra neler yapacağımı planladım. Önce konuyu ufaktan açacaktım. Her ne kadar mesajla olmaması gerekse bile bu konuyu yüz yüze konuşamazdım.

Yoksa bir daha yapışırdım dudaklarına. Bu yüzden mesajdan halletmeliydim. Yarın kalktığımda dün gece ne oldu lan bize diyecektim.

Eğer hatırlıyorsa oradan yardırıp giderdim. Ama hatırlamıyorsa... İşte ondan sonrası bende de yok.

---

Bam! Cenk'in neler hissettiğini de böyle öğrenmiş olduk. Geçen bölüm vermiştim spoisini ama olsun.

Cenk de seviyor ve bunu biliyor ama aynı Anıl'da olduğu gibi kabullenmekte zorluk çekiyordu. Ama Tuğba zorla Cenk'e bir şeyleri gösterince kabullenebildi.

Anıl'ın ağır tepki vermesinin sebebi ise daha yedirememesi. Cenk gibi hızla atlatamadı bu yükü. O yüzden bar bölümünde söylediği şeyler asıl hissettikleri. Ama kavga bölümünde söyledikleri ise şuanki hisleri.

Umarım anlatabilmişimdir. Bugün bir bölüm daha gelmez sanırım. Hepinizi çok seviyorum, kendinize iyi bakın <3

arguement | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin