1.6

204 21 17
                                    

"Anne ne saçmalıyorsun? Ne demek ya o, ya ben? Saçma saçma konuşma ne olursun. Ben nasıl seçeyim!? Anne daha fazla ileri gidersen benim gibi bir oğlun olmaz bundan sonra!"

Alışverişten eve dönmüştüm. Ama gelir gelmez karşılaştığım manzara Cenk annesiyle kavga ediyordu.

Ve büyük ihtimalle benim ve kendisinin arasında bir seçim yapmasını istiyordu.

İşte o an bütün düşüncelerim üstüme üstüme gelmeye başlamıştı. Cenk benim yüzümden ailesiyle kavga ediyordu.

Kaç yıldır ikinci annem olan kadın şimdi beni istemiyordu. Benim yüzümden ailesiyle arasının bozulmasını da asla istemezdim.

Geldiğimi belli etmeden mutfağa geçtim. Cenk beni daha fark etmemişti.

Aldıklarımı tezgaha koyup masaya oturdum. Cenk hala daha içeride annesiyle hararetli bir şekilde konuşuyordu.

Ne yapıp ne edip bunu çözmem gerekiyordu. Ben yine düşüncelere dalmışken, Cenk girdi mutfağa. Sinirliydi, elleri titriyordu ve kızarmıştı. Şakağındaki damarlar da belirginleşmişti.

"Hoş geldin Anıl'ım. Ne zaman geldin? Duymadım hiç kapıyı."

"Hemen şimdi geldim. Ben oturdum, sen buraya geldin."

"Oy oy oy, benim sevgilim bize alışveriş mi yapmış?"

"Evet. En sevdiğin cipsten aldım. Bir kaç kuruyemiş ve bira."

"Bu gece keyfimize bakıyoruz yani?"

"Aynen öyle."

"N'oldu ya? Sen biraz soğuk gibisin. Yüzünden düşen bin parça. Hayırdır, ne oldu Anıl'ım?"

"Bir şey olmadı oğlum, ne olacak? Yolda gelirken kuyruğu kesik bir kedi gördüm. Ona biraz düştü moralim."

"Kıyamam ben sana, yufka yürekli sevgilim benim."

"Ee sen ne yaptın? Telefon görüşüyordun sanki."

"Hee, çocuklar aradı ya. Hal hatır sormak için."

Yalan söylüyordu. Bana söylemeden, bir şeyler çaktırmadan halletmeyi deneyecekti. Ama buna gerek kalmayacaktı.

"Anladım. Hadi gel film falan bulalım. Aldıklarımdan bir şeyler tıkınalım."

"Tamam yavrum benim."

Cenk'e filmi açma görevi verip, mutfağa tabak hazırlamaya gittim. Önce cipsleri iki tabağa boşalttım. Daha sonra kuruyemişleri kaselere koydum.

Evde zaten mandalina, portakal falan vardı. Onları da dilimleyip tabağa aldıktan sonra biraları da kapıp içeriye götürdüm.

"Of of of. Neler hazırladın be Anıl'ım. Ağzımın suyu aktı. Gel seni bir yiyeyim."

"Isır beni yiğidim!"

Dediğim şeyle hem ortamın havası bozulmuştu, hem de kahkahalarla gülmeye başlamıştık. Biraz gülüştükten sonra Cenk'e baktım.

"Cenk, bir gün son kez öpüşsek ne olur?"

"Ya ben, ya sen nanay olmuş oluruz Anıl'ım."

"Yok öyle değil. Ya ayrılırsak?"

"Saçmalama istersen Anıl'ım. Beni siksen yine ayrılmam senden."

"Lan oğlum onu yaptık ya zaten!"

"Ya lafın gelişi olarak dedim. Asla anlamında yani."

"Peki ya başkası zorlasa ayrılmamızı?"

"Beni senden ayırabilecek yiğit daha doğmadı aslanım. Ben yarime çok geç kavuşmuşum, daha da salmam yakasını."

Cenk'in gözlerine bakarken arada dudaklarına kaymaya başladı bakışlarım. Çok istiyordum, hep istiyordum.

Onun da dediği gibi çok geç kavuşmuştuk. Daha doymamıştım bile Cenk'e. Doymak da mümkün değildi zaten.

Elimi Cenk'in yanağına atıp okşamaya başladım. Bunu yaparken yavaş yavaş yüzlerimizi yaklaştırıyordum.

Cenk bana her zaman baktığı gibi bakmaya başlamıştı yine. Aşık, saf, ve kendinden geçiyormuş gibi.

Daha fazla dayanamayıp dudaklarına bastırdım kendi dudaklarımı. Öncekiler gibi değildi bu öpüşmemiz.

En ateşli, en hırslı öpüşmemizdi bu sanırım. Sanki son kez öpüşürmüşüz gibi. Cenk dilini dudaklarıma bastırarak ağzımı aralamamı sağladı.

Ağzımı hafifçe araladığımda, dilini dilime doladı. Bir yandan dudaklarımızı emip, bir yandan ağızlarımızı keşfediyorduk.

Cenk'in alt dudağını dişlerimin arasına alıp sertçe bastırdım. Cenk de ellerini tişörtümün içine sokmuştu çoktan.

Elleriyle vücudumu keşfediyordu. Önce bellerime, daha sonra sırtıma ve daha adını bilmediğim vücudumun çeşitli noktalarını okşuyordu.

Yanağındaki elimi boynuna indirip boştaki elimi onun yaptığı gibi tişörtünün içine yolladım.

Nefessiz kalıp ayrıldığımızda Cenk bir çırpıda kıyafetlerinden kurtuldu. Aynı şekilde ben de çıkardım üstümü.

Açtığı biralardan birini eline aldı ve gözlerime baktı. Aynı şeyi düşünüyorduk. Elinden birayı aldım ve Cenk pozisyonunu değiştirdi.

Ben ayaktaydım, o ise yerdeydi. Birayı alıp boynumdan aşağı dökmeye başladım. Yavaşça döküyordum.

Alkol vücudumdan ince çizgiler halinde süzülüyordu. Cenk ise yapması gerekeni yapıp kasıklarımdan ona doğru gelen birayı emerek ziyan olmasını engelliyordu.

Cenk'i çenesinden tutup ayağa kaldırdıktan sonra biradan bir yudum aldım ve Cenk'in dudaklarına yapıştım.

Dilimi dudaklarına bastırarak ağzını aralamasını sağladım. Alkol ikimizin arasında mekik dokuyordu. Siktir, daha önce bu kadar zevkli bir an yaşamamıştım.

Birayı ikimiz de yuttuktan sonra Cenk bedenlerimizi ayırıp;

"Hassiktir Anıl. Çok fenaydı. Çok güzelsin lan sen."

"Cenk, seni çok seviyorum. Bunu sakın unutma tamam mı?"

"Ben de seni çok seviyorum Anıl'ım. Ama nereden esti şimdi?"

"Cenk, ben ayrılmak istiyorum."

---

BUMMM! Kendimi affettirmek için böyle bir sahne yazayım dedim. Malum size söz verdim hafta sonu 2 bölüm diye ama yazamadım.

Neyseee. Bölüm nasıldı? Smut yazmadım ama bu bölüm biraz yarı smut gibiydi. Fikirlerinizi merak ediyorum lütfen yorum atın.

Sizleri çok seviyorum. Kendinize iyi bakın görüşürüzzz. <3

arguement | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin