PİS DOKUNUŞ

16 6 0
                                    

Az önce yaşadığım o duygudan daha sıyrılamamıştım.Hiç böyle his etmemiştim. Aşk,sevgi böyle bir şey miydi?

Oysa Yusuf'u da severdim değer verirdim.Ama Toprak'a baktığım gibi kalbim böyle çarpmazdı.Mesela Yusuf'u öpmek hiç istemedim.Ona dokunmak aklımın ucundan dahi geçmezken.Bir kaç gündür tanıdığım ve gördüğüm adamı öpmüştüm.

Bu hissettiklerime bir anlam vermeye çalışırken Dicle'nin beni Çağıran sesini duydum.Hemen düşüncelerimden sıyrılıp az önce topladığım ve Toprak'ın gelmesi ile yere düşüp dağılan çiçek buketini toplamaya başladım.

Her şeyden bi haber olan Dicle'nin yanına ulaştığımda Baran'da yanındaydı.Az önce yaşadığım şeyi görmediğini umarak yanlarına adımladım.

"Nerdesin sen Elif! Küçücük çocuğu bırakmak nasıl bir mantık Allah aşkına! Öfkeden yine sinir kat sayıları artmış Baran'ı umursamayarak,elimde tuttuğum rengarenk çiçeklerden oluşan buketi Dicle'ye verip saçlarına bir tane öpücük kondurdum.

"Senin kadar güzel değiller güzelim ama sadece bunları bulabildim" dedim yüzümdeki kocaman gülümseme ile.

"Çok güzeller anne teşekkür ederim"dedi Dicle en güzel gülücüklerini bana göndererek.

Baran ise bakışlarını bir bana bir Dicle'ye dikerek bakıyordu.Yüzündeki sinir çoktan gitmiş yerini küçük bir tebessüm almıştı çoktan.Biraz çekinerek ve birazda mahçup bir sesle lafa girdi.

"Ben Dicle'yi öyle tek görünce korktum.Dosttan çok düşmanımız var.Benim aklıma gelmemişti Dicle'ye sürpriz yapacağın.Bağırdığım için affet."Dedi Baran mahcubiyetle. Oysa az önce Toprak ile yaşadığımız şeyi görse iki kurşunla hayatımıza son vereceğine adım kadar emindin.

"Önemli değil"dedim alttan alarak.Sonra Dicle'nin elinden tutup eşyalarımızın olduğu yere doğru adımladık. Uzaktan bile duyulan etlerin kokusu beni acıktırmaya yetmişti.Nihayet geldiğimizde kurulmuş sofra dikkatimi çekti.Baran yokluğumuzda eksiksiz bir sofra hazırlamıştı.

Yedik içtik Baran ile kısa kısa da olsa sohbet ettik.Gözlerim sürekli etrafta dolanıyordu.Toprak'ın şu an beni izleme olasılığı yüzde yüzdü.

Dicle ile oyunlar oynadık sohbet ettik.Bu piknik en çok Dicle'yi mutlu etmişti.Akşamın olmasına az kala toparlanıp hapis hayatı sürdüğüm o eve çoktan gelmiştik.Malzemeleri arabada bırakıp Dicle ile eve yürüdük Baran'da arkamızdan bizi takip ediyordu.

Eve girdiğimizde önce Dicle'yi odasına götürüp banyo yaptırmış onu odasında oyun oynaması için bırakmıştım. Keyfi oldukça yerinde olan bu çocuk beni de mutlu ediyordu.Baran'ın odasına bende duş almak için girdiğimde üzeri çıplak Baran beni karşılamıştı.

Yüzünde serseri bir ifade ile gülerek iki adımda dibime girmişti.Bu sefer ne isteyecekti merak ediyordum.

Gözlerini gözlerime diktiğinde benim dikkatimi çeken ıslak saçlarından anlına doğru gelen su damlacıklarıydı.Ben Dicle'yle ilgilenirken çoktan duş almıştı.

Elini belime koyup kendine çektiğinde bir an irkilip korkmuştum.Derin derin nefesler alıyordu.Tam dudaklarını dudaklarıma değdirecekken kapı küt diye açılmıştı.Kapının açılması ile birbirimizden ayrılırken bize tuhaf bakışlar atan kaynanamla göz göze gelmiştik.

İlk kez böyle hiddetle gelmesine sevinmiştim.Tam zamanında gelip beni oğlunun ellerinden kurtarmıştı.Baran'ın korkunç bakışları annesini bulduğunda öfkeyle çoktan lafa girmişti.

"Anne ne yaptığını sanıyorsun sen?Odama böyle destursuz girmek de neyin nesi?"Dedi.Sesindeki öfke karşısındaki kadını zerre korkutmamıştı.

ELİFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin