İLK ADIM

109 50 104
                                    

Zorda olsa sabah alarm sesiyle uyandım.Hemen hızlıca üstümü değiştirip aşağıya indim annem ve babam kahvaltı masasında beni bekliyorlardı.
Hızlıca bir yandan kahvaltımı yapıp bir yandan da derine inmeden onlarla sohbet etmeye çalışıyordum.Sonra onlarla ve o güzelim kahvaltıyı istemeye istemeye bırakıp evden çıktım otobüse binip okula geldim.

Hayatta alkol ağzıma almam ama akşamdan kalma gibiydim.Demek ki insan sadece alkolden sarhoş olup akşamdan kalmıyormuş.Bazı özel durumlarda seni akşamdan kalma yapıyormuş.Bunu bende tecrübe edinmiş bulundum.

Sınıfın kapısında Yaren'i görünce tüm hücrem yine benden bağımsız hareket ediyordu.Tabi birde utanıyordum, ne diyecektim şimdi ben,ne yalan uyduracaktım.Ben bunları kafamda düşünürken Yaren beni fark etmişti.

Yanına yaklaşınca 'Günaydın' dedim.
Oda bana tebessüm ederek karşılık verdi.
Yanından geçip elindekileri sınıfa bıraktım.O sadece beni izliyordu.Belli ki benden bir açıklama bekliyordu hakkıydı.Çünkü büyük ayıp etmiştim.
Tekrardan yanına gelince;
'Biraz konuşabiliriz miyiz?' dedim.

Başıyla onay verip önden yürüdü.Neydi şimdi bu?Ben trip mi yiyordum?En nefret ettiğim şeydir, konuşarak herşeyi çözmek varken surat asmak niye?
Ama bu kız başkaydı ne yaparsa ona yakışıyor du.Benim sevmediklerim bile onda apayrı duruyordu.

Bahçede sessiz bir banka geçtik.Bana bakıyordu.Belli ki konuşmamı bekliyordu.Ben de öyle yaptım lafı çok uzatmadan konuya girdim.O kadar çok korkuyordum ki söylediklerimin tam tersini söyleyip rezil olmaktan.Aslın da bakarsan bu iyi bir şey ama yine de nefesimi kesecek kadar korkutuyordu beni.

'Bak Yaren ben çok özür dilerim'
'Ne için'
'Yani şey için'
'Ne için'
Dilim damağım kurumuştu heyecandan.
'Yani dün öyle seni orada tek başına bıraktığım için birde o araba meselesi var tâbi.'
'Evet'
'Çok özür dilerim'
'İyi de neden böyle davrandın'
'Yani şey ne bilim o an öyle gelişti yani bir anda'
Lafı dolandırdığı mı fark edince direk araya girdi.Sustum ben tabi daha fazla rezil olmamak için.
'Çağrı.Ne anlatıyorsun sen.Çocuk muyuz biz kaç yaşında insanlarız her hoşlandığım çocuk benden hoşlanmak zorunda değil ya.Ama bu yaptıkların çocukça benden kaçacağına çık karşıma ve de ki benim sana karşı bir duygum yok bu kadar basit.

Ben az önce ne duydum hoşlandığım mı dedi.Benden hoşlanıyor yani onun yanında her hücrem benden bağımsız hareket ederdi şimdi tamamen ipleri benden kopardı.Düşüp bayılacağım şimdi.Ama beni yanlış anlamıştı ondan hoşlanmadığımı sanıyordu oysa ki ateş bacayı çoktan sarmıştı.Benden cevap bekleyen gözlerle bakınca kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.

'Beni doğru anlamışsın Yaren senden hoşlanmıyorum.'
Gözleri sulandı kalkacak gibi olunca kolumdan tutup oturtum tekrar yerine ve sözlerime devam ettim.
'Seni ilk gördüğüm andan beri sana aşık oldum.'

Söylediklerim karşısında şok olmuştu.
Nasıl olmasın ki ben bile şok olmuştum.Doğru mu yapıyordum yanlış mı bilmiyorum ama babamın da dediği gibi "Eğer birşey olacaksa olur".
Göz yaşları akarken bana yaklaştı iyice, yanağıma bir buse kondurup sıkıca sarıldı bana bende ona karşılık verdim.

Birlikte sınıfa girdik yoğun ders programından bir daha konuşma fırsatı bulamamıştık.Sonuçta eğitimimiz herşeyden önemliydi.Ders bitince yanıma geldi.

'Hemen eve gitmek zorunda mısın?'
Neden?'
'Belki birşeyler yaparız birlikte.Ne bileyim sessiz bir yere gideriz.'
Onu yanlış anladığımı düşününce utanıp sözünü degistirdi.
'Yani konuşur sohpet ederiz birbirimizi tanımak için hani'

Ben gülünce kızaran yanakları iki yana kaydı, oda bana eşlik etmişti.

'Tamam'dedim.
Sonra eşyalarımızı toparlayıp çıktık.
Üniversitenin yakınlarında otantik bir cafe görünce içeriye girdik.Garson sipariş almak için gelince ikimizde 'orta şekerli türk kahvesi' diyince birbirimize bakıp güldük.

Zaten aptallar gibi herşeye gülüyorduk. Aşk böyle birşeydi.İnsanı aptallaştırırdı.Bu arada ilk ortak noktamızın orta şekerli türk kahvesi olduğunu da öğrenmiş olmuştuk.

Uzun bir süre koyu bir sohbete daldık.Sürekli bir birimize sorular sorduk.Hobiler fobiler vs.
Heyecandan ne konuşmamız gerektiğini bile bilmiyorduk.Nasıl davranmalıydık bilmiyorduk.
Gözlerine hapsolmuş gitmiştim.Yaren'in seslenmesiyle kendime geldim.
'Çağrı'
'Efendim'
'Birşey soracağım'
'Evet'
'Madem bana aşık oldun neden böyle davrandın?'
'Korktum'
'Neden?'
'Sana aşık olmaktan'
'Korktuğun başına gelmiş demekki'
Evet' dedim gülümseyerek.
'Anlat hadi şu olayın aslını astarını'

Derin bir nefes alıp verdim.
'Bak Yaren acıtasyon yapmak değil niyetim ama gerçekten korktum.
Babam ve annem benim için çok fedakarlık yaptı.Hep birlikte gecemizi gündüzümüze katıp savaştık.Savaştık diyorum çünkü bu bizim için kazanılması şart bir savaştı.

Zafer bizim olmalıydı.Üniversiteyi kazanıp ilk zaferi kazanmıştık daha burdan dönmek olmazdı.'

Anlamsızca yüzüme bakıyordu.
'Yani demem o ki.
'O sert rüzgarına kapılırda yoldan çıkarsam bu kadar emeği bu kadar çabayı hiçe sayarım.Kariyerimi yerle bir ederim.'
İki elini ellerimin üstüne koyup sardı.

'Çağrı ben hiç böyle birşeye izin verir miyim?
Asla vermem.Emin ol bundan.Senin için en iyisi neyse o olacak ve ben buna engel değil destek olacağım.Hiç endişe etme beni sevmen asla kariyer yapmana engel olmayacak.Dedigim gibi senin için en iyisi neyse o olacak.'

Ellerine narin bir buse kondurdum. İstemsizce gözlerim dolmuştu.
'İkimiz içinde'dedim kelimeleri zorla ağzımdan dökerek.O da eğilip akan gözyaşlarımı eliyle sildi.Eli tenime bir kez daha değince ateş gibi yanmaya başladım.

'Hem Nil Karaibrahimgil ne demiş?('Çocukta yaparım kariyer de.') diyip güldü bende ona eşlik ettim.

Çıkıp birlikte yürüdük hafif yağmur taneliyordu.Gezdik dolaştık birlikte.
Sanki birbirimize geç kalmışçasına bu hasreti gidermeye çalışıyorduk.
Saate bakınca akşam 22.20 olmuştu.Annem ve babam defalarca aramıştı.Hemen babamı aradım babamin sesi telaşlı geliyordu.
'Oğlum'
'Efendim bana'
'Nerelerdesin?Merak ettik'
'Geliyorum baba merak etmeyin sorun yok gelince konuşuruz' diyip kapattım.

Yaren'e baktım;
'Annemler merak etmişler seni eve bırakayım ordan bende eve geçeyim
'Hayır beni bırakmana gerek yok ben bir taksiye atlar giderim'
'Olur mu öyle şey?Olmaz.'
'Aaa bu ne maço erkek hâlleri şimdiye kadar sen mi beni bırakıyordun ama.
Ben giderim merak etme.Sen git bir an önce geç kalma.'
Taksi durdurdu benimle vedalaşıp taksiye bindi araba tam hareket edecekti ki durdurdum.
'Yaren numaranı vermedin.'
Yaren gülüp tlfonumu elimden aldı numarasını girip kendini aradı.
'Haber vermeyi unutma'dedim.

Taksi hareket edince bende durağa geldim.Otobüs gelince binip eve geldim.
Annem ve babam telaşlı gözlerle bana bakıyordu.
'Özür dilerim sizden, haber veremedim.'
'Neredeydin oğlum sen?' dedi annem.
Babam hiç konuşmuyordu.
'Arkadaşlarımla kaynaşmak adına dışarıya çıktım'
'İnsan bir haber vermez mi?' dedi sesi sert çıkan babam.
Gidip ikisini de öptüm.
'Beni tanımıyor musunuz?Haber verecek zamanım olsa vermem mi?Hem ne bu telaş ya çocuk muyum ben koskoca adam oldum' dedim gülerek.
Babam;
Eşşek sıpasına bak hanım büyümüşte adam olmuş.
'Sen bizim için hâlâ o küçücük çocuksun oğlum' dedi annem.
'Biliyorum anne de biraz büyüdüğümü kabullensen mi?Neyse tekrardan özür dilerim çok yorgunum uyuyayım ben.'
Merdivenleri çıkarken annem arkamdan seslendi
'Yemek hazırdı'
'Ben aç değilim anne yedim dışarda.'
Halen seslerini duyabiliyordum Annem;
'Gidip dışardan pis şeyleri yemiş bey.'
'Dert etme hanım bak ben büyüdüm diyor çok varma sende üstüne rahat bırak.'

Onlar hâlâ fısıldaşırken bende odama girip kapıyı kapattım.Duş alıp uyumak için yatağa girdim ama uyumak ne fayda imkansız gibi birşeydi.
Bugün yaptıkları mı düşününce hâlen emin olamıyordum.Acaba doğru mu yaptım yanlış mı diye.

Yaren'e kendimi kaptırır mıydın.Ama benimle çok güzel konuşmuştu.Bana destek olacağını yanlış yapmama izin vermeyeceğinden bahsediyordu.Daha iki gün önce tanıdığım kıza güvene bilir miydim?Aşk böyle bir şey miydi?
Bu korkulu soruları bir kenara bırakıp artık uyku vakti diyip uyudum

3. Bölüm size emanet bol bol yorum yapmayı unutmayın şimdiden teşekkür ederim

PSİKO-AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin