...
"Hey, neden ağlıyorsun." ses gelmedi. "Cevap vermeyecek misin? Tanışalım o zaman. Benim adım Sam. Senin?"
"Chris" dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle. "Sesin çok kısık çıktı anlamadım. Bir daha söylermisin?"
"Chris, adım Chris." dedi güçlükle çıkan sesiyle.
Sam konuştu. "Neden bu soğukta buradasın."
"Sadece bir süreliğine kaçmak istedim ve burada kimse yoktu, o yüzden buraya geldim."
Sam merakla sordu. "Neden kaçmak istedin ki?."
"Sırtımda çok büyük yükler taşıyorum ve bunlar benim canımı yakıyor. Durup dururken boğazıma bir yumru oturuyor ve o yumru asla geçmek bilmiyor."
Sam konuştu. "Ben sanırdım ki tüm çocuklar mutlu olur hep. Öyle değilmiş demekki."
"Yanlış biliyorsun Sam, çocukların bazıları erken yaşta büyümek zorunda kalırlar. Ben onlardan birisiyim Sam." Devam etti. "Belliki sen ayakta kalmayı başarmış birisin Sam."
"Sen nereden biliyorsun benim mutlu olmadığımı?"
Chan ona döndü. "Gözlerin." Dedi. "Gözlerin her şeyi anlatıyor."
"Senin gözlerin neden herşeyi anlatmıyor o zaman?"
"Çünkü." dedi Chris. "Ben iyi bir oyuncuyum ama sen öyle değilsin."
Sam merakla sordu. "O zaman nasıl iyi bir oyuncu olabilirim."
"Olma." Dedi Chris. "Olma, oyunculuk yapmak sana daha çok acı verir. Sen kaldıramazsın. Senin minik bedenin asla kaldıramaz." Yutkundu. "Git ve kime hangi duygularını anlatmak, göstermek istiyorsan göster yapmazsan daha çok acı çekersin ve duygusuz olarak anılırsın."
"Acı çekeyim ne olacak ki? Sana yardım etmek istiyorum Chris. Sana yardım edemezmiyim? Seni iyileştiremezmiyim? Duygusuz desinler umurumda değil ki."
"Birine asla yardım etmeye kalkma." Dedi Chris. "Yardım etmeye kalktığın insanlar sana sadece acı verir." devam etti. "Tüm sırlarını öğrendikten sonra herşey biter. Bir bakarsın kapının arkasındasın."
"Sen yaşadınmı hepsini? Bu kadar şeyi bilmek için yaşamak gerekir."
"Yaşadım." Dedi Chris. "Yaşadım ve her seferinde kapının arkasında kaldım."
"Yaşına göre çok büyüksün demek olurmu bu?"
"Olur." Dedi Chris. "Benim ruhum yaşlı. Senin ruhuna bakıyorum da asla pes etmeyecek bir ruhun var ne yaşarsan yaşa asla pes etmez ama ben öyle değilim. Benim ruhum çoktan sonlarına doğru yaklaşıyor." Elini kalbine uzattı. "Bakmak istermisin?"
"Olur." Dedi Sam. Elini Chris in kalbine koydu. Gözleri doldu. "Çok." Dedi. "Çok canın yanmış. Çok kırmışlar seni. Ruhun." Dudaklarını ıslattı. "Ruhun çok yaşlanmış. Haklısın senin ruhun ölmek üzere, sen bir süre sonra ruhsu olarak yaşayacaksın."
"Chris." Dedi "Büyüğünce eğer karşılaşırsak. Seni iyileştirmeme izin veririmisin?"
"Veririm." Dedi Chris. "Beni iyileştirmene izin veririm."
Sam Chris e sarıldı. Kaç saat öyle sarıldılar kimse bilmedi. O gün iki küçük çocuğun kalpleri ve ruhları birbirine bağlandı.
...
Minho uçurum kıyısından ayrılıp eve gitmişti. Minho nun babası iş gezisindeydi ve iki hafta gelmeyecekti.
Minho mutluydu. Seungmin le güzel bir ilişkileri vardı. Ama korkuyordu. Bir şey olurda tüm bu düzen bozulur diye.
Abisini merak ediyordu Minho. Acaba yaşasaydı ne olurdu? Zil çaldı. Minho kapıya bakmaya gitti. En önde Chan ı gördü. Arkasında tanımadığı kişiler vardı. Kapıyı açtı.
"Chan. Bu da ne?" Chan gülümsedi. "Sana birini getirdim." "Kimi?" diye sordu Minho merakla. "Abini." diye cevapladı onu Chan.
Yoongi bir adım öne çıktı. Minho hala şokun etkisinde Yoongi ye bakıyordu. Minho nun gözleri doldu. Daha önce hiç görmediği abisine sıkıca sarıldı.
Chan üstünde hissettiği bakışlarla gözlerini etrafta gezdirdi. Hyunjin ona bakıyordu.
Minho ile Yoongi içeri geçip konuştular. Chan ise bunaldığını hissederek balkona çıktı. Hyunjin Chan da bir değişiklik olduğunu fark etti ve peşinden gitti.
"Hey, Chan iyimisin?" Chan eliyle boğazını ovuştururken onu cevapladı. "Evet, iyiyim sorun yok."
Hyunjin arkadan Chan a sarıldı. "H-Hyunjin ne yapıyorsun?"
"Sarılıyorum. Sen demez miydin 'sarılmak iyi gelir' diye bende kendini iyi hisset diye sana sarılıyorum."
Chan yutkundu. Ağlamak istedi ama yapamacağını biliyordu. Yıllar sonra sevdiği adam karşısına çıkmıştı. Bu Chan a acı veriyordu.
Chan titrek bir nefes aldı. "R-Rahatsız oluyorum Hyunjin çekilir misin?"
"Rahatsız olmuyorsun Chris, bunu biliyorum."
"Chris." Dedi. "Seni seviyorum." Devam etti. "Çok erken ayrıldığım için bunlar sakladığım kelimelerdi."
...
"Chris." Dedi Sam. "Gidiyor musun?"
Chris ona acıyla cevap verdi. "Gitmek zorundayım Sam."
"Seni." Sam. "Hadi Sam acele et." Sam güldü. "Boşversene. Beni unutma olur mu?"
"Seni nasıl unutabilirim Sam." Chris Sam a sarıldı. Ve gitti. Arkasına bile bakmadan gitti.
...
Çok erken ayrıldığım için bunlar sakladığım kelimelerdi.
(Enchanted Taylor Swift)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
angels like you, 2min ✓
Hayran Kurgu"Bebeğim, senin gibi melekler benimle cehenneme uçamazlar."