18. Ölmek İçin Çok Güzelim, Yaşlanmam Lazım

12 2 0
                                    

Eve geldiğimizde Mahir Bey yeni süt annesi bulmuş. Bu seferki de kaçıp giderse artık ben Samet'ten bebek yapıp, süt verecektim gerçekten! Bıkmıştım şu yavrucağın bir türlü doya sıya süt içememesinden!

Belma Hanım Yusuf'un kuzeniymiş. Yeni doğum yapmış. Kocası yurt dışında Makine Mühendisi olarak görev alıyormuş. Ara sıra karısını ziyarete geliyormuş ama 9 ay sonra temelli dönecekmiş buraya. Belma'nın minik bebeğinin ismi Nur'du. Adı gibi o da çok tatlı bir bebekti. Artık kardeş kardeş büyürlerdi.

Mahir Bey'in tüm ailesi bebeğe geçmiş olsuna geldiler. Daha bebek hastaneden yeni çıkmış kucaktan kucağa gezdirdiler çocuğu. Ömrümden ömür gitti. 

***

Galiba Yusuf'un nişanlısının ismi Özge'ydi. Ben sık sık Belma'nın yanına uğruyordum. Yusuf da sürekli Belma'nın yanındaydı, Nur'u seviyordu. Belma ve Yusuf konuşurlarken bir kez duymuştum. Ama hiç sormadım. Niye sorayım ki meraklısıymış gibi! 

Samet babasının onun için açtığı hastanede bir yeni yıl kutlaması düzenlemişti. Yeni yıla girmeden evvel doktorlarla birlikte yeni yıl kutlamasına katılmıştım. Bir de Mahir Bey'in büyük "Erenler" kutlamasına katılmıştım. İnsanlar yeni yıla aileleri ile girsinler diye iş yerlerinde erken kutlama yapıyorlarmış. 

Yeni yılı haddinden fazla kutladıktan sonra, gerçeğine evde girmiştim. Doktor yine dışarı çıkmıştı.

Sonraki gün Belma ile birlikte minikleri seviyorduk. Ben Işık'ı bırakmıştım yere, oyuncakları ile oynuyordu. Nur ise annesinin kollarında uyukluyordu.

"Samet ile senin aran limoni mi?" diye sorunca Belma, diken üzerinde hissettim kendimi. Ne diyeceğimi bilemedim.

"Yo... İyi aramız."

"Benim Hakan'ım burada olsaydı yeni yıla altlı üstlü girerdik anlarsın ya. Siz yeni evliymişsiniz ama hiç öyle tutkulu görünmüyorsunuz?" Yeni mi? Benim için bu evlilik ölü doğmuş bir evlilikti ama neyse.

"Yatak odası maceralarımla ilgi konuşmayı hiç sevmem. İki kere birlikte girdik yeni yıla, altlı üstlü olarak... Bir günü de özgürce dışarıda geçirsin sıkılmasın istedim benden olamaz mı?" dediğimde:

"Oo! Taktikler diyorsun! İyiymiş!" dedi gülerek.

"Ee? Sen kocanla nasıl tanışmıştın?" diyerek konuyu değiştirmeyi başardım.

"Biz tanıştığımızda evliydi!" dediğinde şok oldum. Güldü. "Korkma ben ayırmadım. Hiç bir şey yapmadım. Yani... Ben o evlendiğinde küçüktüm. Bizim aramızda 10 yaş falan var. O 18 yaşındaydı liseden mezun olur olmaz sevgilisini kaçırıp evlendi. Ben o zamanlar 8 yaşımdaydım tabi. Kaçırdığı kız... Hazır mısın duymaya... Kaçırdığı kız!" iyice gerilim verdi. Yakın akrabası çıkacak diye kalbim patlıyordu.

"Kaçırdığı kız bizim kiracımızın kızıydı!" dedi gülerek. "Babası vermiyordu kızını, annesi kıyamadı kızına, düğüne bizi de alıp gitti. Düğünde gördüm ben damadı. Hatta: 'O! sen ne yakışıklı şeymişsin, Tülin çok gıcık kızdır, sen beni al! Ben bal gibiyim, şeker gibiyim damat bey' diyerek yürümüştüm kendisine. Çocuğum diye hiç ciddiye almadılar beni. Ama aldım damadı kendime tabi!"

"Nasıl aldığını merak ettim?" dedim şaşkınca. Güldü.

"Tülin'in mallığı. Çocukları olmuyordu. Tedaviye başlamışlardı. Sorun Hakan'ımdaymış. Tülin yaşım geçiyor ben anne olmak istiyorum diyerek boşadı Hakancığımı. 30 yaşındaydılar o dönem. Ben 20'lik bir çıtır. Erkekler peşimde koşuyor. Hukuk fakültesinde öğrenciyim. Her kese avukatlık taslıyorum falan. Hukuk fakültesini kazandığım gün gitmişim kendime kartvizit çıkartmışım sen düşün.

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin