Ben ben değildim artık. Bir hiçliğe razı olmuştum . Bedenim bu evde ama ruhum kara toprak altında bedenimi de bekliyor gibiydi .Artık sona gelmiştim . Bu yaşıma kadar yaşadığım her şey bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden . Oysa okuduğum kitaplarda insanlar, ölürken tüm yaşamları film şeridi gibi geçer gidermiş gözlerinin önünden. Bedenim sağ idi belki ama ruhum artık bir ölüydü bu günden sonra .
Çıkmam lazımdı bu karanlık düşüncelerden şimdi yapmam gereken şeyler vardı. Benden zorla istenilen daha doğrusu.
Annem göz yaşlarını elinin tersiyle silerken gözlerinde sadece çaresizlik vardı . Güçsüzüm ,çaresizim diye bağırıyordu gözleri .Annemin imkanı olsa ardında birileri destek çıksa bırakmazdı beni, bana bunu reva görenleri parçalardı elleriyle . Ama yapamıyordu.El alem ne der diye yıllarca kahrını çektiği babamı belki bir ailesi destek olsa ,arkasında dursa elli alem konuşsun deyip bir dakika durmazdı .
Çaresizdik!
"Hadi kızım vakit geldi " derken annemden bir hıçkırık koptu gitti . Korktuğum istemediğim oldu ,bütün gün içime akıttığım göz yaşım şimdi hiç durmayacak gibi anneme sarılır sarılmaz akmaya başladı .
Kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum . Sadece annemin yüreğine sığınmak istedim . Beni seneler önce rahminde koruduğu gibi şimdi de öyle korusun istedim . Yapamazdı,yapamayacaktı, imkansızdı ,gücü yetmezdi .
Hiç suçlamayacaktım annemi hakkı yoktu . Suçlayacağım insanlar annemi bu karanlığa sürenler ,bu karanlıkta anneme ışık olmayanlardı . Şimdi aynı sığ düşünceli insanlar benide karanlığa sürüyordu .
Halamın kapıyı kırar gibi odaya girmesi ile ayrıldı kollarım annemden .
"E haydin sabaha kadar sizi mi beyliycez"diye bağırdı.
Kolumdan tuttuğu gibi beni karanlığa götürüyordu.
Odada herkez hocanın yanına toplanmıştı iki de şahit vardı tanımadığım . Baranın gözleri gözlerime ilişti . Hiç çekmedim gözlerimi gözlerinden ,görsün istediğim içimdeki yangınları ,hüznü , acıyı .
Ama görmedi belki görmek istemedi belki de gördü yardım edecekti. O kadar karanlıkta kalmıştım ki şimdi cellatımdan bana ışık olmasını bekliyordum .
Nikahımız kıyıldı eller öpüldü . Bu kadar dı bitmişti. Şimdi veda vaktiydi . Kim bilir bir daha ne zaman uğrayacağım bu eve veda etme vaktiydi . Baba ocağı değildi bu ev bana ana ocayığdı , ana kucağıydı , ana yüreğiydi . Sarıldım anneme sım sıkı Ayşe de geldi hemen yanımıza oda sarıldı bize . Hiç ayrılmak istemeyerek sarıldık son kez olup olmadığını bilmeyerek. Sonra bir el ayırdı bizi .
"E hadi bakalım yeter sanki ölüme gidiyorsun sanki" diyerek bizi ayıran kaynanamdı .
Belki şaka yapmıştı ama ben gerçekten ölüyordum benim için ölüme gitmekti, daha azı değildi.
Boşluğa düştü kollarımız ayrıldık.
Başka da kimseyi görmemek adına evden çıkmak için hareketlendim. Tam o sırada babamın sözünü işittim.
" öpmeyecek misin elimi?"
Ne kadar soğuk kanlı söylemişti . Beynimde dalga dalga yayıldı bu cümle .
Ama belliydi yapacağım . Öpmeyecektim!
Bir kere bile saçımı okşamayan eli öpmeyecektim. Onca yılın intikamını bu küçücük hareketi yapmayarak almak istiyordum .
" Öpmeyeceğim!"
Hiç hak etmiyordu elini öpmeyi . Hatta yüzüne bakmamızı önüne koyduğumuz bir kap yemeği bir bardak suyu bile hak etmiyordu .
"Hiç hak etmiyorsun baba" diyebildim sadece gözlerine bakarak elleri yumruk olmuştu ama artık bana dokunamazdı . Baba demiştim belki son kez . Hiç babalık vasfını yerine getirmemesine rağmen demiştim çünkü söylediğim bu son cümleyi belki babalığı aklına geldikçe hatırlasın diye . Ummuyordum aklına baba olduğu gelmezdi ama ben yine de söylemiştim .
Ardıma bakmadan çıktım ana ocağımdan . Hayatın beni nelerle karşılaştıracağından neyle sınayacağından habersiz takıldım celladımın peşine..
.
.
🍂Merhaba canlarım inşallah beğendiğiniz bir bölüm olur kusurum varsa af ola iyi okumalar dilerim 🍂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİF
RomansaAdı da kendi de güzel Elif. Bir insanın hayatı başka bir insanla nasıl da çiçek bahçesine döner .YÜZBAŞI TOPRAK ASLAN VE ELİF' in hikayesi bu. Her aşkta zorluk vardır . Önemli olan zoru da sevebilmektir ...