16.Bölüm

16 2 2
                                    

Gözlerimi açtığımda tekrar o beyaz tavan ile karşılaştım gözlerim direkt olduğum odaya kaydı kimse yoktu cama baktım dışarda da kimse yoktu başımda ki hemşire telefonumu komidinin üzerine koydu serumumu kontrol etti ve odadan çıktı telefonu elime aldım Uras'tan üç yeni mesaj vardı

"Evet sana kırgınım
Alev ama o ameliyatı
kabul ettiğin için değil"
20.56
"Benimle ölüp ölmeyeceğini
belirleyecek olan ameliyattan
önce görüşmemek istemen"
20.58
"Durumundan haberdar olacağım
ama bir süre senin iyiliğin için
yanına gelmeyeceğim."
21.00

Haklıydı her konuda..derin bir nefes verdim telefonu sessize aldım ve çekmecenin üstüne bıraktım odaya doktor girdi ve defalarca kez duyduğum o lanet soruyu tekrar sordu

"Alev hanım kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"ben geçmişimde ki terkedilmiş çocuk gibi hissediyorum..ama sanki kendi ailemi kendim terk etmişim gibi

"Halsiz,kimsesiz ve terk etmişim gibi.."doktor anlamsız gözlerle bana baktı

"Yorgun, yürüyebilecek miyim?"diye sordum doktor kafasını salladı

"Yaklaşık iki hafta içinde ayağınızdaki sinir hücreleri yenilenir ve yavaş yavaş yürüyebilirsiniz."dedi kafamı salladım rapora son kez baktı ve odadan çıktı kaç gün kalıcaktım bu lanet yerde?birden odanın kapısı açıldı ve içeri bir kaykay itildi kaykayın üstünde bir not vardı büyük yazılmıştı

"Saçmalama! Cidden inandın mı
Seni bu halde tek bırakacağıma?"

Korkulu gözlerle kapıya baktım aklımdaki kişinin değilde Uras olmasını diliyordum kaykay geri çekildi ve üstünde bir tabak nar ile geri itildi uras'tı gülümsedim ve kapıya baktım

"Nerdesin?"dedim kapıdan kafasını gösterdi yüzünde tuhaf bir neşe vardı

"Üzgünüm normalde mesajı okuduğun anda odaya girecektim ama biraz geciktim narlar üstümü batırdığı için değiştirmek zorundaydım"onu kendimi doğru çektim ve sarıldım gözlerim doldu kendimi tutamadım ve hıçkırarak ağlamaya başladım Uras yanıma oturdu ve bana daha sıkı sarıldı ben ölmekten değil Uras'tan ayrı kalmaktan korkuyormuşum bulanık gözlerle kapıda Burağı ve Gürkan'ı gördüm Gürkan biraz çekingen bir tavırla odaya girdi ve ikili koltuğa geçti burakta hemen yanına geçti Uras kendisini geri çektiğinde ona baktım kaykayın üstünde ki nar tabağını aldı ve yatağın kenarındaki masayı açarak masanın üstüne koydu şuan hiç yemek istemiyordum ama çok lezzetli gözüküyorlardı

"Hadi bakalım güzelim narını ye sonra uyuyalım"dedi uyumak istemiyordum ama  kafamı salladım ve kaşığı elime alıp tabağa daldırdım bir kaşık alıp ağzıma götürdüm sahi bu olaylardan sonra nevini asla görmemiştim,duymamıştım nolmuştu ona ya başına birşey gelmişse

"Uras birşey sorabilir miyim sana?"diye sordum Uras kafasını olumlu anlamda salladı

"Nevin..? O nerde noldu ona,iyi değil mi?"soruları art arda sıralarınca Uras derin nefes aldı

"Bulamadım.Bulsaydım cezasını çekecekti. Ama bulacağım"dedi ona baktım Nevin'in canının yanmasını istemiyordum omzumu bilmiyorum anlamında salladım alnımdan öptü.Narımı yedim ve  Uras biten tabağı alıp tekli koltuğa bıraktı yerimde hafifçe kıprandım ve kenara kaymaya çalıştım başaramayınca Uras beni hafifçe kenara itti.Yanıma girdi   ve üstümüzü örttü gözümü kapattım uyumak istemiyordum derin bir nefes aldım hayata karşı kaybetmemiştim.Gözlerimi açtım Uras beni izlliyordu

Karanlığın Yüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin