"yaşamadan ölmeyeceğim"

364 28 17
                                    

Gülayşe ve Barbar ellerinde birkaç poşetle müştemilatın merdivenlerinden iniyorlardı. İkiside şaşırarak bir birine baktı. Hüma bu soğukta dışarıda oturmuş,yüzü kıp kırmızıydı.

"Hüma ne işin var dışarıda senin bu soğukta. Otursana içeride kızım"-Barbar sabahki kavgayı Hümayı böyle gördükten sonra unutmuştu.

"Yok..iyiyim ben .Gülayşe biz gidelim Rivaya artık. Saat geç oldu."-Hüma Barbarın yüzüne bakmadan direk arabaya doğru yürümeye başlamıştı.

"Ben bir Karaya baksaydım"-Gülayşe bir Barbara birde müştemilata doğru baktı. Sonra öldürücü bakışlarını ondan ayırmayan Hümaya sataştı gözü.-"Ya da ben hiç bakmayayım Karaya direk gidelim biz"

"Ben bıraksaydım"-Barbar yorgun gözlerini elini bırakmak istemediği sevgilisine çevirdi.

"Gerek yok sen dinlen yordum bugün seni"-Hüma bu ikiliyi arabaya yaslanmış yüzünde tebessümle izliyordu. Sonra aklına içeride Karayla yaşadıkları geldi. Kalbini yine durduramıyordu. Hızla arabanın kapısını açıp oturdu. Gülayşe de hemen şoför koltuğuna yerleşmiş Rivaya doğru yola çıkmışlardı.

Barbar kızların uzaklaştığını gördükten sonra hızla merdivenleri indi kapıyı çarparak içeri girdi.-"Ne yaptın lan kıza yine"-Barbar bu sefer Karanın yakasına yapışmış,uzandığı yerden kaldırmıştı onu.-"Sana o kızı üzme karşında beni bulursun demedim mi?"

"Lan bi bırak!"-Kara ne olduğunu anlayamamıştı bile. Sabahtan beri rüzgardan bile koruduğu ayağı Barbar yüzünden acıdan sızlıyordu.-"Barbar beni bırak tamam mı? Sal beni"

"Sal beni ne lan hıyar? Sana Hümaya yaklaşma diyorum. Bu son uyarım. Kafasını karıştırma kızın. Nereden geldiysen oraya geri dön. Gülayşe için katlanıyorum sana ama bir daha sakın...sakın  bu konuşmayı yaptırma bana"-Barbar Karayı bırakmış ama bu sefer işaret parmağını burnunun dibine sokarak tehdit ediyordu.

"Ne anlattı sana yine gambazcı?"-Kara gülmesini durduramadan konuştu

"Yokk sen beni öldür buraya göm diyorsun."-Barbar tekrar Karayı yakasından tutup yukarı kaldırmak için atakda bulunurken Çatalın odaya girmesiyle ikilinin dikkati dağılmıştı.

"Oğlum sen ne zaman geldin? Ben acıktım yemek ısıtsana bana."-Çatal yine kafasını kaşıyarak masum gözlerlele Barbarı ve boğazladığı Karayı süzdü-" Siz neden böyle durdunuz? Kavga mı ediyorsunuz?"

"Olur mu Çatal? Hiç kavga eder miyiz biz? Sevgi gösterisi yapıyoruz. En çok ben seviyorum diye yapıştı oğlun yakama. Kopamıyor benden"-Kara herzaman olduğu gibi olaya en ciddiyetsiz haliyle yaklaşmıştı.

"Oğlum bıraksana nesini seviyorsun bu adamın. Korkutucu bakıyor bana hep. Bağırıyor. Demin bana "sana da...oğluna da..." dedi."

"Bak nasıl hatırlıyor herşeyi. Bunak diye evine aldın birde şunu"-Kara Barbarı iterek kendini kurtarmıştı sonunda. Ayağının ağrısını şimdi hissede bilmişti. Dayanılmaz derecede zonkluyordu bütün bacağı. Bu gece geçmeyecekti onu anlamıştı.

~~~~
"Hüma sen iyi misin? Anlatmak istersen dinlerim"-Gülayşe kısa bir süreliğine de olsa gözünü yoldan çekmiş sabahtan beri parmağıyla oynayan Hümaya dikmişti-"Hüma! Sen beni dinliyor musun?"

Tabii ki dinlemiyordu. Kafası karışıktı. Yaşananlar yüzünden olmayacak hayaller kurmuştu. Ama aklına sürekli Karanın "bunu sana yapamam" cümlesi geliyordu. Haklıydı Kara. Hüma göre biliyordu bunu. Hem babasını öldürüp hem de Hümaya bu kadar yaklaşamazdı. Adaletsizlikti bu.

"Ohoooo sen beni hiç dinlemiyorsun ki ama aklın kimde kaldı acaba? Hayır,ben de olmadığı kesin yani"-Gülayşe gülerek kafasını yola çevirdi.

?iki kişilik yalnızlık¿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin