Selam!
Nasılsınız?Medya: Kemal ve Süreyya
Bölüme başlıyorum.
Alisa.
Son bir kez planın üzerinden geçip toplantı odasından çıkmıştım, arkamdan da Xinxin geliyordu.
Onun odasına girdik ve oturup normal sohbet ediyorduk ki telefonumun çalmasıyla Lei'nin aradığını gördüm, çok bekletmeden aramayı cevaplayıp konuşmaya başladık.
Li Wei- Nǐ hǎo, fāshēng shénme shìle, wǒ de àirén?
(Alo ne oldu aşkım?)
Wang Lei- Shì bùshì yǒu shé me shì xūyào wǒ dǎ diànhuà? Wēi wēi wǒ xiǎng zhīdào nǐ zěnme yàng, nǐ jīntiān zǎoshang líkāi shí gǎnjué hěn è.
(illaki bir şey mi olması lazım aramam için weiwei? Nasıl olduğunu merak ettim sabah aceleyle çıkmıştın ya. )
Li Wei- Hǎo ba, nǐ xiànzài zěnme shēngqìle? Yīqiè dōu hěn hǎo, huìyì shí fēnzhōng qián jiù jiéshùle.
(Tamam ya ne diye sinirleniyorsun ki şimdi? Herşey yolunda toplantı bi 10 dakika önce bitti. )
Wang Lei- Hǎo ba, wǒmen chūqù ba, hǎo ma? Yào bù wǒmen hé líng wěi yī qǐlái jiē nǐ, ránhòu dàochù guàng guàng?
(peki, madem öyle dışarı çıkalım mı? A yao ile gelip seni alalım bütün gün gezeriz ne dersin?)
Li Wei- Dāngrán kěyǐ, jìrán nǐ dū ānpái hǎole, nà jiù lái ba. Nǐ lái de shíhòu gěi wǒ dǎ diànhuà, wǒ jiù xiàlái.
(olur tabi, siz herşeyi ayarladınız madem, gelin o zaman. Gelince ara beni aşağıya ineyim. )
Wang Lei- Wǒmen jiù zài lóu xià, nà kuài diǎn ba. Wǒ yī dào jiù gěi nǐ dǎ diànhuà, yīnwèi wǒ zhīdào nǐ huì jiēshòu. Wǒ zuò dé hěn hǎo, bùshì ma?
(aşağıdayız hadi gel o zaman. Kabul edeceğini bildiğimden geldiğim gibi seni aradım. Nasıl iyi yapmışım değil mi?)
Li Wei- Hāhā, shì de, nǐ zuò dé hěn hǎo
(haha evet evet, iyi yapmışsın)Telefonu kapatıp hızla aşağıya inmeye başladım. Tabi çıkmadan Xinxin'e hoşçakal demeyi de unutmamıştım.
Şirketten çıkmamla kapının az ötesinde Wang Lei'nin arabasını görmemle hızla gittim ve kapıyı açarak ön koltuğa oturdum. A'yao ile Rosa da arkadaydı.
Wang Lei arabaya binmemle çok gecikmeden arabayı çalıştırmış ve konuşarak eğlenmeye gitmiştik.
.
.
.2-3 saat buyunca eğlenmiş şu anda bir restoranda oturmuş yemek yiyiyorduk. Telefonumun çalmasıyla bilinmeyen numara olduğunu gördüm ve kapadım. Tekrar aynı numaranın aramasıyla işle ilgili bir şeydir diye açtım.
...-Hello, am I meeting with Ms. Li Wei?
(merhabalar Li Wei hanımla mı görüşüyorum?)
Li Wei- yes it's me, who are you?
(evet benim, kimsiniz?)
...-My name is Eylül. I'm calling you from Turkey, I wanted to ask you to come to Istanbul for a DNA test.
(benim adım Eylül. sizi türkiyeden arıyorum, bir DNA testi için istanbula gelmenizi isteyecektim. )
Li Wei- Unfortunately, this is not possible because I am very busy.
(Ne yazık ki işlerim çok yoğun olduğundan bu mümkün değil.)
...- You have to come, otherwise the family that wants the DNA test will come there and you will receive such calls every day. My guess is that this way you will disrupt your work more.
(Gelmeniz gerekiyor, yoksa DNA testi isteyen aile oraya gelecek ve her gün bu tür çağrılar alacaksınız. Tahminimce bu şekilde işinizi daha çok aksatırsınız.)
Li Wei- Well, I'll try to come in two days. which hospital?
(peki iki gün içinde gelmeye çalışırım. hangi hastane?)
...- private .... hospital. Then hope to see you face to face in two days
(özel .... hastanesi. o zaman iki gün sonra yüz yüze görüşmek dileğiyle)
Li Wei- see youDeyip telefonu kapamıştım. Ardından Wang lei ye sonra konuşuruz maksadında işaret yapıp yemeği yedik, zaten sonra da eve gittik.
Eve gidince ona tüm konuşmayı anlatmış şüphelerimi söylemiştim. Neyse ki çok küçükken ben Çince dersler alırken o da benim dilimi bilmek istediğinden Türkçe öğrenmişti, bu şekilde o da gelince rahat olurdu Türkiye'de.
Ben iki gün içinde işlerimi organize edip, bücürlerimi de yanına alıp gidecektim o ise biz gittikten birkaç gün sonra gelecekti. Gece böyle ilerlerken biz biraz daha dertleşmiş sonrada öylece sarılarak yatakta uyuya kalmıştık.
(Yazardan telefonla konuşma anından birkaç dakika önce haznedar konağı)
Bütün aile toplanmış ve buldukları numarayı aradıklarında kimin konuşacağına karar vermeye çalışıyordular. En sonunda kadınlardan birisinin konuşmasında karar vermiştiler ve Halası olarak bu işi Eylüle bırakmaya karar vermiştiler.
Heyecanlı hallerini ne kadar göstermemeye çalışsalar da yapamıyorlardı. En sonunda kuzenlerden Utku daha fazla dayanamayıp birden arama tuşuna basmıştı.
Hepsi ona kötü kötü bakarken sonradan telefonun hoparlöründen çalma sesiyle heyecanla duyacakları kızın sesini beklemeye başladılar ama sonuç pek istedikleri gibi olmamış telefon suratlarına kapanmıştı.
Hepsinin yüzü düşerken Eylül onlara bilinmeyen numara olduğundan kapatmasının oldukça normal olduğunu tekrar aramaları gerektiğini söyleyip tuşa basmıştı. Ve çok geçmeden telefon açılmıştı.
Kızın konuşmasını beklerlerken ondan bir ses gelmemesiyle ilk konuşan Eylül olmuştu.
Eylül-Hello, am I meeting with Ms. Li Wei?
(merhabalar Li Wei hanımla mı görüşüyorum?)
Li Wei- yes it's me, who are you?
(evet benim, siz kimsiniz?)Telefondan daha çok naif, neşeli, sıcak bir ses bekliyorlardı ancak duydukları ses onların afallamasına sebep olmuştu çünkü küçük Alisa'nın aksine telefondaki ses oldukça sert, soğuk ve uzaktı. Eylül hızla kendini toparlayıp konuşmaya başlamıştı.
Eylül-My name is Eylül. I'm calling you from Turkey, I wanted to ask you to come to Istanbul for a DNA test.
(benim adım Eylül. sizi türkiyeden arıyorum, bir DNA testi için istanbula gelmenizi isteyecektim. )
Li Wei- Unfortunately, this is not possible because I am very busy.
(Ne yazık ki işlerim çok yoğun olduğundan bu mümkün değil.)Hepsi telaşlanmıştı, ya yıllardır aradıkları Alisaları gelmezse? Ama Eylülün pes etmeye niyeti yoktu bu yüzden onu ikna edecek sözler söylemeye başladı.
Eylül- You have to come, otherwise the family that wants the DNA test will come there and you will receive such calls every day. My guess is that this way you will disrupt your work more.
(Gelmeniz gerekiyor, yoksa DNA testi isteyen aile oraya gelecek ve her gün bu tür çağrılar alacaksınız. Tahminimce bu şekilde işinizi daha çok aksatırsınız.)Hepsi heyecan içinde kızın cevabını beklerken, bekledikleri cevap pekte gecikmemişti.
Li Wei- Well, I'll try to come in two days. which hospital?
(peki iki gün içinde gelmeye çalışırım. hangi hastane?)
Eylül- private .... hospital. Then hope to see you face to face in two days
(özel .... hastanesi. o zaman iki gün sonra yüz yüze görüşmek dileğiyle)
Li Wei- see youKızın telefonu kapatmasıyla hepsi rahat bir nefes vermişlerdi. Geliyordu işte, küçük Alisaları geliyordu.
Berzan- o çok değişmiş. Sadece sesinden bile anlaşılıyor.
Süreyya- tabi oğul. Kim bilir yalnız neler çekmiştir,
Berzan-nasıl bir kız olduğunu çok merak ediyorum ana.
Süreyya- o zamanlar sana ne dediydik babanla ben. Ver torunumuza biz bakarız, gönderme onu topraklarımızdan uzağa, sen bildiğini ettiydin.
Kemal ağa- bende hatırlarım torunuma hep ters davrandıydın sade sen de değil, bu uşaklar da öyle ettiydi. İmdi oldu mu? Görmek istemiyordunuz torunumu, hepiniz onu suçladıydınız imdi gelince de ona hele bir ters yapın hepinizi kovarım konağımdan!
Utku- dede kızma ama burası senin konağın değil. Berzan amcanın konağı.
Kemal ağa- sus ula almayayım ayağımın altına.
Utku- sustum sustum.
Berzan- biliyorum baba. Yaptığım yanlıştı. Hata ettim. Yalnızca ben de değil oğullarım da bunun farkında. Değil mi?
Abiler- evet dede. Hata ettik.
Berzan- o bir gelsin yeter. Hiç üzmiyecez onu baba.Onlar böyle konuşmuştu ve odalarına çekilmişti. Ama atladıkları bir nokta vardı. Alisa onlarla kalmayı kabul edecek miydi? Onlar sanki koşarak onlara gelecekmiş gibi davranıyordular. Ama Alisa onlardan kaçmıştı. Bakalım onu kazanabilecekler mi? Yoksa Alisa onları haklı bulduğundan onlardan uzak durmaya devam mı edecekti.
Son!
Bölüm nasıl olmuş?
Oy ve yorum yapanlara teşekkürler.
Görüşürüz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvarlarımın Ardındaki Ben
RomansaKendini tamamen asi, fırtınalarda bile yıkılmayacak duvarlarla kaplamış genç kız duvarlarının ardında ise bir o kadar savunmasızdır. Onu bulan ailesi kızın o sarsılmaz duvarlarını aşmayı başaracak mı? Peki kızın duvarlarını aştıklarında görecekler...