KALPTEKİ SIZI

16 4 0
                                    

Ben Toprak ASLAN;

   Bu ülkenin her ferdi gibi,bende her karışına kanımı feda etmek için yıllardır hayalini kurduğum bu mesleği yapıyorum. Çünkü bu topraklara bu ülkeye çok borçlu hissediyorum kendimi. Devletimin yetimhanesinde büyüdüm . İlk adımlarımı,ilk kelimelerimi,sevinçlerimi,üzüntülerimi hep devletimin bana kucak açtığı yetimhanede yaşadım.Ne anne bilirim ne baba nede kardeş. Yetimhaneye gelen her isimsiz bebek gibi ana adım Havva baba adım Adem. Onları yani ailemi hiç aramadım . Çünkü isteselerdi beni bırakmazlardı. Bir anne baba yeni doğan bir bebeği nasıl bırakabilirdi aklım almıyordu.Ölmüş olmalıydılar yoksa bırakmazlardı bence . Hep bu düşünceye sığındım . Onları aramamamın nedeni de buydu aslında . Hep kendimi öldüklerine inandırdım ve onları hiç suçlamadım. Ama Aradığımda bulursam onlara olan iyi düşüncelerim tek tek hayal kırıklığına uğratacaktı beni.Aile kavramı benim için yetimhaneden ibaretti hep.

Şimdi de bir aile olarak gördüğüm omuz omuza operasyonlara gittiğim birbirimize canlarımızı emanet ettiğimiz dostlarım var. Her biri benim gibi bu topraklar için kanını son damlasına kadar feda etmeye hazırlar.

İlk görev yerimden yeni geldim bu topraklara,Diyarbakır'a . İlk görev yerim Hakkari idi. Az koşturmadık Tufan timi ile bilmem kaç rakımlı tepelerde . Çoğu arkadaşım kardeşim gözlerimin önünde şehadet şerbetini içti o tepelerde.Hepsinin kanını yerde bırakmamak için bende kanımın son damlasına kadar o şerefsizlere girdikleri her deliği cehennem edecektim.

Amacım artık bu toprakları it sürülerine cehennem etmekti. Benim için çok kolaydı. Çünkü arkamda bekleyen bir ailem yoktu. İş böyle olunca da geride bırakacaklarından korkmuyorsun. Seni bekleyen olmayınca her şey çok basit geliyor. Bundan sebeb hep ön saflarda çatıştım en zorlu görevlere önce gönüllü olarak ben ismimi yazdırdım. Henüz bir kaç kurşun izinden başka bir şeyim yok. Yalnız şehit olursam borcumu ödeyeceğimi düşünüyorum bu vatana.

Karakolun bahçesinde eğitim yapan askerleri izliyordum. Her sabah kahvaltıdan sonra eğitimi Efe'ye kitleyip çayımın son yudumuna kadar bizi çepeçevre saran dağları izliyordum. Hakkari gibi değildi Diyarbakır.Henüz bir yaşanmışlığım yoktu bu şehirde. Ama buraya gelirken çok farklı hislere kapıldım sanki bana ait bir şeyler vardı bu şehirde . Yaşayıp görecektim.

Çayımın son yudumunu içtiğimde Efe yaklaştı yanıma.

"Komutanım bir ihbar aldık . Gelincik köyünde bazı hane sahipleri terör örgütü elamanlarına erzak yardımı yapıyormuş. Bazı hane sahipleri de yaralı terör örgütü elemanlarını eve alıp tedavi ediyormuş."Dedi.

"Oğlum Efe anladık çömezsin ama neden ana haber spikerleri gibi konuşuyorsun? Ne terör örgütü elamanı oğlum ? Onlara bu lakap çok fazla it sürüleri piç kuruları gibi tabirler kullanabilirsin. Geliştir kendini kibarcık,ekle sende üç beş lakap bu pezevenklere!"

"Emredersiniz komutanım!"

"Haber ver hazırlansın tim,beş dakikaya giyinme odasında olacak ekip. Serkan'a söyle tuvalet temizliğini bıraksın oda gelecek göreve."

"Emredersiniz komutanım!"

İşte böyleydi bizim işler sen toprağının her karışını korumaya çalış üç beş kendini bilmez şerefsiz gelsin o piç sürüsüne kol kanat gersin. Bırakmazdım yanlarına.

Bu düşüncelerle giyinme odasına girdim herkes çoktan hazırlanmaya başlamıştı.
Serkan eli belinde iki ye bükülmüş şekilde içeri girince tim gülmeye başladı.bakışlarımı onlara çevirince herkes işine dönüp hazırlanmaya devam etti.

"Hayırdır Serkan 'cım belin mi tutuldu?"Dedim yarım ağız gülerek .

"He ya komutanım valla her cezanıza razıyım ama diş fırçası ile tuvalet temizliği nedir yahu ?"

ELİFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin