Yalnızlık, hiçbir yere ait olmama duygusu
~~~~~
"Hoş geldiniz çocuklar"-Hacer hala yine her zamanki yerinde oturmuş Ali ve Zıpkını selamladıktan sonra yüzünü Emineye doğru çevirmişti-"Hadi kızım kalk iki tane daha tabak getir"
Ali ellerini önünde birleştirerek "Hoş bulduk"-derken hemen yanında duran Zıpkın gözünü annesinin yanında oturan Hümadan alamıyordu. Ona ilk defa bu kadar dikkatli bakmıştı. Bütün kalbini görebilecek kadar derin ve anlamak amacıyla bakmıştı. DNA testine gerek bile yoktu. Herşey apaçık ortadaydı. Barbarın kolundan dürtmesiyle ağzını kapatmış hemen Karanın yanında masada yerini almıştı.
"Hayırdır? Aşevi mi burası? Neden kardeşlerini de getiriyorsun her sabah?"
"Anne-"
Hacer hala yanında oturan Hümanın elinden tutmuş durması için gözünün içine bakmıştı.-"Hadi diyelim ki burası aşevi Nazmiye. O zaman sen de buranın müdavimisin galiba. Buraya ait değilsin ama hep buradasın. Bir daha benim olduğum masada Lara ya da Hüma'yı incitecek tek bir kelime edersen gözünün yaşına bakmam."
Nazmiyye onu susturabilen tek silahın karşısında gözlerini devirmiş, yemeğine devam etmişti.
"Noldu Nazmiye rengin kaçtı bi'. Hasta filan mısın?"-Kara önündeki peyniri ağzına atarak sırıtmış sonra Zıpkına doğru dönmüştü. Yine aynı şekilde bir Hüma'yı bir Ali'yi izliyordu.-"Zıpkın!! Şu zeytini uzatsana bana kardeşim"-dikkatini kendisine doğru çevirmeyi başarmış kulağına doğru eğilmişti-"Hüma'ya baktığını bir daha yakalarsam o gözlerini oyar sonra sana yediririm"
Zıpkın Karanın yüzündeki küçük tebessümle söyledikleri arasında hiçbir bağ olmadığını anlıyordu ama bunu kenardan bakan başka hiçkimse anlayamazdı.
"Ali abi çayını doldurayım mı?"-Hüma kendi çayını alarak ayağa kalkmış bütün dikkati üzerine toplamıştı. Özellikle masada yan yana oturan ve bütün gerçekleri bilen dörtlünün. Hümanın Ali'ye abi demesi Karanın tüylerini diken diken ediyordu.
"Olur abim..."-çay bardağını Hümaya doğru uzatmıştı Ali. Sonra bakışlarını tabağına döndermiş, gözünün dolduğunu kimsenin anlamasını istememişti.
Hüma mutfağa doğru ilerledikten birkaç saniye sonra Kara da çay bardağıyla beraber ayaklanmış hemen arkasından gitmişti.
"Güzellik"-elindeki çaydanlıkla bardağı doldurmayı bırakarak ses gelen tarafa dönmüştü Hüma-"Günaydın diyemedim sana doğru dürüst"
"Biraz öyle gelişti. Hiç söylemedin Ali abilerin geleceğini."
Kara biraz duraksamış, bardağını tezgagın üzerine bırakmıştı-"Ha o mu? Öyle geçerken uğramışlar"
"Geçerken uğramışlar? "
"Tabi"
"Sen niye böyle garip davranıyorsun bugün?"
Kara eliyle başını kaşıdı. Onun için saniyeler bile geçmiyorken ve Hüma her ağzını açtığında Ali'yle ilgili söyler diye korkarken yeniden eski hedefine odaklanmaya çalıştı. Hümanın saç telini almak zorundaydı.
