Kaçış diyince aklınıza hangi isim geliyor? Benim bazı yazarlar zihnime çok iyi işlediğinden, Aybüke'den başkası canlanmıyor. Tüm içimizde kalmışlıklara mı demeliyim?
"Kanka bu hâlâ burda mı?" "Amaan gelsin ne yapalım..." Arkasından gelen sesler ile arasında, görünmez ve işe yaramaz bir yalıtım ördü. Minik cambaz numaraları. Hızlıca merdivenlerden aşağı indi. Zaten orada yaptığı tek şey de buydu. 3. ve 4. kat arasında mekik dokumak. Parmaklarını yıpranmış ceketinin arkasından gizlice birbirlerine sürtüyordu. Derin nefes aldı.
•
"Sen sıranın altından bir şey mi çiziyorsun?"
'İşe yaramaz yalıtım oradaymış gibi davran.'
Tüm sınıf ona döndüğüne artık anlamamış gibi yapmak işe yaramayacaktı. "Ha, ben mi? Hayır." "Öyle mi? Sanki bir şeyler karalıyor gibiydin." Başını bir şey demeden eğdi. Defterindeki yıldızlara gözü takıldı. "Soruyu tahtada çözmek ister misin?"
•
"Kaç tablon var mesela?" "Yani arkadaşlarıma hediye ettim çoğunu o yüzden emin değilim sayısından." Yalan, yalnız iki. "Yani mesela kaçtır?" "Bilmiyorum üç dört tane vardır herhalde..." Yalan. Yalan. Yalan. "Ne, sadece bu kadar mı?" Bir an için nefes alamayarak hızlıca "Yanlış söyledim 7 tane falan var sanırım çok değil..." Nefes al,
ver.
•
"Ya neden toplanılmıyor bu oda!" "Yazık ya, hakikaten yazık..." Sayısız, sebepsiz söylentiler. Evet dese de, hayır dese de yalpalanmış; ikisine de gücü kalmadan sadece susan ve karşıdaki konuşmasını devam ettirdikçe mide bulantısını bastıramamaya başlayan kız, dolabın yanında oturmuş kalmış.
• "Ünlülerin hepsi bu diziden çıktı biliyor musun?" Başını salladı dudaklarının kenarını zoraki kıvırarak. "Ben bu diziyi izlediğimde demiştim, tutar diye. Arkadaşlar dalga geçmişti..." Babasının yüzüncü kez anlattığı konuları ilk hevesle dinlemeye çalışıyor.
"Ya zaten bunların hepsi saçmalık..." Fikrinden asla dönmez bir biçimde yanlış bir şeyi savunurken babasını izliyor. Nefesini dışına esefle veriyor. Ağzından tek kelime çıkmıyor.
"Bensiz yaşayamazsın sen. Bana bağımlısın." Sevgi cümlesi gibi gözüken timsah kelimeler.
"Gel de bir öpeyim..." Sıcaklığı olmayan tiksindirici ten teması.
Nefes almaya çalış...
•
"Enzimleri bir karnıyarık gibi düşenebilirsiniz..." Zoraki gülümseme. En ön sıra. Psikolojisi her hafta değişen ve öğrencilere ona göre davranan bir hoca ders anlatmakta. Kızımız dersten çıkmak için her şeyini verebilirdi. Blöf. Bir yıldız daha çiz.
Bir yıldız daha çiz.
Bir yıldız daha çiz.
Yamuk.
Yamuk.
Bir yıldız daha.
Kusursuz bir yıldız...
Nefes al...
Versene!
Kısa soluklu nefes talimleri. Yıldızların sonu. Kalem titriyor. İki el göğsünden aşırı kemiklerini sıkmaya başlıyor. Nefes alamıyor. Nefes alamıyor. Nefes..!
• "Bu ataklarınız ne zamandan beri devam ediyor?" 'Kes sesini.' 'Kes!' "Yani iki hafta kadardır..."
"Peki sence neden?" Dudaklarını yiyor. "Bilmiyorum..." "Yani o anda ne hissediyorsun?.." "Bilmiyorum." "Yani tam olarak nasıl hissettiğini bilmem gerek." 'Bilmiyorum dedim ya! Bilmiyorum! Aaağğhh! Kes ulan! Bilmiyorum sorma sorma sorma sorma sorma...' "Bir şey hissetmiyorum. Titremeye başlıyorum ve nefes alamıyorum. Boğuluyorum." "Aslında bakış açımız bizi oluşturur. Sen dünyaya nasıl bakarsan, beynineo sinyal gider ve aslında ona bunu yapmasını söyleyen sensin..."
Kulaktan gelmeyen, beyin içi çınlaması...
•
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.