Gelinlikçiden çıktığımızda fazlasıyla yorulmuştuk ve artık öğlen olmuştu. Baran kahve içmeyi teklif etti. İlk gördüğümüz kafeye girdik. O sırada telefonum çaldı. Annem arıyordu. "Nerdesiniz kızım haber vermeden çıkıp gitmişsin ayıp oluyor böyle babandan izin almadan niye çıkıyorsun?"dedi annem.
"Anne Baranlayım bir şeylere bakıyoruz işte"
"Yine de haber vermen gerekirdi sinirlendirmeyin babanı"
"Benden habersiz evliliğimi hazırlayan babamın buna sinirlenmesi de tuhafmış"Ben böyle söyleyince sesi değişti. Birkaç şey söylendi ama duymadım. Bunu söylememi beklemiyordu. Telefonu yüzüme kapattı. Baran yüzüme bakıyordu ne oldu der gibi.
"Anne hanım sinirlenmiş de onlardan izin almadan çıkmamıza"dedim kinayeli bir şekilde.
"Zeynep evlilik alışverişine çıktık ve bir iki hafta sonra kocan olacağım ne demek onlardan izin almak?"
" Baran klasik annemgil işte sen neye atarlandın böyle?"
"Atarlanmak değil , onun yaptığı saygısızlık. Sanki yeterince erkek değilim de kendi kararımla karımı bi yerlere götüremeyeceğimi söylemektir bu. Annen olmasaydı bir çift laf ederdim ama susuyorum"
"Sen baya alışmışsın bu evlilik işine karımlı kocamlı mı konuşacağız bundan sonra" dedim iğneleyerek.
Suratıma tuhaf tuhaf baktı. Hiçbir şey söylemeden kahve almaya gitti. Biraz sonra kahvelerle geldiğinde
" Ne kadar bunu istemesek de, bizim kararımız olmasa da sen benim karım olacaksın. Ömrümüzün sonuna kadar arkadaş gibi takılamayız bi yerden sonra bana alışman gerekecek Zeynep. Aynı evde yaşayacağız her gün birbirimizi göreceğiz. Ben işe giderken sen beni kapıya yolculayacaksın. İkimiz de çocuk değiliz ama sen çocukça davranıyorsun evliliğin ciddiyetinin farkına var artık"
Bu sözleri beklemiyordum. Şimdiden baya tamamdı bizim evlenme işine. Evet evlenecektik belki ama herkes kendi hayatına devam eder ve ilerleyen zamanlarda ayrı evlerde yaşarız diye düşünüyordum. Baranın kafasında mutlu bi aile olacağız gibi bir senaryo olabilir ama benimkinde asla böyle bir şey yoktu.
"Baran abartıyorsun bence. Alt tarafı formalite gibi bir evlilik. Zorla evleniyoruz bunun farkındasındır umarım. Gözlerini bizim üstümüzden çektiklerinde aynı evde bile olmayacağız. Belki aynı şehirde bile. Benim bir okul hayatım ve gelecek planım var"
"Yok öyle bir şey Zeynep hanım. Seni insan yerine koyup fikirlerini aldığım için beni enayi yerine koyabileceğini sandın sanırım. Zorla evlilik olabilir ama evlilik olduğu gerçeğini değiştirmez. Evliliğin sorumlulukları var ve benim ailemin bir namusu var. İstediğin yere çıkıp gidebileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun. Sana iyi yaklaştım ama sen bunu hak etmiyorsun. Okul bile çok sana"
İğrençti. Bu söyledikleri çok iğrençti. O kadar canım sıkıldı ki nerdeyse ağlayacaktım. Ağlamamak için dudaklarımı ısırıyordum. Demek hiçbir zaman kendi hayatımı yaşayamayacaktım. Yaşamamın hiçbir anlamı yoktu o zaman. Bir ölü neyse ben de öyle yaşayacaktım.
Çantamı alıp bir hışımla çıktım kafeden. Baran arkamdan geliyordu ama ondan daha hızlıydım. Siktir olup gitmek istiyordum bu şehirden kaybolmak istiyordum kimsenin beni bulamayacağı bir yere gitmek istiyordum. Tabi bu ruh hastası insanlar beni her şekilde bulacakları için bu imkansızdı. Baran bana yetişip kolumu sertçe çekti. Gözlerime bakıyordu nefretle. Gözlerinden ateş çıkıyordu sanki.İkimiz de nefes nefese kalmıştık. Hiçbir şey söylemeden beni kolumdan çekiştirmeye başladı. Arabaya doğru sürüklediğini düşünüyordum. Bi güzel sövüp sayacaktı bu yaptığım şeyden dolayı. Belki de vuracaktı bana. Alışkındım ama dövülmeye ezilmeye. Ev yaşantımın normalleri haline gelmişti bunlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NUMANOĞLU KONAĞI / (bir Adanalı hikayesi)
ChickLit"El kadar yabancıydık birbirimize; söz söylemeye hakkım var mıydı, sanmam."