İDAM

18 4 1
                                    

✨ Merhaba canlarım .Yeni bölümle yine yeniden sizinleyim . Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur .✨
.
.
.
.
Hayat ne tuhaftı . Bir rüzgarın küçücük kum tanelerini taşıdığı gibi beni de ordan oraya sürüklüyordu. Evet ben bu hayatta ,ordan oraya sürüklenen kum tanesiydim. Ne karşı çıkabiliyordum nede direnebiliyordum. Eğer küçük ve güçsüzseniz kimse sizi görmez . Ve hatta hep ezilen taraf siz olursunuz . Ezilen bendim . Farklı bir ailede olsaydım acaba yine böyle mi olurdum ? Yada başka bir şehirde. Nerde olursam olayım nerde yaşarsam yaşayım hep güçsüz olacaktım. Kelimenin tam manası ile hep kendimi böyle gördüm. Yanlıştı biliyorum . Önce insan kendini sevmeliydi .Beni babam bile sevmemişti oysa. Acaba ben mi kendimi bu çıkmaza sokuyordum? Her şeyi  böyle mi kabul etmeliydim? Yaşadığım hayat doğru olan mıydı ? Herkesin ailesi de mi böyleydi ? Oysa arkadaşlarım babaları ile çarşıya iner di ara sıra . Babalar kızlarına hep olmasada kıyafetler alırdı.Her şeyi  geçtim arkadaşalarımın babaları hep kızlarına gülerdi . Keşke her şeyden mahrum olsaydım da babamın güler yüzüne hasret kalmasaydım. Böyle çıkmazlara sokmasaydı beni .
Bu düşüncelerden elimdeki kağıt parçasının hışırtısı ile ayrıldım. " TOPRAK ASLAN" yazıyordu ,altında da acele ile yazıldığı belli olan bir numara . Ne ara yazmıştı . Kesin anlamıştı o asker bir şeylerin ters gittiğini . Hem anlamasını isteyerek hemde anlamamasını dileyerek numaraya baktım. Aramalı mıydım ? Yoksa yırtıp atmalı mıydım.İlk aklıma gelen düşüncenin sonucunun iyi olmayacağını düşünerek kağıdı bin bir parçaya bölüp fırlattım . Rüzgarda öylece uçuşan kağıt parçalarını izledim . Evet doğru olan buydu . Sıyrılmalıydım bu düşüncelerden . Öyle de yaptım . Ayşe ve anneme yardım etmek için eve doğru adımladım . Mis gibi yemek kokuları geliyordu. Özleyecektim bu kokuyu. Ve bunun gibi sevdiğim küçük büyük her şeyi . Son günümdü , anneme mutlu olduğumu gösterme çabaları içerisine girdim . O böyle bilmeliydi . İçim kan ağlarken annem beni mutlu görmek zorundaydı. En son isteyeceğim şeydi onu üzmek. " kızlar " diyerek girdim mutfağa. Annem ocağın başında çorba karıştırırken Ayşe de yaprak sarması sarıyordu. Usulca iliştim annemin yanına , kocaman bir öpücük kondurdum. Sonra Ayşe'nin yanına oturup yardım ettim.
Annem hem çorba karıştırıyor hemde bizi izliyordu .Tam arkamda durduğu için görmesemde his edebiliyordum . Kesin içine içene ağlıyordu . Kafamı çevirsem baksam , dayanamaz bende ağlardım. Annem bu gün benim göz yaşımı görmemeliydi . Biz böyleydik işte birimiz ağlasa ötekimiz de doldururdu gözlerini . Aynı acının yolcularıydık . Aynı anda ağlar , gülecek sebep bulunca da doya doya gülerdik .
Her iş bitmiş hazırlıklar da tamamlanmıştı .Yavaştan gün kendini siyaha bırakmıştı . Halam ve babam baş köşeye kurulmuştu çoktan . Gözleri benim üzerimdeydi . " Gel yanaş" dedi halam gayet sakin bir ses tonuyla . Yanaştım usulca . Az çok ne diyeceklerini  tahmin edebiliyordum. Babam lafa girdi. " Bak Elif , ben gelecek adamdan çok para aldım . Senin rızanın olduğunu adamın çocuğunu da kabul ettiğini söyledim. Benim lafımın üstüne laf söylemek yok! Düğün dernek sorarlarsa istemiyorum diyeceksin. Seni aldıkları gibi gidecekler bende rahat bir nefes alacağım." dedi. İşte bu da babaydı . İnsan evladının yokluğunda nasıl nefes alabilirdi ki. Kanından canından olan bir insandan neden bu denli nefret ederdi ki ? Anlayamıyordum . Yıllarca anlamaktada güçlük çekmiştim zaten .
Tüm öğütler verilmiş , göz korkutması yapılmış  ve tehditler havada uçuşmuştu. Artık yeter diyeceğim noktanın eşiğindeyken kapı çalındı.
"Geldiler" diyerek halam ve babam  telaşla ayaklandılar.
Ayşe'yi de alıp odadan çıktım . Mutfağa doğru ilerlerken, göz ucu ile kapıya baktım .  Altmışlarında düzgün giyimli, bakışları sert mi sert duran adam . Babamla aralarındaki tek fark yaşları olabilirdi . Ardından yine iyi giyimli eşi olduğu düşündüğüm adamdan bir tık daha genç duran bir kadın. Buram buram kibir kokan bir havası vardı . Burnunu kıvıra kıvıra yanında getirdiği terlikleri giyip içeri doğru adımladılar . Onun arkasından gelen ise iri yapılı, kara kaş, kara göz yüz ifadesinden de anladığım kadarı ile sevecen bir adama benziyordu . Bu muydu acaba beni istemeye gelen . Tam o sırada " baba beni bekle" diye bağıran bir kız çocuğu adımladı içeri. Babam dediği adam yani beni istemeye gelen adam mıydı?Gerçekten doğru söylüyorlarmış . Çocuğu varmış . İçimdeki ufacık umut kırıntısı da yok olmuştu . Dikkatlice izliyordum beni görmemelerini umarak. Kız ondört on beş yaşlarında falan vardı . Güzel giyinmişti . Babam dediği adamın kopyası gibiydi . Babası gibi oda çok güler yüzlü duruyordu . İçten içe sevinmiştim. Kızı ile arası  iyi olan  bir baba ne kadar kötü olabilirki dedim . Düşüncelerimin gerçek olmasını umarak yavaştan bende geçtim içeriye. Gelenlerin ellerini öptükten sonra . Adının baran olduğunu yeni duyduğum adam yani beni istemeye gelen adama gözümü bile değdirmeden çıktım odadadan . Onlar yedi içti ben ise idama mahkum edilmiş bir mahkum gibi düşünüyordum . Mahkumlara bile son dileği sorulurmuş . Benim öyle bir hakkım bile yoktu.
Yatakta öylece oturuyor ken kapım açıldı annem " buyurun Baran oğlum diyerek" içeri geçmesini bekledi . Direk ayağa kalkıp üstümü başımı düzeltim. Ne diye gelmişti ki ? Yoksa zamanı gelmiş miydi gidecek miydim ?
"Merhaba Elif hanım" diyerek söze girdi. Usulca başımı eğdim. " Büyüklerimiz görüşmüş , anlaşmış ve onaylamış . Ben sizinde bu evlilik ile alakalı düşüncenizi almak isterim . Siz ne düşünüyorsunuz . Biliyorsunuzdur bir kızım var , on beş yaşında . Annesi yani rahmetlik eşim çok değerliydi benim için . Kızım küçük yaşta annesiz kaldı . Ne doğru dürüst tanıdı  ne bildi.İstedim ki kızım Anne şefkati görsün . Bunca sene evlilik düşünmedim .kızım da artık çok isteyince işte kendimi burada buldum .Ben senden ne eşlik fazifesi isterim ne iş ne aş . Rızan var ise kızıma anne ol, tatmadığı anne şefkatini verebileceğin kadar sende tatsın . He Elif ne dersin ? Yok dersende anlarım sonuçta evlenmemişsin hiç . Belki hayallerin vardır" . Bizi kapının kenarından izleyen babamı fark edince kapıyı hızlıca kapattı. Sessizce sordu " sadece kendi istediğini söyle Elif"
Gerçekten benim düşüncelerimi soran umursayan bir insan varmış . Yok desem beni almadan giderdi . Bana bu güveni aşılamıştı . Zaten güvenmekten başka da bir çarem yoktu . Gözlerine bakmadan bu evliliğin  benim için uygun olduğuna karar verdim dedim . Yine söze girdi ." düğün istememişsin oysa her kızın hayali bari bir düğün yapalım." Hayır dedim usulca istemiyorum . Oysa ta küçüklükten belliydi gelinliğimin modeli . Hep farklı farklı modeller düşünsemde, kuyruğu uzun olacaktı gelinliğimin.
"Bari bunları takalım"diyip beş bilezik bir yüzük tutuşturdu elime . "Madem öyle Elif kız hakkımızda rabbim en hayırlısını versin" diyip çıktı odamdan . Elimdekiler le öylece kalmıştım. Ağlamayacaktım  söz vermiştim kendime göz yaşlarımı içime içime akıtmıştım. Annem girdi odaya yine ağlıyordu . Eksik olmuyordu o yaşlar artık gözlerinden ,ben nefret ediyordum bu durumdan. Bana sıkı sıkı sarıldı ve daha çok ağladı . Konuşmak istemiyor gibiydi . Söylemek istemediği o sözler bir bir döküldü dilinden. " Hazırlan kızım imam geldi." Dedi usulca . Evet idam vaktim gelmişti . Kurduğum hayallerin hepsinin  zihnimden bir bir uçtuğunu his ediyordum. Buraya kadardı işte. Şu kadarcık ömre birde bu evliliği sığdıracaktım .
.
.
.
.
    🍂 Bu  günki bölümün sonuna geldik . Umarım beğenmişsinizdir . Yorum yapmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayalım lütfen .🍂

ELİFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin