2. Nikâhta Keramet Var Derler!

52 5 0
                                    

Valizlerimi, üstün başarı göstererek babamı benden uzaklaştıran koruma bey almıştı. Babam ortalarda yoktu. Mahir Bey ise oldukça dalgın bir ifade ile evimi inceliyordu. 

"Bir şey unutmadığından emin ol kızım!" demişti. Baştaki o kendinden emin tavrından eser yoktu. Parayı nasıl kabul ettiğimi ve kendimi sattığımı gördükten sonra şüpheye düşmüştü. Onun istediği kontrol edebileceği zayıf bir kadındın. Eğer benden vazgeçmezse başına geleceklerden kendisi sorumluydu. Zira bana fiyat biçmenin bedelini herkese ödetecektim. 

Mahir Bey ile evden çıktığımızda az önceki koruma ceketinin düğmesini ilikleyip Mahir Bey'in kapısını açtı. Renkli gözlü, koyu saçlı bir adamdı. Yüzüne pek dikkat etmemiştim ama nefretimi kazanan adamın önünde saygı duruşuna geçtiğinde öfkemi üzerine çekmişti. Bu sebeple kendisini yakından inceleme fırsatını elde etmiş oldum. O an fark ettim kim olduğunu. Şirkete gidip gelirken hep kapıda duran, Mahir Bey'in yakın koruması ve şoförü olan Yusuf'tu. İsminden mi almıştı güzelliğini yoksa güzelliğini gören ailesi mi bu ismi kendisine vermişti bilmiyorum ama kendisi şirketti oldukça popülerdi. Kır saçlarına rağmen, asık suratı ve huysuzluklarına rağmen, güzel gözleri mavi olduğundan olsa gerek bütün kötü huylarının üzerinde ışıl ışıl parlıyordu. 

Zaten bende mimlenmiş olan bu adam, Mahir Bey'in hizmetinde olduğu için daha da nefretimi kazanmış oldu. 

Mahir Bey arabaya geçtiğinde, Yusuf Bey bana ön kapıyı açtı. Kapıyı açmasına rağmen dalıp gitmişim öylece dikiliyordum. Mahir Bey kapının camını açmıştı. 

"Vaz mı geçtin kızım?" demişti. 

"Para sizde, vazgeçmesi gereken sizsiniz!" dedikten sonra geçtim arabaya. Kemerimi bağlarken ellerim titriyordu. Böyle lüks bir arabaya daha önce hiç binmemiştim. Bundan saatler önce binseydim heyecanlanırdım. Arabanın içini ezberleyerek süzerdim, ehliyet alma hayalleri kurardım belki de. Şu an arabanın dışına odaklanmış, her gün sızlanarak yürüdüğüm kaldırımlara inanılmaz bir özlem duymuştum. Sadece dakikalar öncesinde yine sızlanıyordum bu kaldırımlarda koşturduğum için. Bu kadar çabuk pişman olduğuma inanamıyordum. 

"Bankalar kapanmıştır bu saate kızım. Şimdilik seni eve yerleştirelim. Yarın sabah birlikte bankaya gideriz." demişti. Sonra isminin Yusuf olduğunu öğrendiğim koruma - şoför ile muhabbet ettiler. Böyle iğrenç bir pazarlıktan sonra bir şey olmamış gibi saçma sapan konulardan konuşmaları ayrı bir saçmalıktı. 

Sadece filmlerde gördüğüm tarzdaki bir villaya geldik. 

"Evlendikten sonra oğlum ile yaşayacağınız yer. Karşıdaki villa da benim evim kızım. Bir sorun olursa iki adım ötenizde olacağım." dedi. Yusuf valizlerimi indirirken ben evi inceliyordum. Mahir Bey arabadan bile çıkmamıştı. Camdan seslendi sadece:

"Yarın bankada işlerimizi hallettikten sonra ufak bir işimiz daha var. Ama bugün dinlen. Epey sorunlu bir gün oldu. Yusuf sana yardım eder." Yusuf valizlerimle eve doğru ilerlerken karşı evden gelen başka bir takım elbiseli, arabanın direksiyonuna geçmişti. Ben de Yusuf'un peşinden koşturdum. 

"Yusuf Bey!" diye seslendim adeta cırlayarak. Durdu bana baktı. 

"Gerisini ben hallederim. Evimde yabancı istemiyorum!"

"Ama Mahir Bey emretti..."

"Bu da Allah'ın emri. Bir adamla aynı eve giremem ben!" ne diyeceğimi bilememiştim ama haklılık payı vardı. Hem içeride bana ne yapacağı da meçhuldü. Tanımam etmem. 

"Yalnız olmayacağız, başka görevliler de var içeride."

"Yine de istemiyorum. Evimde yabancı erkek olamaz. Tesettürlü bir kadınım ben! Hem bundan sonra ben de sizin patronunuz olacağım. Emir komuta bende! Evime giremezsiniz!"

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin