10- BAŞKA

206 24 2
                                    

~Hoseok

Taehyung ile pazardan döndüğümde ortalıkta kimseyi göremedim. Nerdeydi herkes?

"Hey YooWoon!"

"Evet doktor bey?"

"A şey...diğerleri...Yüzbaşı neredeler? Ortalarda görünmüyorlar?"

"Arkadaşlarınız... er Namjoon ve er Jungkook'un yanındaydılar. Yüzbaşı...sanırım odasındaydı."

"Peki teşekkürler."

"A şey! Efendim...Yüzbaşı kimsenin yanına gitmemesini, rahatsız edilmek istemediğini söyledi."

"Tabi...sonra görüşürüz."

Baş selamıyla yanımdan ayrıldığında Seokjin hyung ve Jimin'i bulmaya gittim. Ne yazık ki Seokjin hyung, Namjoon'a sözde ceza çektirmek için Namjoon'a kölelik yaptırıyordu.

Ama bence kesinlikle öyle değildi. Ne zaman Namjoon yanımıza gelse, Seokjin Hyung anında karakter değiştiriyordu. Bizim yanımızda ağzı bozuk Seokjin, o gelince mütevazı Seokjin oluveriyordu.

Namjoon'u söylememe gerek yok sanırım? Kendisi baştan beri Hyunguma ilgi duyduğunu her şekilde gösteriyordu. Bazen ona iltifatlar bile ediyordu.

Jimin ve Jungkook mu? Jungkook sözde Jimin'e nehirde çamaşır yıkamayı öğretiyordu. Hıh! Gören de sanacak biz hiç öğrenci evinde kalmadık!

Taehyung'da kendini geliştirmek için ava gitti. Beni bilirdi zaten. Ben asla bir canlıyı öldüremezdim. Yerim orası ayrı konu ama gözümün önünde öldürülmesine karşıyım yani.

Zaten Taehyung neden geldi onu da anlamış değilim. Akşama kadar öylece oyalandım. Hastaların yanına gittim. Çocuklarla oynadım, kıyafetlerimi bile katladım ama zaman geçmek bilmedi!

Neyseki akşam yemeğinde bizimkiler burdaydı ama Yüzbaşı? Yemeği hızla yedim. Bu sefer onlar benimle konuşmak isterken işim olduğunu söyleyip, oradan ayrıldım.

Neyseki tüm kamp 2. Tabanlarını almakla meşguldü. Yüzbaşının odasının olduğu tarafa yönelip küçük adımlarla içeri girdim.

Karanlıktı oda. İnsan en azından bi mum yakardı. Ayın ışığı ve dışardaki meşaleler yakılı olmasa hiçbir şey göremezdim.

Ay ışığının vurduğu küçük camsız pencerenin altına yatıyordu. Yavaşça yanına yaklaşıp, yerde serili olan halının üzerine oturdum.

Şimdi daha yakından görebiliyordum onu. Kirpiklerini bile sayabilir, nefeslerini bile duyabilirdim. Kalp atışları? Onları bugün fazlasıyla dinlemiş olabilir miyim?

Sessizce kıkırdayıp, elimi dudaklarıma götürdüm. Bugün olanlar da neydi öyle? Az kalsın beni öpüyordu! Ya ben? Neden öyle tir tir titremiştim karşısında? Kokusu o kadar yoğun geliyordu ki, gözlerimi kapatıp iyice çektim içime.

Ben sadece onu köşeye sıkıştırıp, doğruyu söylemesini istemiştim. Taehyung geldiğinden beri yapmadığı şey kalmamıştı! Bence ona nefret beslediğini açıkça belli ediyordu.

Taehyung her ne kadar bakışlarından rahatsız olsa da bir şey diyemiyordu. Sonuçta buranın patronu oydu. Elbette çekiniyor, ve görmemezlikten geliyordu.

Usulca yüzünü izledim. Dudaklarımda belli belirsiz bir tebessüm oluşurken, parmağımı usulca saçlarında gezdirdim.

Siyah saçları acaba kendi rengi miydi? Yoksa boya mıydı? Çünkü fazla parlak ve canlıydı. Her ne kadar köyde yaşıyor olsa da temizliğe çok önem veriyordu.

Aurora / YoonSeokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin