12. Bir İşler Çeviriyorlar

15 3 0
                                    

Sevgili okurlar, pazardan pazara ancak girebiliyorum sayfaya... Pazara kadar değil mezara kadar yazarım ben diyordum ama yazmaya vaktim kalmıyor bir türlü =( Ben de kendime şaşırıyorum şu aralar. Ekmek parası için hayallerinden vazgeçenlerden misiniz? Allah hayallerinize kavuşmayı nasip etsin. Hayallerden vazgeçilmez. Sadece tozlu bir sandığa kaldırılırlar. Bir ömür boyu hava alsınlar diye de sık sık sandıktan çıkarılırlar. Her seferinde sandığa kaldırmak daha da zorlaşır ama hayat hep daha da zorlaştığında mecbur kalınır. Umarım hayallerimizi yaşamayı nasip eder Rabbimiz. İyi okumalar... 

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Eve geldiğimizde arabadan inmedim. Hastanede kafamı sardıktan sonra apar topar eve dönmüştük. Sadece kafam değil her yerim ağrıyordu. Kapımı açtıklarında da inmedim. 

"İn artık!" diye çıkıştı yanımdan doktor. 

"Sen in asıl!" dediğimde oflayarak indi. 

"Kaza mı geçirdiniz ne oldu?" diyen Yusuf'un endişeli sesini duymuştum. 

"Ah! yavaş lan acıyor!"

"Nasıl oldu bu?" Doktorun kaşına dikiş atmışlardı. Bende dikiş yoktu. Sadece ufak bir sarsıntı geçirmiştim. Kafam sargıdaydı ve çok şirin bir boyunluk takıyordum. Doktor şerefsizi içeri uzanınca diğer tarafa kaçtım, inleyerek onun çıktığı yerden zar zor çıktım. 

"Çok büyük bir kaza geçirdik anlayacağınız!" diyerek hava atıyordu bir de şekilsiz şerefsiz doktor. 

"Patronunuzu ben dövdüm!" diye çıkıştım. Ama boynum sızlamıştı yine. 

"Daha çok sen benden dayak yemiş gibisin karıcığım, böyle şeyler söylemesen mi?"

"Patronunuz karısını döven bir pislik!" diye söylendim. 

"Espri yapıyor ama canı yandığı için gülemiyor kendi şakasına, yok öyle bir şey!" derken bana dokunmaya kalkıştı, tekme atmaya çalıştım boynum acıyınca inleyerek doğruldum. Sebo'ya uzandım oflayarak. 

"Hâlâ akıllanmadım mı aşkım, rahat mı dursan!" dedi arkadan bir de pislik. Fadik teyze ağıtlar yaktı içeri girdiğimizde. Odama gitmek istedim ama götürmedi Sebo. Mahir Bey evdeydi. Bu yüzden Sebo ve doktorun ortak söyledikleri yalanları yalanlayamadım. 

"Olsun tekrar çıkarsınız balayına! telafi edersiniz!" diyerek sözde teselli etti manyak Mahir. 

"Yok yok. Küçük ayılar veririm yakında size. Yeni bir balayına gerek yok!" diye çıkıştım yakında balayına gönderilme ihtimalimize karşı. Doktor güldü bir de utanmadan. 

"Sevgilim kızımıza kardeş getirmek için daha erken değil mi?"

"Nasıl da biliyor kendisini Koca Ayı." dedim. Gülüştüler ama ben gülemiyordum. 

"Çok şükür. Kızım sağlığına kavuşunca da eğitimlerine başlar. Sonra da sosyeteye karışır yavaş yavaş. Oğlum sen de bir ara yanıma gel. Sana hastane aldım. Çalışmaya başlarsın sen de!" deyince şaşırdım. Mahir giderken Koca Ayı da onun peşinden gidiyordu. 

Hastane aldım dedi ya! Hastane satın alınan bir yer mi? Özel hastane falan satın aldı herhalde! Fakir aklımı böyle şeylere yormak istemiyordum zira Zengin başının başıma sardığı sargıdan kurtulamamıştım henüz. Ben bunlarla yarışamazdım emin olmuştum artık! Fadik:

"Kızım, nasıl olacak böyle?" diye içerlenmişti. 

"Işık'ı özledim ben ya! Nerede? İyi mi?"

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin