~Hoseok
Gözlerimi zorlukla araladığımda karşımda bana dik dik bakan Seokjin hyung ve Jimin'le karşılaştım.
"Ah...başım."
Yerimden doğrulacaktım ki, göğsümden itip tekrar yatağa yatmamı sağladılar. Tüm vücudum ağrıyordu. Sanki üstümden kamyon geçmişti.
"Hoseok konuşmamız gerekiyor."
Başımı ovup ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Ne olmuştu ki bana? Neden buradaydım? Neden her yerim ağrıyordu?
"Çok korktum Yüzbaşı...sizi bir daha görememekten korktum...sonsuza kadar sizi görememekten korktum...ben...karanlıktan, soğuktan ya da kötü adamlardan değil, sensizlikten korktum."
"Ben...uzun zamandır bunun üstünde çok düşündüm...ne yapmam gerektiğini uzun uzun kendimle tartıştım...uzun zaman sonra sizinle yanlız kaldığımız için, heyecanlandım. Heyecanımın sebebi de bunu söylemek için."
"Neyi?"
"Seni seviyorum Yüzbaşım."
Evet! Ben en son! Tanrım! Aşk itirafı yapmıştım. İlan-ı Aşk! Hadi ama! En güzel yerinde batırdım! Oda Bana söyleyecekti belki? Of Hoseok! Bayılmanın sırası mıydı?
Acaba şuan nerede? Yoksa dışarda uyanmamı mı bekliyor? Çabuk yanına gitmem gerekiyor! Cevabını duymalıyım. Beni sevip sevmediğini öğrenmeliyim! Ama nasıl gideceğim? Utanırım ki!
Of! Şuan bile yanaklarım yanıyordu! Karşısına çıksam kim bilir nasıl kızarırdım? Umarım o beni bu utançtan kurtarır ve ilk gördüğü yerde konuşurdu! Yüzbaşından beklemem ama umarım böyle bir mucize olur!
Yumuşak pembe dudakları sanki hala aynı yerinde. Sanki hala aynı o zamandaki gibi öpüyordu beni. Hoseok! Neler düşünüyorsun sen?
"Hyung sonra konuşuruz. Önce benim Yüzbaşıyla konuşmam gerek!"
"Hoseo-"
"Lütfen hyung! Sadece birkaç dak-"
"Konuşmamız lazım dedim Hoseok!"
Seokjin hyung bağırdığında kitlendim. Hem bu kadar öfkeli olmasına, hem de az ötede duran 3 bavula. Kimindi onlar? Kahverengi olan benim çantamdı ama diğerleri? Onlar arkadaşlarımın değil mi? Ama neden?
"Hyung o bavu-''
"Gidiyoruz Hoseok."
"Ne?"
İkisi de yatağın kenarına oturup elimi tuttu. Ne dönüyordu burada? Neden gidiyorduk? Nereye? Neden neden neden?
"Dinle..."
Neden hyungum bu kadar kırgın, bu kadar üzgün bakıyordu? Birileri bir şey mi demişti yoksa? Neye üzülmüşlerdi arkadaşlarım?
"Anlatın! Ne oldu? Neden gidiyoruz?"
Birbirlerine baktılar önce. O an içimi bi huzursuzluk kapladı. O his içimde o kadar büyüdü ki kalbim sıkıştı. Boğazımda bir düğüm oldu ve konuşamadım. Sadece yutkunup konuşmalarını bekledim.
"Hoseok..."
"Anlatsanıza! Kime diyorum?! Anlatın?!"
Öfkelendim. Sinirlendim. Kızdım. Hayatımda hiç kırmadığım kalplere sesimi yükselttim. Şimdi kırdım onları. Ama neden? Bir hiç uğruna mı?
"Hoseok Seul'e dönmeliyiz çünkü...sende bir şey var."
"Ne?"
Garip garip baktım yüzüne. Neyden bahsediyorlardı? Aileme mi bir şey olmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aurora / YoonSeok
FanfictionDoktor Hoseok, gün batımında Yüzbaşı Yoongi'ye aşkını itiraf ettikten sonra aniden bayılır.